türkiyeli değiliz türküz

entry67 galeri1
    17.
  1. söylemekten ve duymaktan gurur duyduğum/duyacağım söz.
    5 ...
  2. 16.
  3. " bırakın insanlar istediği gibi yaşasın, önemli olan iyi insan olmak, dünyaya fayda sağlamak, hepimiz allahın kuluyuz, hoşgörü hoşgörü hoşgörü " diye bağırmama neden olan başlık.
    6 ...
  4. 15.
  5. 14.
  6. alman-ya --> almanların yaşadığı ülke? evet. aynı zamanda 4 milyonu türk olan, bir çok milletten insan yaşıyor. ve buradaki türkler kendilerine alman diyor mu? ben görmedim.

    türk-iye --> türklerin yaşadığı ülke? evet. aynı zamanda kürt,laz, ermeni,ingiliz, fransız,papua yeni gine gibi bir çok milletten insan yaşıyor. ve buradaki türk olmayan milletler kendilerine türk demek zorunda mı? hayır. o zaman ırkçılığın anlamı yok. gidin çay koyun.
    5 ...
  7. 13.
  8. "türk" kelimesinin iki anlamı bulunmaktadır:

    1. Etnik Tanım: "Türk" adı esasen MS 550 yılı dolayında Türk veya Kök Türk Devleti'ni kuran bir boyu veya boylar federasyonunu ifade eder. Türk Devletinin kazandığı büyük güç ve prestijden ötürü, bu devleti kuranlarla aynı dili ve benzer lehçeleri konuşan diğer Orta Asya boyları da daha sonraki yüzyıllarda "Türk" adını benimsemiştir.

    11. yüzyılda Divan-ı Lugat-it Türk adlı önemli sözlüğü yazan Kaşgarlı Mahmud, "Türkçe" (Türk tılı) adını verdiği Orta Asya Yazı Türkçesinin yanısıra, Oğuzca, Kıpçakça, Uygurca, Çiğilce, Arguca, Tatarca gibi farklı diyalektleri konuşan halkların tümünü "Türk" olarak adlandırır.

    Selçuklu'ların 11. yüzyılda iran'ı ele geçirmesinden sonra, başta Oğuzlar olmak üzere çeşitli Türk grupları Batı Asya'nın büyük bir bölümüne yayılmıştır. 13. yüzyılda Türkçe, Anadolu yarımadasının egemen dili olmuş; yanısıra Güney Rusya, Kafkasya, Mezopotamya ve Suriye'de önemli Türk grupları oluşmuş ve siyasi güce kavuşmuştur. 14. yüzyıldan başlayarak Osmanlı Devleti'nin fetihleri sonucunda, Balkan Yarımadası'nda toplam nüfusun %20 ila 35'ini oluşturan Türk toplulukları belirmiştir.

    Belirtilen toplulukların ne kadarının Orta Asya'dan göçen Türkler olduğu, ne kadarının dil ve kültür asimilasyonu sonucu "Türkleştiği" sorusu, tarihçiler arasında tartışma konusudur. Anadolu ve Balkanlarda Türk yayılması islam dininin yayılması ile özdeşleştiği için, bu yörelerde islamiyeti benimseyen çoğu topluluk "Türk" kabul edilmiştir. Ancak tarih çağları boyunca belirleyici ölçüt dil olmuştur. 19. yüzyıl sonlarına kadar "Türk" demek, "anadili Türkçe olan kimse" demektir. Dışarıdan adlandırmada (exonym) [1] bu tanım nettir: Avrupalılar ve yerli gayrımüslimler açısından, Türkçe konuşan herkes "Türk"tür. Toplumun kendini adlandırışında ise (endonym) daha nüanslı bir yaklaşım geçerlidir. En eski devirlerden beri Türkçe konuşan Türkmen ve Yörük aşiretleri "Türk" veya "Hakiki Türk" (etrak-ı bi-asl) sayılırken, çoğunluğu etnik köken bakımından karışık olan Osmanlı orta ve üst sınıfları, Türkçe konuştukları halde, kendilerini "Türk" değil, "islam" veya "Osmanlı" olarak adlandırmayı tercih etmişlerdir.

    2. Cumhuriyetin Türk Tanımı: Osmanlı Devletinin müslüman halkını, dil ve etnik kökene bakmaksızın "Türk" sayan görüş 1900'lerın başından itibaren Osmanlı yönetici eliti arasında yandaş bulmuştur. ittihat ve Terakki hareketini oluşturan Türk, Arnavut, Çerkez, Gürcü, Kürt ve Arap kökenli liderlerin birçoğu da belirleyici kimlik olarak "Türklüğü" seçmişlerdir.

    1919-20'de temelleri atılan yeni Türk devleti, başlangıçta ulusal kimliğini "Anadolu ve Rumeli'nin müslüman ahalisi" (anasır-ı islamiye) ile sınırlamıştır. Bu tanım ülkenin gayrımüslim yerlilerini dışladığı gibi, Dünya Savaşı'nda düşman cephesinde yer alan Arapları da dışlar; buna karşılık dil ve köken koşulu aramaksızın, yeni devletin tüm müslüman unsurlarını içerir. 1923 tarihli Lozan Antlaşması'nın şartları çerçevesinde gayrımüslim azınlıklar da "vatandaşlık açısından Türk" kabul edilmiştir, ancak bu kabul daima sınırlı ve koşullu kalmıştır. Günlük konuşma dilinde gayrımüslim vatandaşlar genellikle "Türk" sayılmaz. Resmi söylemde de bu kişilerin Türklüğü, "Türk kültürünü ve ulusal ülküsünü kabul etmek", "Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olmak" gibi bir dizi esnek ve belirsiz koşula bağlı sayılır.

    Bazı Problemler

    Cumhuriyet'in benimsediği "Türk" tanımı ilk günden bu yana bazı ciddi sorunlarla karşı karşıya gelmiştir.

    Türkiye'ye komşu coğrafyalarda (örneğin Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Irak ve Suriye'de) yaşayan Türk azınlıklar Türkiye Türkleriyle aynı lehçeyi konuşurlar, ortak bir tarihi paylaşırlar; belirgin bir ortak ulusal kimliğe sahiptirler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadıkları için "Türk" sayılmamaları, tarihi gerçeğe ve sağduyuya ters düşer.
    Özellikle Hatay'ın Türkiye'ye ilhakının gündeme geldiği dönemde bu paradoks, Türkiye Cumhuriyeti yönetimini sıkıntıya sokmuştur. Bu nedenle "Türk" tanımına 1930'lu yıllarda yeniden bir etnik köken boyutu eklenerek, Türkiye'ye komşu coğrafyalarda yaşamış olan bir dizi tarihi kavmin (örneğin Hititler, Sumerler, Akalar, Etrüskler, iskitler gibi) "Türk" olduğu ileri sürülmüştür.
    ittihat ve Terakki ve Cumhuriyet aydınları arasında 1910'lardan beri etkin olan Türkçülük ve Turancılık akımları, Orta Asya'da çeşitli Türk dilleri konuşan kavimleri (Azeriler, Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar, Tatarlar gibi) "Türk" kabul etme eğilimindedir. Oysa bu kavimlerle Türkiye Türkleri arasında siyasi anlamda bir ulus birliği yoktur; bu halklara mensup insanların büyük bir bölümü kendilerini "Türk" saymaz ve Türkiye Türkleriyle "kaderde ve tasada ortak" bir siyasi ideali paylaşmaz. Eğer "Türk" tanımı Orta Asya'nın bu halklarını da içerecek şekilde genişletilirse, o zaman "Türklerin" gerçek anlamda bir ulus (millet) olmadığını kabul etmek gerekecektir.
    Yukarıda sayılan kavramsal problemler, günümüzde de Türk siyasi düşüncesinin en önemli açmazları arasında bulunmaktadır.

    kaynak: wikipedia
    3 ...
  9. 12.
  10. gayet dogru bir laftir. gelin turkiye lafini kokune ve eklerine ayiralim.

    turk-iye --> turklerin yasadigi ulke, turklerin ulkesi.

    turk-iye-li --> "turklerin yasadigi ulke"de yasayanlar = TURK

    kisaca, sol kulagimizi sag elimizi arkadan gecirerek gostermeye gerek yok. sol kulagimizi basitce sol elimizle gosterip "turk" demek daha mantikli. ayrica rusyali, yunanistanli, macaristanli gibi bircok ornek de ayni aptalligi barindiriyor icinde.

    Bu konuda garibime giden bir diger yon ise, Turk degil turkiyeli diyenler neden mesut barzani icin Kurt lider diyor da irakli lider demiyor?

    edit: bu entry'yi yazmaktaki amacim "ben kurt'um" ben "laz'im" vs denmesine karsi cikmak degil. ben de 1/8 kurt, 1/8 arap, 6/8 turk asilliyim (buyuk dedelerimden birisi bagdat'tan anadoluya goc etmis). amacim sadece turkiyeli kavraminin art niyetini ve sacmaligini vurgulamak. yoksa insanlarin kokeni, irki hic de onemli degil.
    7 ...
  11. 11.
  12. anayasa'da Türkiye'ye vatandaşlık bağı olan herkesin Türk olduğu söylendiğine göre niye türküz demeyelim de, türkiyeliyiz diyelim.
    3 ...
  13. 10.
  14. altına imza atılası slogan. çünkü türklük bir kan bağı değil, bir duygudur ve bunu bir ermeni de hissedebilir, bir kürt de ve bir italyan da.
    6 ...
  15. 9.
  16. 8.
  17. anayasaya göre türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan herkes türk'tür. demek ki neymiş? türkiyeliler zaten türkmüş. gerisini kurcalamayın.
    4 ...
  18. 7.
  19. Türk olmayı kabullenememe gibi sorunları örtbas etmeye yönelik yeni * kavram.

    (bkz: ılımlı türkçülük)
    0 ...
  20. 6.
  21. kimine gore irkcilik kimine gore ise milliyetcilik kokan cumledir. "hepimiz ermeniyiz" diyenlerin karsina cikip "ben turkum" demek ne zamandan beri irkcilik oldu ben orasini kacirmisim. biz degilmiydik yillar boyunca hala ettigimiz yeminin sonunda "varligim varligina armagan olsun. ne mutlu turkum diyene!" haykiranlar. simdi ne oldu? ne degisti de mutlu olamiyoruz turkum demekten?
    7 ...
  22. 5.
  23. yalnız bunu duyan kürtlerin, lazların,çerkezlerin, romanların daha nice türkiyede yaşayan başka etnik kökenlinin 'niye biz türkiyeli olalım lan o zaman' demesi üzerine bi yerlerine kına yakması gereken bi kesim tarafından söylenmiş laftır. laftır ya olsundur, torba dolsundur.
    ama söylenebilir.
    sonuçta bu ülkede düşünce özgürlüğü var.**
    4 ...
  24. 4.
  25. yani bu söylemin eleştirildiğini görünce, atatürk çok yanlış laf etmiş demek ki diyorum..
    (bkz: ne mutlu türküm diyene)
    bu eşsiz mustafa kemal sözleri "ne mutlu türkiyeliyim diyene" değildi değil mi?
    yani cümleyi sonuna kadar benimsemiş hissediyorum kendimi. herkes türkiyeli olabilir. ülkemi görüp beğenen, vatandaşlığa geçen yabancılar, gelip 30 yıl istanbulda yaşamış siyahi işportacılar türkiyeli olabilir ama türk olamaz.
    ne mutlu sadece türkiyelilikle yetinmemiş türk olarak yaratılmış insanlara.
    7 ...
  26. 3.
  27. ülkeye eyÂlet sistemi getirip, bir nevî bölünmemizi isteyen dış güçlerin ve onların maşası devlet yöneticilerinin yakıştırdığı bir ifÂde olan "türkiyelilik" lafına karşı söylenmesi en doğru olan cümle. haykırış.

    bu güçlerin amacı millî benliğimizi unutturmaya çalışmak, ulus-devlet modelinden çıkarak ümmetçi bir toplumu sağlamlaştırmak ile ülkede türk-kürt çatışmalarının yaşanmasına neden olmak, kısacası emperyâl güçlerin oyunu "böl"mekten sonraki ikinci aşama olan "parçala"ya geçmektir.

    ırkçılık falan da değildir. zir kürt kökenlisi de ermenîsi de bu ülke vatandaşı ise türk'dür. türk vatandaşıdır. tam tersine kişinin kökenine saygı duymakla birlikte tüm insanları eşit sınıfa sokma amacı taşır.
    10 ...
  28. 2.
  29. Ingiltere'de yasayanlar nasil ingiliz, fransa'da yasayanlar nasil fransiz, italya'da yasayanlar nasil italyan ise biz de Turkiye'de yasadigimiz icin turk'uz. "ingiltereli" , "fransali" , "italyali" gibi kelimeler nasil kullanilmiyor hemde kulagi tahris ediyor ise " turkiyeli" kelimeside ayni sekildedir. hicbir edebi degeri de yoktur. ha begenmeyen varsa da defolsun gitsin kardesim, kimseyi zorla tutmuyoruz ki bu kirmizi cizgilerin icinde. Baska bir ulkede kendilerine kopek kadar deger verilecegini dusunenler varsa buyursun kapikule , cilvegozu, habur orada.
    19 ...
  30. 1.
  31. buram buram ayrımcılık kokan cümle. ırkçı bir yaklaşım. öncelikle " insan " olmanın erdemine varamamış kişilerin iğneleyici sözüdür bu. kişinin kökenini seçme şansı olmadığından saçmadır da... ne türk olmayan türkiyeliler vardır ki, kurtuluş savaşında, türk kökenli olmasına rağmen korkudan savaşamamış, evden çıkmamış türkün aksine, cephede en önde yer almış. ne türkiyeliler vardır ki türk kökenli olmasına rağmen yurtdışında ülkesini rezil etmiş, ayaklar altına aldırmış bir türkün aksine, bağlandığı bu toprakları tüm dünyada savunmuş, vezir etmiş.

    herkes aynı yerden gelip, aynı yere gitmektedir. saçma sapan politikalar sonucu çizilmiş hudutlar, kişiyi ne insanlıktan çıkartır ne de yüceltir. 3 km ileride yaşayan bir anneden doğduğu için hiç kimse 3 km ötede yaşayan diğer kişiden farklı değildir.

    aslında ne zaman adam oluruz sorusunun cevabı da burda saklıdır. ancak " insan " olgusunu kavradığımız zaman adam oluruz!

    edit: adam olma yolunda daha 40 fırın ekmek yememiz gerektiğini bana ispatlayan herkese teşekkürü bir borç bilirim!
    13 ...
© 2025 uludağ sözlük