ilk olarak ingilizceyle karşılaştıran ve Türkçede çok fazla yabancı kökenli kelime olduğunu söyleyenler kişilerin ingilizcede sadece %20'sinin kendi kökenli olduğunu gerisinin yabancı kökenli olduğunu bilmediğine eminim ki Türkçedeki kelimelerin en az %70' i öztürkçedir. Bu konu ingilizler tarafından ve ingiliz hayranları tarafından görmezden gelinirken, bütün asyayı dolaşmış Avrupanın büyük bir kısmını almış Türkçenin tabikide yabancı dillerden kelime alacağını düşünmezler, bu bir yetersizlik olarak görülemez, bilimsel terimler için ise çoğu bilimsel teriminTürkçesi var olsada azına tükürdüğüm profösörleri daha bilgili gözükmek için yabancı terim kullanıp duruyor.
gençler boş milliyetçilik yapmayın, isterseniz kendiniz de araştırıp aynı gerçeği görebilirsiniz.
karar aldım bundan sonra eğer üşenmezsem her gün kelimelerin etimolojisini kökenini yazacağım. ama bu gün hazır yapılmışı var olanı paylaşacağım; sadece 15 meyve için yapılan tablo. kürtçe kısmını dikkate almayın, kürt olduğumdan dolayı kendi okuduğum -kürtçe- bir kaynaktan aldım görseli.
yazı dilinde 1 tane "a" harfi görürüz ama telaffuzda 3 farklı "a" sesi vardır.
ince a harfine örnek: kağıt (kæğıt) kalın a harfine örnek: araba (araba) uzun a harfine örnek: nane (na:ne-->naane)
bu kelimelerdeki "a" harfleri aslında birbirinden farklı.
yabancı dillerde de bu şekilde bazı harfler telaffuz edilirken farklı sesler çıkarabilir ve biz bir dili konuşurken bu ayrımların farkına varırsak o dili ana dil gibi konuşabiliriz kesinlikle.
mesela ingilizcede yaygın olarak kullanılan a hangisi sizce? kağıt'taki æ sesi gibi mi, arabadaki a sesi gibi mi yoksa nanedeki gibi a: sesi gibi mi?
durağan değildir. Gelişir, değişir, bazen yok olur.
Dilin yok olması demek o milletin kültürünün tamamen yok olması demektir.
iki husus var: din ve savaşlar.
büyük ve ani yıkımlar dili en hızlı değiştiren ana etmenlerdir.
Türkler çok fazla savaşa dahil olmuş bir millettir ve dini değişimi de beraberinde yaşamıştır. Bu sebeple gerek savaşlardan doğan destanlar gerek savaşa gidenlerin geride bıraktıkları türkü, ninni, şarkı yoluyla sözlü geleneğe katkıda bulunmuşlardır.
türk dilini sarsan da, sözlü aktarıma alışan bir milletin yazılı geleneğe geçişi idrak edemeyişidir.
Türkçe Şu an en kötü ve en kısır dönemini yaşıyor.
Yapılması gereken ise yakın gelecekte tdk'nin güzel dilimize sahip çıkan tasarılar üretmesi olacaktır.
Rusça, almanca ve fransızca gibi dillerden kolay. En azından artikel ve cinsiyet yok.
Hem fiil hem de isim çekimi sabit.
Her kekime için özel çekim yok.
Latinceden bir örnek:
LibertaS
LibertaTis
LibertATi
LibertATem
Mare
Maris
Mari
Mare.
Latincede 5-6 tane çekim grubu var. Bizdeyse ekler belli. Her sözcüğe aynı ek.
Sıfatlar bile milyon kere çekiliyor. Bizde sıfat çekimi yok. Hiçbir halde sıfata ek gelmez. En fazla derecelendirme zarfı alır. Rusça,fransızca ve almanca ise sıfatı şekilden şekile sokar.
bu dil sayesindedir ki, ne farslar ne de araplar tarafından asimile edilemedik. siyasi olarak güçleri zaten yetmez bu iki ulus da ordularımıza boyun eğdi; ama kültürel asimilasyona açık bir toplum olsak da türkçe ordu dili ve eşsiz olması hasebiyle türklerin kültürel varlığını korudu.
araplardan 2 kuruşluk bir farkımız varsa, bu dile borçluyuz.
Gerçekçi tespitler yapmak gerekirse, benim kadar iyi kullananına rastlamadığım dil. Bir de tonlarca eğitim alıp diksiyon kurslarına gidiyorlar; Ama yine de benim kadar dile hakim olabilenine rastlamadım. Her şeyin başı eğitim; Ama diksiyon eğitimi aldığı halde vasatın altında bir diksiyon ile program sunan spikerlerden de anlaşıldığı gibi, bazı beceriler eğitim veya kurs ile de kazanılamıyor. Yoksa diksiyon eğitimi aldığı halde, diksiyonları vasatın altında olan bu kadar çok spiker görmezdik.
Zuckerberg'in ismini bile doğru telaffuz edemeyenleri spiker yapanların kim olduğunu çok merak ediyorum. "Zuckerberg" yabancı bir sözcük olduğu için yanlış telaffuz etmeleri bir nebze kabul edilebilir; Ama Türkçe sözcükleri bile doğru telaffuz edemeyenler nasıl spiker olabiliyor? Türkçe bilmeyenler mi seçiyor onları? Türkçe bilen biri, dil konusunda bu kadar vasat seviyede olanları nasıl seçer; insan gerçekten hayret ediyor!
Eğitim şart; Ama yetenek gerektiren konularda da 'yeteneğe' göre değerlendirme yapmak şart. Yeteneği olmayanlara ne kadar diksiyon eğitimi verilse de olmuyor. Ortalık böyle vasat veya vasatın altında diksiyona sahip spikerlerle doluyor.
Edit: Bu tespitimden dolayı ister "kendinibeğemiş" sansınlar ister başka bir şey. Benim yetenekli olduğum alanları yeteneksizler istila etmişken bu gerçekleri ifade etmek, en doğal hakkım.
ana dilimizi kendi alfabesiyle yazdırarak, ölümsüzleştiren bilge kağan ve veziri tonyokuk' a;
türkçeyi resmi dil yaparak, farsçanın zulmünden kurtaran,
anadolu selçuklunun en beceriksiz sultanı olmasına rağmen; karamanoğlu mehmet bey' e,
türkçeyi osmanlı sarayının " osmanlıca dil " uydurmasından koruyan,
halk ozanlarımıza, özellikle alevi saz ve söz erenlerine;
türkçeyi bedevinin dili arapçanın zulmünden çekip alan yeni alfabeyle yeniden ayağa kaldıran,
gazi mustafa kemal atatürk' e şükran ve minnetle...
not: ana dilim türkçem gibi tüm kadim dillerin sonsuza değin yaşaması dileğiyle
Bin altı yuzlerde (1600) yetim, bin sekiz yüzlerde (1800) oksuz kalmistir. Suanki yeryüzünün onemli dilleri arasinda bulunan fransizcanin bu verdigim caglarda gerek sozcuk katsayisi, gerek deyimler, gerek gramer konusunda doruk yaptigi donem oldugunu bilginize sunarım.
Neyse, atalarim bir çalışacağına yarım çalışmış. Biz iki calisacagiz, atalarimizin açığını kapatmakla kalmayıp yarım puan one geçeceğiz.