evveliyatında yanlış bilinenleri veya maksatlı yapılan dezenformasyonları ortadan kaldıralım; her sipahi savaşa katıldığında 3000 akçe alırdı ki; bu çok önemli bir paraydı, karın tokluğuna falan çalışmazlardı. tımarlı sipahiler kendi beylerine ölümüne bağlı kişilerdi.
ortaçağ avrupasından binlerce yıl evvel orta asyada kurulmuş bir sistemin devamıydılar; selçuklu devletinde kullanılmışlardır, hatta ortaçağ avrupasından çok evvel "ertuğrul gazi", kendisine tımar verilmiş bir beydir; yani osmanlı imparatorluğunun kuruluşu tımarlı sipahi sistemine dayanır. ortaçağ avrupasındaki "şovalye" sisteminin tımarlı sipahilerden taklit edildiği bütün dünya tarafından bilinmektedir. bizim yalancı düttürüdücülerimiz bunun tersini iddia etmektedir, şoklardayım.
şimdi bir taraflarından tarih uyduranlara selam edip bir iki ayrıntıya girelim;
tımarlı sipahiler osmanlı ordusundaki en ağır zırhlı birlikti. bronz bilekliklerden, çelik dizliklere kadar tam zırh kulanmışlardır. gövdelerinde iyi hareket edebilmek maksatlı zincir zırhlar olsa da; göğüs, sırt, omuz gibi önemli bölgeler gene tabaka tam zırhlarla korunmaktaydı. türk tipi miğfer kullanırlardı.
bir tımarlı sipahinin yanında bozdoğan, balta, mızrak, eğri kılıç ve kalkan bulunurdu.
önemlerini kaybetmelerinin sebebi kendi modernizasyonlarıyla falan alakalı değil; gelişen teknoloji karşısında atlı birliklerin açık hedef olmarından kaynaklanmaktadır. "tüfek icad oldu mertlik bozuldu" lafzının direkt örneğidirler.
baştan aşağı tüfeklerle donatılmış piyadelere karşı tümüyle türk soylu atlıların ölüme sürülmesi kadar salakça bir hamle olamayacağından zamanla önemleri savaş alanında yitmiştir.
edit. has türk evlatlarıdır. karın tokluğuna çalışıp savaşa en önde girerler. yeniçeriler istanbul' un ulufenin, zevkini çıkartırken bunlar horlanırlar.
birçok yararı olan sistemin ordusu.
maaş almazlar.
yerlidirler.
tüm osmanlı ülkesine yayılmışlardır
jandarma görevi üstlenirler
devletin kasasından tek bir akçe çıkmadan savaşa hazır ve büyük bir ordu bulunur.
Osmanlı Devleti'nin Klasik Dönemi'nde, dirlik sahiplerinin besledikleri Türk - Müslüman kökenli atlı askerlerden oluşan ordudur. Maaş almazlardı. Tüm giderleri ve harcamaları dirlik sahiplerince karşılanırdı. Savaş zamanı dirlik sahiplerinin bağlı oldukları Sancak Beyi'nin komutasında, Beylerbeyinin ordusunda savaşırlardı. Barışta askeri eğitim yaparlar ve bölgelerinin güvenliğini sağlarlardı. Komuta sırası, Sipahi, Çeribaşı, Alaybeyi, Subaşı, Sancak Beyi, ve Beylerbeyi şeklindedir.
mottosu "atlı er başkaldırmaz" olan osmanlının tarihçiler tarafından avrupa sövalyelerine denk gördükleri atlı birliklerdir.
Tımar sistemi sadece türklerin nüfus olarak yoğun olduğu bölgelerde uygulanmıştır ve kanun ile özellikle türklerin tımar sahibi olma koşulu getirilmiştir.
bütün silahları kullanabilmeleri büyük bir avantaj olsa gerek.ok,kılıç,topuzla savaş arabası gibiydiler heralde.
Atlıların devrinin kapanması birlikler sembolik hale gelene kadar durmayacaktır.Sipahiler atlı oldukları için ve türk oldukları için kendilerini yeniçerilerden ayrı tutarlardı.
tarihte hiç bir isyana karışmamış oldukları yazmaktadır heryerde nitekim ortadan kalkmalarıda yeniçeriler gibi katliam la olmamış sessiz sedasız olmuştur ordunun insan kaynağı her zaman Anadolu kalmıştır,yok olmamıştır,zor bir evrim geçirmiştir kanımca.
Ama ben hatırlarimki lisede ki tarih hocam değerli tarihçi Avni hoca yeniçeriler ile sipahiler arasında 200 yıl süren bir isyandan bahsetmiştir.Çok net hatırlarım istanbuldan anadoluya giden yeniçelerin yakalanınca ayaklarına nal çakılması,geri gönderilmesi yada sipahilerin derilerinin yüzülmesi ve padişahların sarayda sipahi kellerininin etrafında oturup alem yapması gibi detaylar vermişti.yine gizlenen tarihmi yoksa tarih hocamızın bir anlık uçması mı bilemiyorum zannetmiyorum.
bilinenin aksine klasik dönemde osmanlı'nın temel askeri birimidir. diğer avrupalı atlı askerlerle karşılaştırıldığında en büyük farkları ve avantajları at üzerinde son derce mahir bir şekilde ok kullanabilmeleridir, at aksi istikamete giderken bile ters dönüp rahat bir şekilde yay kullanabilmeleri bugün tam manası ile kavranılamasa bile çok mühim bir özelliktir. avrupa ağır zırhlı şövalyesine karşı dezavantajlı denebilecek (ki bu şüphelidir) tek tarafı zırhlarının şövalyelere karşı hafif olmasıdır aslında bu da onlara daha rahat bir hareket kapasitesi sağlamıştır. ayrıca ok ve yayın yanında kılıç, bozdoğan, gürz ve mızrak da taşırlardı. özellikle harb bittiğinde düşman takbinde de büyük işe yararlardı, gerek atlı oldukları ve gerekse hafif zırhlı üniteler oldukları gerekçesiyle, genellikle esirleri onlar toplarlardı.
Eyalet askerlerinin dolayısıyla Osmanlı ordusunun en önemli kesimi..
Tımarlı sipahiler Türklerden oluşurdu. Tımarlı sipahiler tımar sahiplerinden ve bunların beslemekle yükümlü oldukları askerlerden meydana gelirdi. Bir seferden 2-3 ay önce tımarlı sipahilere hazır olmaları emredilirdi..
Bütün sipahilerin sefere katılması zorunluydu. Sipahilerin subaylarına Alaybeyi denirdi. Her alaybeyi 1000 sipahiye kumanda ederdi. Silahları kılıç,ok,kalkan,mızrak idi. Her sipahiye birde at verilirdi. Başlarında miğfer üstlerinde zırh bulunurdu. Tımarlı sipahiler atlı olduğundan hızlı hareket edebiliyordular. Bu nedenle düşmanı çember içine almak ve kaçan düşmanı kovalamak onların göreviydi. Akıncılar sınır boylarında oturur, seferde ordunun güvenliğini sağlardı. Bir kaç dil bilen tımarlı sipahiler istihbarat görevi yaparlardı. Barış zamanında ise düşman topraklarına akınlar düzenlenirdi..