bir ikinci sınıf öğrencisi olarak taze hatıralarımı ve önerilerimi paylaşayım.
-ilk komite kolay görünür, dinlemesem de yaparım lise konularına benziyor denir, yapılamaz.
-anatomi zormuş denir ama öğrendiğiniz üç beş kemiğin sadece başlangıç olduğu gerçeği görmezden gelinmeye çalışılır.
-biyokimyadan nefret etmeyen giremiyor zaten.
-her komiteye düzenli çalışarak başlanır, üç gün kadar sürer ve yavaşça bırakılır. komiteye iki hafta kala gelen dehşetle çalışılır ama asla yeterli değildir.
-hiçbir doktor üniversitede öğrendiği bilgilerin yüzde otuzdan fazlasını kullanmaz arkadaşlar. profesör gibi çıkarsınız okuldan ama sınıfı geçtikten iki üç gün sonra reset atarsınız hafızaya.
-lab ve pratik dersinden çıkınca tüm gün beyaz önlükle dolaşan grup vardır, bu gruba karşı oluşmuş "görmemiş gibi her yere beyaz önlükle mi gideceğiz ya" grubu vardır. bu grubun farklı bölümlerden arkadaşları onlara "tıpçılar çok kendini beğenmiş oluyor ya her yere servise bile önlükle biniyorlar" demişlerdir zira.
-önlük töreninde herkes hindi gibi kabarır, törenden çıkınca her şeyin normal devam ettiği görülünce hayal kırıklığına uğranır.
-sınıfta mutlaka pislik içinde yaşayan biri vardır, o ilk sınıfı bitiremeyecek merak etmeyin.
-üst dönemler tanrı olarak görülür. zamanla üst döneme geçtikçe o insanların tanrı değil sizden daha çok acı çeken zavallılar olduğunu anlarsınız. erkenden fark edin, acıyın onlara. arada yiyecek içecek götürün, üstlerini örtün, saçlarını okşayın. onlar sizinkini okşayamazlar çünkü kitap sayfaları okşamaktan parmakları erimiştir.
-ikinci döneme kalmadan bir grup sigaraya başlar. dayanmak güç evet. insan bir kaçış bir isyan arıyor mutlaka. üniversitede çok eğlenicem diye celallenip gelmişsin, bir bakıyorsun kafanı dersten kaldıramıyorsun, ilk komite aldığın ders notları boyunu geçmiş ama ortalama bir arpa boyu yol katedememiş. hayatta kalmak güç.
-bir heves değişik çalışmalara katılınır, aids bilgilendirme ıvırları veya bağımlılık konferansı zıvırları gibi. sonra sonra fark edersiniz ki kimse siklemiyor.
-üçüncü komiteye çılgınlar gibi çalışıp kalınca hayattan soğunur, finale kadar toparlayamazsınız motivasyonu. büte kalmak da istemezsiniz, finalde seyit onbaşı gibi yardırırsınız ve mucizevi şekilde geçersiniz. ertesi sene büyük bir yorgunlukla başlayacaksınız, başta kendinize gelmezseniz asla gelemiyorsunuz benden uyarı.
-milletin hocaları akşamdan kalma oldukları için ders iptal ederken sizinkiler sabah yediye akşam dokuza ders sığdırmaya çalışınca küfredersiniz.
-doktorlara saygı duymaya başlarsınız.
-hasta oluşunuzda her semptomunuza dikkat edersiniz. edin. bir gün lazım olacak. ilaç içeriklerini de okuyun. hepsi lazım.
-house gibi hastane dizileri izlerken ufak ufak bir şeyler anlamaya başlayınca aşık olmuş gibi midenizde kelebekler uçuşur, ani bir motivasyon gelir. yarım saate filan geçecek o çok şeyapmayın.
-eve her dönüşünüzde bir komşu bir akraba "yavrum benim şuram çok ağrıyor sen anlarsın" diyecek, hazırlayın kendinizi.
-diğer sağlık bölümlerinde okuyan arkadaşlarınızla efsane geyik çevireceksiniz. dizi muhabbeti, ortak ders ve hocalar derken bir gün kendinizi eczacılık okuyan kankanıza prospektüs fotoğrafı atıp "kanki ne yapmam lazımmış sen anlarsın aha aha aha" derken bulacaksınız.
-arada duman kokusu gelirse kafanızı ıslatın, oluyor öyle beyin çok ısınıyor bazen.
-sobotta mı netter mi diye bir soru alırsanız cevap yüzde bin sobotta. içinde her türlü bilgi var. netter sadece resim. kardiyovasküler komitesine sadece sobotta okuyarak çalıştım, hiçbir dersten başka not açmadan geçtim. güya anatomi kitabı ama fizyoloji biyofizik histoloji ne ararsanız var.
-hücre bilimleri efsane sıkıcı evet, dayanın. doku ve organlara geçince daha bir doktor hissedeceksiniz. o zamana kadar hücrelerin verdiği özgürlüğün keyfini çıkarın.
-kız erkek diye bir ayrım kalmıyor bir yerden sonra. sadece ağlayanlar ve ruhunu bırakmış olanlar olarak ayrılıyorsunuz.
-din dil ırk cins ayrımı da kalmıyor. vücutlar yok. sadece fikirlerden ibaretsiniz. belki de histoloji kitabı sayfalarından oluşuyorsunuzdur kim bilir? aklınıza yine çılgınca bir soru mu geldi? birinin gözlerinin içine bakın. o da aynı şeyi düşünüyor. hepiniz aynı şeyi düşünüyorsunuz. tek bir beyine bağlısınız aslında. çılgın diye bir şey yok. sadece sorular var. tek tanrı o dersin profesörü.
-ııııııı ıııııııııı demekten ders anlatamayan hoca yargılamaca.
-çok ödev verilmiyor aslında o iyi gibi.
-her koşulda uyuyabilirsiniz. bir süre sonra omurganız esneklik kazanacak zaten, ikiye katlanabilecek. alışırsınız.
benden bu kadar şimdilik, aklıma geldikçe ya da birileri sordukça yazarım diyeceğim ama üç yıldır yılda iki kere sözlüğe girip bilinçaltımı kusuyorum. bakalım belki bir gün dönerim buralara.
erken gelen edit: bu yazıyı böyle uzun uzadıya yazmamın bir sebebi var. iki gün sonra komitem var ve bu gerçekle nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. ben de kaçmayı tercih ettim. ruhum şad olsun.
hemen bir halı saha maçı ayarlamak. yani herkes birbirini yeni tanıyor, kim nerde iyi oynuyor görülmüş olur. hem sallayanlar varsa, yok ben süper amatörde 10 numara oynadım, yok ben bursaporun paf takımında oynadım falan diye foyaları ortaya çıkar.
istanbulda büyümüş olmanın farkına varmaktır. özellikle de anadolu liselerinin birinden yada alman, avusturya gibi özel liselerin birinden mezun olup tıp fakültesine girmişseniz, doğup büyüdüğünüz bu şehrin farkında olmadan size kattıklarıyla, etrafınızdakilerle aranızda büyük uçurumlara neden olduğu anlarsınız.
beyaz önlüğü giyip kendilerini bulutların üzerinde sanmaları. ama müfettişlerin karşılarında kedi gibi masum durmaları. ( gerçi bu mezun olduktan sonra oluyor ) . **
sınıftaki öğrencilerden birinin ingilizce muafiyet sınavı sonucuna bakmak için çok uzak olan fen edebiyat fakültesine önlükle gitmesi ve herkesin dumur olması.
bazı 1. sınıf öğrencilerinin kadavrayı görmek için anatomi labortuvarına gidip 'kadavra görmeye geldik' demesi ve hocaların 2. sınıflara 1lerin yaptığı bu durumu anlatıp resmen t.şşak geçmesi.
ortamda ne kadar kız varsa yakışıklı ve parasal çekiciliğiniz ile tavlamak. başka ne olabilir ki zaten azizem? ya da tıp fakültesini satın alıp doktorculuk oynayın, en iyisi.