a.p, fakir ama mutlu olduğu dersane yıllarında, mithatpaşa caddesinde 1 milyona tüm ekmek tavuk döner yemektedir her gün. bu döner ucuz ama lezzetlidir. a.p bu dönerden her gün yer. günlerden birgün öğle arasında yine dönerciye gidilip çift lavaşa tavuk döner+ayran alır. ilk birkaç ısırığa kadar her şey normaldir. ama daha sonra çiğnenen lokmalar lastik gibi gelmeye başlamıştır. sanki pişmemiş gibi... a.p dürümü açar ve midesinde olan her şey dalgalanmaya başlar. dürümün içinde simsiyah etler vardır ve üzerlerinde tüy vardır. a.p hiç konuşmadan ve hiç hareket etmeden orda 5 dakika kusmama mücedelesi verdikten sonra garsonu çağırır ve derki:
-bu ne lan, fare eti yok muydu? *
-ne var abi
-bu siyah etler normal mi sence? üstünde tüyleri duruyo lan.
-abi bişey olmaz tüyünden. bak inanmıyosan. *
adam etleri çiğnerken zaman yavaşlamıştır. a.p hayatın anlamı üzerine düşünmeye vakit bulur. tüm öfkesinden arınır. hesabı öder ve çeker gider. çıkarken garsonun yine bekleriz abi lafına biraz sinirlensede yoluna devam eder. a.p bir ders almıştır. ucuz ama lezzetli olması kaliteli olduğu anlamına gelmez...
konuşmacı hede: ben bu servetimi aldığım herşeyi ucuza kapatarak elde ettim
konuk hüde : efenim madem o kadar paranız var niçin hala ucuz mal alıyorsunuz??
konuşmacı hede: ben ucuz mal alacak kadar zengin değilim beyefendi!
konuk hüde : nası yaniii???