ülkemizdeki kaldırımlar diğer ülkelerde olduğundan farklı olarak yayaların yürümesi için değil bilakis yürüyememeleri içindir keza ülkemizdeki kaldırımlar; çöp koymak, araba park etmek, inşaat iskelesi kurmak gibi işler içindir.
işgal edilmiş kaldırımlardır. boşsa bile, ya asfalt döküle döküle asfaltla birleşmiş düz bir alandır, ya da engelli koşu yapmış kadar olduğunuz yüksekliktedir. engeli olmayan insanlar bile zorlanırken, her yürüyüşünüzde, engelliler adına sövdüğünüz kaldırımlardır ayrıca.
yok ama en azından bize "al bu kaldırım" denilen şeyler hakkında bir şeyler yazılabilir. bırakın kaldırmı banket bile değildirler bunlar.
bazen yol ile aynı seviyede, bazen asma kat yüksekliğinde, çoğunlukla otopark ya da hiper-mega-ultra marketler tarafından sebze meyve reyonu olarak kullanılan, iki kişinin yan yana yürüyemediği ne idüğü belirsiz saçma sapan şeylerdir.
her belediye ba$kanı deği$iminde yeniden yapılan, araçları ve insanları bir bakıma ayıran beton bütünlüğü. $ekil yapalım estetik olsun, renkli ta$ koyalım $ekil olsun diye ıkınan belediye ba$kanlarının bir numaralı gözbebeğidir bu kaldırımlar. paranın .mına nasıl koysak da rahatlasak demektedirler. kimi kaldırımlar bir yıl içerisinde 3 kez yıkılıp tekrar yapılmaktadır. vatanda$lar olarak dü$ünmekteyiz ki, kaldırımların $ekilselliği bizim çok da skimizde değil. yapım a$amasında olmayan, yağmurda çamur olmayan, temiz ve i$levsel kaldırımları tercih edicez.
(bkz: kaldırımı rant yapanın ebesi)
(bkz: yağmurlu havada gebze de dola$mak)
belediye başkanlarının orospularıdırlar. az önce ayak üstü konuştuk, her seçim öncesi söktür taktır, söktür taktır bıktık diyorlar, zihniyetinizi s.keyim diyorlar, artık tak etmiş. haklılar.
belediye başkanlarının müessesesini çalışır göstermek için on beş günde bir yanilediği, vatandaşın vergilerini müteahhitlere peşkeş çektiği, ilk karda folloş olup dağılan, gubidik taş yığınları.
şahanedirler, öyle böyle değil. eşi benzeri yoktur bazılarının!
insanların inip çıkarken bir metre aşağı bir emtre yukarı yükseldiği/alçaldığı kaldırımlardır bunlar. yükseklerdir. eğer ki, ayağınız takıldı da düştünüz, uçurumdan fırlamış kadar olursunuz (dikkat etmek lazım). bir de öyle zekice(!) düşünülmüş bir şey vardır ki bu kaldırımlara dair; eni toplasan toplasan 50 santimi anca bulacak kaldırımların tam ortasına bir de sıra sıra ağaç dikilmiştir. (bkz: kaş yapayım derken göz çıkarmak) kaldırımımız sanki yayaların kullanımı için değil de, ağaçların gölgeleri için yapılmıştır.
ne güzel, işte ağaç ekmişsin de, yanlış ekmişsin. bizim evin salonuna ekseydin daha mantıklı olurdu. en azından orası yürümek, gelip geçmek için kullanılmıyor!
yurt dışında insanların yürümesi amacı için yapılan kaldırımlar türkiyede küçük esnafımızın mal sergilemesi için yapılmıştır. benzer şekilde türkiyede banketlerde yolları birbirinden ayırmak için değil, alt ve üst geçidi kullanmaya üşenen pek sevgili muhterem halkımızın engelli yürüyüş hesabı spor yapması için tasarlanmıştır. **
ortaokuldaki trafik hocamın söylediğine göre, kaldırımlar bir milletinin eğitim ve kültür ölçeğidir. kaldırımlar ne kadar yüksekse eğitim ve kültür o kadar düşüktür.
yolun daha aşağısına inmiş olan kaldırımlar bile bulunmaktadır. sebep yollara sürekli asfalt atmak, daha sonra tekrar kazmak, sonra asfalt atıp daha sonra tekrar kazmak....
hıncal uluç'un bi dönem, 'yüksek kaldırım düşük eğitim seviyesidir. bunu, bu zamanda aşan tek şehrimiz eskişehirdir' diyerek kaldırımlardan sosyal yapıyı etüd ettiğini hatırlarız. hıncalım doğrudur eskişehir bir dönem yaşanıldığından bilinir ki, kaldırımları düşük bir memleketimizdir.
türkiye de ki kaldirimlar bisiklet sürmek icin yapilmistir. engellilere yapilan inis cikislar, bisiklet sahipleri tarafindan yüzsüzce kullanilmaktadir. aslina bakarsaniz engelli inis cikisini kullanan bisikletli de bir nevi engellidir, zihinsel engelli.