sesi daha dikkatli dinledi ve iki ses olduğunu anladı birbiriyle fısıldaşan iki adam birinin ses tonundan fetöcü olduğunu anlamıştı peki ya diğeri kimdi ve burda ne arıyorlardı yoksa içerdeki telefonuna by lock mu yükleyeceklerdi?
hayat artık onun için uzun yollardan oluşuyordu . başını dayadı cama yol boyu giderken onu düşünüyor onu hayal ediyordu. yanına kumral mavi gözlü yakışıklı mavin belirdi;
mavin: ne alırdınız sıcak ve soğuk olarak
adam: kahve lütfen
mavin: topkek alırmıydınız
adam: yo hayır teşekkürler
mavinin iyi yolculuklar dileriz demesiyle sevdiğini hayale yeniden başladı.otobüsün içini saran kahve kokusu onu mest ediyordu.artık molaya kadar sevdiğini düşünecekti.
--spoiler--
lüx arsız, sevdiklerinize kavuşturur.
çok yakında izmir aydın muğla yollarında
--spoiler--
çayından son yudumu aldıktan sonra çay gerçekten harikaydı dedi içinden.
evet oydu .ve onun için yolculuğa çıkması gerekiyordu. yarım kalmamalıydı diye düşünüp aniden fırlayıp telefondan lüx arsiz seyehati arayıp mersine bir bilet aldı.
..............
reklam : lüx arsiz . son model travegolarıyla mersin yollarında. sevdiklerinize kavuşturur.
kahveyi düşünmeyi bırakıp ölümüne sebep olduğu adamı düşünmeliydi ne yapmıştı bunu nasıl saklayacaktı birazdan ofis kalabalıklaşır burdan ayrılmalıydı çünkü polisler peşine düşmüş olmalıydı.
kahveden tiksinip gülüp amaaan salla ya bizim sülalemiz raad, deyip içinden sebepsiz de gülebilirim diyerek neden sorusuna cevabını vermişti aslında.müziğin bitimine yakın mutfağa gidip çay suyu koydu. çaydanlığı aldı ocağın altını yaktı
tam o sırada radyoda yeni bir şarkı bu kez çelikten geliyordu
Jacop elindeki kahveden kurtuldu birden durakladı o canavarın ne olduğunu bilmiyordu belkide aklı ona oyunlar oynuyordu. Hemen bir bardak su aldı ve bir dikişte bitirdi birden pencereye doğru baktı ve birde ne görsün...
sözlükteki en güzel ve eğlenceli başlıklardan biri.
beklediği ölüme eski aşkının ellerinden de kavuşamayınca, hayatının kalanını ibadet ederek, güzel ve faydalı bir şekilde geçirme kararı aldı ve 101 yaşında torununun torununu görüp ak sakallı dede olarak hayata gözlerini yumdu.
Düşmekte olan meteor ( evet tek parça halinde ), Yerden mağrur bir şekilde ağır çekim kalkan albırt'ı silme geçerek, bas bas bağıran anasının bulunduğu kata çarptı.
Albırt o anda meteorun parlamasının da verdiği bir aydınlanma ile müslüman oldu ve;
" her şerde bir hayır vardır diye boşuna söylememişler, düşmeseydim ölecektim, öldürmeyen allah öldürmüyor işte takdiri ilahi"
tam o sırada gözleri kör eden bir parlaklık belirdi.
devasa bir meteor atmosfere girmişti ve tam bulundukları mekana doğru düşüyordu.
düştü.
hepsi ölmüştü.
-son-
şimdi biri yeni hikaye başlatsın amk yukarıdaki dalavere saçmalıklarından gözüm kanadı.
edit: ifade.
Gözlerinin şişliğini anlamaya çalışan albırt uykusuz olduğunu ve uyumaya çalıştığı anda uyuyamadığını anladı ama bunun sebebini anlayamayacak kadar beyni yorgundu. Sobanın başında oturmuş yeni demlenmiş çaydan ince belliye doldurdu. Çayını yudumlarken babası küfür etmeye başlayıp bana da doldursana hayvanın sıçtığı diye bağırdı.
Albırt çaydanlığı aldı ve babasına doğru yavaşça yaklaşırken youtube da izlediği çaydanlık dökme şakaları aklına geldi. Ancak albırt'ın elinde olan çaydanlık doluydu ve yeni kaynamıştı. Babasının ettiği küfürü sindiremeyen albırt anam vay diyerek bi demlik çayı ve kaynar suyu babasının başında aşağı dökerek babasını haşlayarak öldürdü. Albırt'ın annesi onu çok seviyordu ve hapse girmesini istemiyordu babasının cebinde olan parayı ve kendi kötü gün birikimini vererek ona bir an önce rusya'ya gitmesini söyledi. Rusya da karılar teklif ediyordu ve türk erkeğinin namı almış başını yürümüştü. ilk uçakla rusya'ya giden albırt uçaktan indiğinde ilk verdiği tepki "ulan ne karılar var be" oldu. Ve albırt yeni maceralara sonuna kadar hazırdı!