ekonomik olarak dışarıya bağlı olmak. elindeki o kadar hammaddeyi işletememek. işsizlik sorununu çözemediği için pazarda küçük bir boşluk. askeri harcamaların çok fazla olması. daha da sayılabilir bunlar en basit nedenler.
1- özeleştirmedir yani 10 milyar dolarlık malı ver 1 milyar dolara amaç kasa para görsün ve özel sektör canlansın.
2-bol bol devlet ihalesi aç yol yap asfalt dök ki yandaş burjuva gelişsin geliştikçe yamalar kapansın.
3- halk ekonomiden anlamıyor devlet dese iyi alkış tufan ama 10 insandan 9 u cari açıktan ve ülkedeki sıcak,kara paradan habersizdir
4-ecevit döneminde piyasadan çekilen 10 milyar dolar civarı bir para devalüsyona yol açmıştır peki bugün 200 milyar dolardan fazla tahmin edilen sıcak para bu ülkeden çıkarsa yunanistan beter olacağımızı görmüyormusunuz.
taşıma suyula ekonomimi döner.
kısaca 10 başarı varsa 100de başarısızlık vardır ama halkı çok güzel kandırmak ve göz boyamak vardır.
durmak yok yolmaya devam.
birçok nedeni olmakla birlikte başlıca bir iki sebebini sıralamak istediğim nedenlerdir.
bunlardan ilk etapta yapılanı özelleştirmelerdir. devlet eliyle yapılan, dev şirketlerin kısmi özelleştirmeleri sayesinde hem devletin eline yüklü miktarda nakit para geçmiş, hem de özelleştirilen bu şirketler her ne kadar kazık fiyatlarla da olsa nispeten daha kaliteli bir hizmet sağlamış ve kurumsal görüntü çizmeyi başarmışlardır.
bu işlem sonucunda sağlanan nakit akışı ile de türkiye dünya'ya örnek olacak biçimde kamu maliyesini disipline sokmuş ve bu durum sonucunda makro bazda borçlarını gözle görülür biçimde azaltmayı başarmıştır.
tabi bunlar işin devlet tarafında gerçekleşen ve vatandaşı doğrudan etkilemeyen hamlelerdir fakat avrupa'nın içinde bulunduğu durumu göz önüne getirdiğimizde son derece kritik hamleler olduğu su götürmez bir gerçek.
ikinci olarak sunabileceğim neden de bddk tarafından bankacılık sektörünün hizaya sokulmasıdır. bildiğiniz gibi bankalar daha 10 -15 sene öncesine kadar bireyler tarafından hortumlanabilen, bir gecede haksız faiz oranları belirleyebilen organizmalardı fakat daha sonra yapılan kredi faiz oranlarındaki düzenlemeler, yürütülen dev bütçeli reklam kampanyaları ile birlikte aşamalı olarak sürümden kazanma yoluna gidildi. yani, işin özü vatandaş ev almak istedi, bunun için işe girdi, uygun faiz oranlarıyla kredi çekti, 10 senesini bu eve bağladı ve bu kamçı yiğit motivasyonuyla sike sike işine devam etti. bu sebep, işsizliği azaltma konusunda gelişmiş ülkeleri geride bırakmamız konusunda oldukça yardımcı oldu. tabi, bunda birazdan bahsedeceğim karakteristik özelliklerin katkısı da yok değil. sonuç olarak vatandaş, büyük resme bakıldığında ekonomiye katılmış oldu. geçen sene ali babacan tarafından açıklanan vatandaşın bankalara olan 450 mlr TL'lik borcu bu durumu kanıtlar nitelikte. kimilerine göre, bu balon bir büyüme olabilir, ki bakıldığında ortada böyle bir para yok ve bu sadece taahhüt fakat yine de bunun ülkelerin karakteristik özellikleriyle alakalı olduğunu düşünüyorum. neden diye soracak olursanız da? bahsedeceğimi belirttiğim, milletimiz, karakteristik özelliği itibariyle borcuna sadıktır, ödemeyen ayıplanır; çalışkandır, işi olmayana kız vermezler gibi.
bir diğer değinmek istediğim mesele de zengin-devlet ilişkisi, kırmızı, mavi, siyah, beyaz rengi her ne olursa olsun, eğer bir ülkede 10 seneyi aşkın ve tek partili-adamlı bir siyasi istikrar durumu mevcutsa, bu durum istihdam yaratma açısından zengine, işverene, yabancı yatırımcıya güven sağlar ve bunun neticesinde de bu insanlar yaptıkları yatırım neticesinde oluşturdukları iş sahaları ile daha önce de değindimiz hamlelere zemin hazırlamaktan başka hiçbir şey yapmaz.
üstünkörü bahsettiğimiz sebepler, elbette bir ülkenin ekonomisindeki başarının sırrı olarak direkt söylenemez. bu durumun oluşması için daha onlarca sebep sıralayabilmek mümkün. fakat başrolde bu iki sebebi göstermek de abes bi hareket olmaz. netice olarak, türkiye bir dahilik yapmadı, şapkanın altından tavşan çıkarmadı. daha önce denenmiş ve sonuç alınmış hamleleri bir bir plana koyarak uyguladı. başarısız oldu dememiz kör bir muhalefet anlayışı sergilediğimizin resmidir.
türk halkının ekonomiden anlamaması sebebiyle, ekonominin başarılı yönetildiğini düşünmesinden başka bir şey değildir. kamu kuruluşlarından parasını alamayan, alamadığı paranın vergisi alacağından düşüldüğü için üstüne bir de borçlanıp krediyle dönen işletmeler var. batan küçük esnaf, devamlı borçlanan halk, ota boka artırılan vergiler... içerden - dışardan devamlı bir kredi bombardımanı. resmen el pipisi ile gerdeğe giriyoruz.
ortada ekonomik bir başarı olmamasından mütevellit olmayan nedenlerdir.
babalar gibi satıldı her şey. yabancı şirketlere imtiyazlar tanındı. herifçioğulları semtlerin içlerine kadar mağazalarını açıyor. üretim sadece yabancı şirketlere fasonculuk başka da bir şey değil.
göz boyama üzerine kurulu yalancı bir istikrar.
türkiye nin, son 10 yılda ekonomide başarılı olduğunu belirtmekle ekonomisinin başarılı olduğunu söylemek aynı şey değildir. türk ekonomisi bir ivme yakalayarak bir üst lige çıkmıştır ancak yeterli değildir.
gelir dağılımındaki adaletsizlik
vergilendirmenin adil yapılması
sürdürülebilir büyüme, nitelikli kalifiye eleman yetiştirme
katmadeğeri yüksek iş sektörleri ve ürünlerinin miktarı gibi konularda pek de başarılı değildir.
büyümenin lokomotifi olan inşaat ve tekstil ile enflasyonu 70 lerden 7lere çekmek ve işsizliği azaltmak mümkündür ancak 7 den 2-5 bandına çekmek yapısal reformlar ile olur ve şuanda yapısal reformlardan söz edilmiyor bile.
eklenti; ayrıca başlık kendini 100metreden belli ediyor. neden mi acaba?