ek olarak nihai yok oluşumuza ve ülke olarak toptan yok oluşa artık yaklaşacağımızı belirten haber. kesinlikle destekliyorum. bu hükümet varken 2 senede patlar bu, sonra tüm ülke yok olur ne güzel. sonunda bu dandik ülkeden herkes kurtuluyor. son derece ciddiyim
Şöyle kabaca bazı bilgiler verelim. Herkes mantıklı düşünerek kendi yorumunu yapabilir.
şimdi elektrik üretmimiz yılda 250 milyar kwh.
ufak bir bilgi verelim, tüm yenilenebilir enerji kaynaklarını kullansak bile.
200 milyar kwh elde edilebilecek. bu da bir tahmin tabi.
he ayrıca bu tesislerin yatırımları da oldukça yüksek miktarlar.
şu anda 2 nükleer santralden yılda 80 milyar kwh enerji elde edilecek.
yani ihitiyacımızın %30 u diyelim düz hesap.
doğalgazdan sağladığımızda bu ihtiyacı yaklaşık 7,2 milyar dolar yapıyor.
Bu bilgiler cepte.
Türkiyenin kişi başına elektrik tüketimi yaklaşık 2400 kwh.
o gelişmiş dediğimiz ülkelerde ülkelerde enerji tüketimine bakalım.
şöyle mesela örnek verelim;
almanya, hollanda 7000 kwh
isviçre 8000 kwh kişi başı tüketim
yani güzel kardeşim, bizim özendiğimiz ülkeler seviyesinde üretim yapabilmemiz için
enerji tüketimimizi 3 katına çıkartmamız lazım.
peki bunu nasıl yapıcaz?
toplam yenilenebilir enerji potansiyelimiz 200 milyar kwh
bize gereken 800 milyar kwh
Termik santral kurmaya karşı çıkıyorsunuz, hidroelektrik tesislere karşı çıkıyorsunuz, nükleere karşı çıkıyorsunuz.
neye karşı çıktığınızı bilmeden herşeye karşı çıkıyorsunuz.
enerjide dışa bağımlı olarak büyüme olmaz kalkınma olmaz. nükleer santraller kurulmalıdır.
ancak önemli olan iyi bir mühendislik. ki mevcut teknolojilerle bu da yapılabilir gibi gözüküyor.
dünya nükleer atık problemini çözememiştir. çözemediği için saçma sapan sığınaklara depolamaktadır. bu depolarda yüzlerce yıl bu radyoaktif atıklar kalmaktadır. nükleer enerji temiz değildir sadece atıklarını gözümüzün görmeyeceği yere depoluyoruz. Bu işin birinci kısmı.
ikinci kısma gelicek olursak;
enerji üretmenin nerdeyse beş bin çeşidi varken terkedilmek istenen bir teknoloji ile enerji üretmek ne kadar doğrudur ? Ayrıca nükleer santral kurduğunuzda yurt dışına bağlılığımız ne seviyede olacak ? Bunun bakımı var personeli var bilmem nesi var. yurt içinde üretilemeyen yedek parça, bulunamayan uzmanlıklar vs.
Aslında daha da sayılabilir.
Ancak yenilenebilir enerji kaynakları kursakta en azından çevreci görünsek daha iyi değil midir ? (ki aslında minimum çevre kirliliği hiçbir zaman yoktur, güneş panelinden rüzgar güllerine kadar hepsi bir nebze çevre kirliliği yapar eser miktarda.)
Ben bu kaynaklara yönelirsek Türkiye' nin uluslararası camiada da saygınlığının artacağını düşünüyorum. eğer nükleer santral kurma fikrinde nükleer bomba üretmek gibi bazı maceraperest fikirler yok ise !
mantıklı düşünüldüğünde nükleer santraller yakıt/verimlilik oranında açık ara öndedir diğer enerji üretim yöntemlerine göre. kömür yakılan termik santrallerden * çok daha temiz, hidroelektrik santrallerinden daha az zararlıdır çevreye.
yenilenebilir * alternatif enerjileri elde etme yöntemlerimiz şimdilik verimlilik açısından emekleme hatta sürünme dönemindedir tüm dünyada. misal konya'nın enerji ihtiyacını karşılamak için, konya'nın yüz ölçümünden çok daha fazla alana güneş paneli kurmak gerekir.
aşağıdaki linklerde günlük hayatta maruz kaldığımız radyoaktif ışımaların ortalama miktarları bulunmaktadır. bir muz yenildiğinde maruz kalınan radyoaktivite miktarı, nükleer santralin 50 mil yakınında 1 yıl yaşandığında maruz kalınandan daha fazla!
ülkemiz en fazla enerji ham maddesi ***ithalatına para ödüyor. enerji ihtiyacını sahip olduğu doğal kaynakalardan sağlaması halinde ciddi şekilde dış borç yükünden kurtulacaktır. enerjide dışa bağımlı olan bir ülkenin, her hangi bir konuda bağımsızlığından söz etmek mümkün değildir ayrıca.
bu ülkede doğdum, büyüdüm. özellikle maden ve inşaat alanında çalıştım, kamu ve özel sektörün iş ahlakını ve zihniyetini anlayacak kadar tecrübe kazandım. memleketin büyük projelerinde/işletmelerinde çalışma fırsatım oldu, pek çoğunu da gezdim, staj yaptım, eğitime gittim. işçiliği, mühendisliği, planlamayı, işletmeciliği yakından gördüm.
tecrübelerim doğrultusunda şunu çok net söylüyorum, o santral götümüzde patlar. inşaat aşamasında yapılacak işgüzarlıklardan patlamasa bile işletme aşamasında patlar.
Nükleer enerji mühendisi olarak kesinlikle desteklediğim durumdur. Cahil cühela herkesin fikir sahibi olduğu bu konuda özel aydınlatma isteyen arkadaşları aydınlatırım.
Gerçekleşme aşamasında olandır.
Bir nükleer santralden kazandığın enerji onlarca termik santrale bedel. Termik santrallerde de genellikle kömür yakıldığı düşünülecek olursa kömür ihtiyacını da düşürmüş olacak.
Denetim konusunda herkes hemfikir. bir nükleer santral ve buna bağlı olarak yüz binlerce vatandaşın sağlığı söz konusu. Ancak bir de şu taraftan düşün: senin komşun olan ermenistan'ın da nükleer santrali var ve sınıra yakın bir noktada. Orada olası bir patlamada sadece ermeniler mi zarar görecek? Sınırda bekleyecek mi o radyasyon? Ermenistan sınırdaki nükleer santralinden bütün ülkeye elektrik pompalarken bizimkiler de "aman biz kurmayalım sonra patlar falan mazallah" derdinde.
Günümüzde, yönetimi, denetimi ve düzenlenmesi en kolay madenlerden biri olan kömür madenlerinde bile hala patlamalar yaşanan,245 kişinin öldüğü ülkemizde, birde Nükleer santral açılırsa ne olacak çok merak ediyorum. Açıldıktan bir iki ay sonra oda patlar heralde, nüfusu sıfırlarız artık.
türkiye ilk olarak 1956 ylında (57 yıl önce) nükleer santral için ilk incelemeyi başlatmış. siyasi kaoslar nedeniyle sürekli ertelenmiş, 1972 yılında akkuyuda karar kılınmış ancak uygulanamamış. proje 1980 yılında yine gündeme gelmiş.önceki girimde yazdığım gibi proje darbe nedeniyle sekteye uğramış.
çaykara da hes patladı. tarım alanları yok oldu, evler çökme riski altında. yatağan da termik santral patladı, 1 işçi yaralandı. nükleer enerji bunlardan daha da tehlikeli bir enerji kaynağı. yarın öbürgün patlarsa daha kötü sonuçları olur. japonya nın hali ortada. o yüzden yol yakınken bu işten vazgeçilmelidir.
Bir tane ülke adı söylenebilsin ki gelişmiş olarak nitelendirilip Nükleer santrali olmasın. O sebeple şahsi kanaatim nükleer santrale sahip olmak bir gelişmişlik sembolüdür( tabi ki ondan önce daha bir sürü şey var ). bu ülke coğrafi keşiflerde dünyanın gerisinde kaldı, sanayi devriminde dünyanın gerisinde kaldı, nükleer konusunda da geride kaldı fakat, en azından nükleerin önemi devam etmekte ve çağı yakalama şansı bulunmakta. hal böyle iken ülkeye nükleer sanral yapılması gayet gereklidir.
Bazı yazarların yorumlarını okuyup yok artık siz nasıl bireylersiniz dediğim konu. Rüzgar panellerinin bedavaya üreteceği enerjiyi patlamaya hazır bir bombanın üzerine oturarak gerçekleştirmeye çalışacakları skandal!
ama bir laf vardır,
"ben sana balık vermiyorum, balık tutmayı öğretiyorum" derler ya hani...
nükleer enerjinin de durumu ülkemiz için aynı.
çok mu gerekli?
hayır.
türkiye için hiç de gerekli değil, şayet gerekli olsa tartışılabilir.
şimdi ben size yenilenebilir enerji kaynakları vesaire safsataları ile konuşmayacağım.
rakamları konuşturup biraz matematik jimnastiği yapacağız...
dünyada gelişmişliğin en önemli göstergesi nedir?
-kişi başına düşen kilovatsaat cinsinden elektrik tüketimi...
bu rakam halihazırda türkiye için 2238 kws'dir. (kaynek: dünya bankası gelişmişlik endeksi)
bu rakamın içerisinde evlerimizde aydınlanmak için kullandığımız lambalardan tutun da buzdolabı, televizyon, fırın gibi eşyaların elektrik tüketimi, ayrıca sanayide kullanılan elektriğin nüfusa bölünmesi ile elde edilmiş bir veridir.
peki, sinop ve mersin-akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santrallerin üretim kapasitesi ne olacak?
türkiye'nin enerji sarfiyatının sadece yüzde 10'u...
yani,
2011 şubat ayında 17 milyar 730 milyon kilovatsaat elektrik enerjisi üretmişiz.
kurulacak nükleer santrallerde ise bunun sadece yüzde 10'u olan 1,7 milyar kws enerji üretebileceğiz.
üstelik,
devlet bugün doğalgaz çevrim santrallerinden aldığı elektriği akkuyu ve sinop'u işletecek olan rus'lardan yüzde 10 daha pahalıya alacak.
yani elektrik enerjisinde bir ucuzlama olmayacak...
ülkemizde elektrik sarfiyatı yıllar geçtikçe artıyor.
azaltmak elimizde.
tabii bunu azaltalım derken elektrik kullanmayalım demiyorum...tasarruf edelim diyorum...
hidroelektrik santrallerin kapasiteleri düşürülerek, linyit santralleri durdurularak doğalgaz yakarak enerji üretiyoruz. ki bu durumu eüaş'de kabul ediyor;
"Üretimin 5 milyar 344,4 milyon kWh'sı Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) santrallerinden (kamuya ait santraller), 1 milyar 645,4 milyon kWh'sı EÜAŞ'ye bağlı ortaklıklardan, 386,6 milyon kWh'sı işletme hakkı devri santrallerinden, 991,8 milyon kWh'sı otoprodüktörlerden, 3 milyar 822,2 milyon kWh'sı yap-işlet santrallerinden, 1 milyar 111,4 milyon kWh'sı yap-işlet-devret santrallerinden, 4 milyar 289,4 milyon kWh'sı da serbest üretim şirketleri tarafından gerçekleştirildi.
hidrolik santrallerden üretim yüzde 36,2 oranında azaldı."
neden?
türkiye'yi yönetenlerin imzaladığı doğalgaz alım anlaşmaları sebebi ile...
bunu da geçtim.
hadi kabul yine doğalgaz yakarak enerji üretelim, ama tasarruf edelim.
bakınız dünya aydınlatmada led teknolojisine geçiyor, teşvikler var...
biz ise hala "edison" ampul kullanıyoruz.
acaba akp'nin sembolü olduğu için mi vazgeçmiyoruz bundan?
dünyanın kullandığı led teknolojisine geçmek aydınlanmada 4 misline kadar tasarruf sağlıyor.
bugün alelade bir evin aydınlatma gideri 40 tl ise 10 tl'ye kadar düşüyor...
bunu bir de caddelere, devlet dairelerine, fabrikalara yaydığımızda elde edilecek tasarruf miktarı korkunç rakamlara ulaşıyor.
şayet bu gün türkiye'nin tamamı aydınlatmada led teknolojisine geçse enerji sarfiyatımız yüzde 30 düşecektir.
yani 6 tane nükleer santrale eşdeğer bir rakam bu...
6 nükleer santral bir yana, elde edilecek bu tasarruf ile doğalgaz çevrim santrallerinden elde edilen elektrik enerjisinde de yüzde 25'lik bir tasarruf sözkonusu. yani santrallerde yüzde 25 daha az doğalgaz sarfiyatı olması mümkün.
bu yatırımın maliyeti ise nükleer santral maliyeti ile eşdeğer...
led teknolojisinin faydaları sadece tasarrufla da sınırlı değil.
bu iş son derece de hümanital ayrıca...
şöyle ki,
led teknolojisine geçerek hem nükleer tehlikeden kurtulacağız, hem de organik aydınlanma(!) yaşayacağız...
organik aydınlanma mı?
evet, bildiğin organik...bugün evlerimizde kullandığımız her nevi elektrikli cihaz belli bir manyetik alan yaratıyor.
evleri geçtim, alışveriş merkezlerinde gezenlerin en önemli sıkıntısı bu...manyetik alan ve manyetik alanın neden olduğu baş ağrısı, halsizlik gibi semptomlar.
ve led teknolojisinde manyetik alan "sıfır"...
yani led teknolojisi son derece organik.
lakin bu teknolojide en önemli pazar payı uzakdoğu ülkelerine ait. bu teknoloji bu ülkelerde son derece ucuz. ama teknolojiyi türkiye'ye transfer etmek, üretim ayağını türkiye'ye kaydırmak gerek.
şayet led teknolojisi ile türkiye'de üretim yapılırsa ithalat maliyetleri de 10'da 1 oranına kadar düşebilir, bu da işletme maliyetini günümüz rakamlarına göre neredeyse tamamen azaltabilir...
siyasilerimiz gidip ampul ithalatı yapacağına, teknoloji transferi yapmış olsaydı günümüzde bunları konuşmuyor olacaktık.
evet gerçek olan sadece rakamlardır.
tasarruf oranları yukarıda.
bir diğer önemli gerçeğimiz olan kaçak elektrik kullanım oranını da sıfıra indirgediğimizde türkiye cumhuriyeti'nin şu an itibariyle hiçbir şekilde nükleer santrale ihtiyacı olmadığı gayet açık ve net.
6 adet nükleer santral kurmak mı kolay, yoksa led teknolojisine geçmek mi?
tabii tüm bunlar göz önüne alındığında türkiye'nin enerji politikasını kollektif bir şekilde değerlendirmek, sorgulamak gerekli...
elektriğimizin yüzde 65'ini bizde olmayan doğalgaz ile elde ediyoruz. yani çoğunlukla dışa bağlıyız.
yine ithal doğalgazdan elektrik üreteceğiz derken hidroelektrik santrallerimizin kapasitelerini neredeyse yarı yarıya düşürüyor, bir yandan da yeni hidroelektrik santraller yapmak için doğayı katlediyoruz.
yüzde 20'lere varan kaçak elektrik kullanımını önlemek yerine nükleer santraller inşa etmeye çalışıyor, memleketimizi adeta ateşe atıyoruz.
tüm bunlar yok sayılırsa nükleer enerjinin varlığı kabul edilebilir bu ülkede...
yani,
elimizden gelen tasarrufu yapalım, kaçak elektrik kullanımını önleyelim, mevcut hidroelektrik ve termik santrallerimizi tam kapasitede çalıştıralım...
işte o zaman da enerji açığımız olursa nükleer santrali gelin benim evin içine kurun isterseniz. hatta her eve bir nükleer reaktör yerleştirin.
ama şu durumda ve rakamlar ortadayken türkiye gibi bir ülkede nükleer santral kurulmasını konuşmak cahilliktir, vatana ihanettir, tembelliktir...