üzerine aylarca tartışılacak bir konu ama en temel neden dil sorunu gibi görünüyor. felsefi terim üretme açısından bir kısırlık yaşadığımız apaçık ortada.
Gayet normaldir. felsefe özgür düşünmeyi gerektiren bir bilimdir. tabu tanımaz. bu da bizim gibi doğu milletlerinin yapısına ters düşer. freud un osmanlı türkiyesinde yaşadığını düşünsenize. önce asar sonra darağacından indirip tekrar asarlardı herhalde.
bir de din hakkında konuştun mu yandın gitti demektir.
hele de çoluk çocuk yaptıktan sonra bu işlere girersen döverler adamı.
sen kapitalizmin var olduğu bu dünyada para kazanmak zorundasın; ha yok ben dağlara tepelere çıkar ve bir Nietzsche klasiği olarak üst insan olmaya ömrümü adarım diyorsan buyur yaşa felsefeni dibine kadar ve utandır hepimizi.
çünkü siktir et gibi sen mi kurtaracaksın ne düşünüyorsun salak misin olm sen gibi kalıplar var. Üstelik ha siktir lan ordan cümlesi de tüm fikirleri öldürüyor. Sana ne, bana ne diyenler ayrı. Üstelik insanlar aç. Düşünebilmek için ortam müsait değil yarına yaşıyor olmak için yarını düşünmek zorundayız. Yemeği ekmeği düşünen adam neden varım neden tarım demez.
dildeki karman çorman ortam birinci etken. zira; bir tarafta öztürkçeye abanan felsefeciler varsa, diğer tarafta osmanlıca terminolojiye yüklenenler var. ikisinin bileşimini hiç konuşmuyorum bile. tanzimat dönemindeki tartışmalara bakılırsa, bugünkünden çok daha hararetli bir felsefi ortam olduğu görülür. o dönem entelijansiyenin kullandığı dilde bir birlik de söz konusuydu zaten. kimi bakımlardan güdük kaldı o tartışmalar ama sonrasında cumhuriyetin kurulmasına kadar olan yolu açtı.
ikinci etken ise batı-merkezlilikle, doğu-merkezlilik arasında salınmak. sanki ikisinden birini seçmek zorundaymışız gibi davranılıyor. oysa türkiye'nin konumu iki dünyaya da açılmayı sağlayacak imkânlara sahip. bizde ya aşırı bir batı sevgisi görülüyor ya da bu batıyı alt etmeye dönük bir doğulu mağrurluk sergileniyor.
bunlar dışında türkiye'de siyasetin çok üst bir konumda algılanması da bir etken sanırım. tabii politika anlamında olan siyaset daha çok revaçta olan. toplumun kalburüstü kesimleri entelektüel üretim yapmaktansa, genellikle gündelik çıkar oyunlarını tercih ediyor. bunun için de felsefeye gerek yok zaten. hatta felsefeden hepten vazgeçmek bu aşamada birinci şart haline geliyor.
nihayet devletin düşünceye verdiği öneme geliyor sıra. her şey de burada düğümleniyor. düşünmenin lüks olduğu bir memlekette doğal olarak felsefe de gelişemiyor.
bu ve bunun gibi sözlerle felsefeyi aşaladığımız, azıcık sorgulayan insana "düşünme bu kadar, kafayı yersin sonra hıhıhıhe" şeklinde çıkıştığımız için olabilir mesela.
insanların düşünmesi yasaklandığı için...sonuç olarak düşünen insan hapisi boyluyor. ne kadar özgürüz desekte sanki özgürlük kelimesi altında tutsağız hepsi bu!
Nihat doğan ve ekürilerinin yaptığı,felsefe diye anılan tarz, insanları kusma derecesine getirdiğinden insanların felsefeyi yanlış anlaması ve tahammül edememesi çok normal. ayrıca ülkemizde felsefe okuyup bilime yönelmek çok zor. kitap yazsanız okuyan olmaz. Sözlü anlatsanız dinleyen olmaz. e adam da felsefe okuyup rehber öğretmen olmak istemiyor haliyle.
evlendirme programların dan gördüğümüz kadarı ile, ülkede yaşayan 7 den 70 nüfusu karı kız peşinde olunca hali ile yetişmiyor, 70 yaşındaki dede bile 20'lik eş arıyor kendisine, durmak yok yola devam hedef 2023.
"sen düşünme denileni yap" mantığı olduğundan. memurda olsan aynı, askerde olsan aynı, işçide olsan aynı. 1-2 düşünen var, onlar karar verir sen uyarsın. buda keçi gibi olduğumuzdan. keçi gibi diyorum ki hep "koyun" diyenlerden farklı olmak için.
düşünme engeli kalkmadığı ve doğuştan ya da sonradan baskıyla düşünme engellisi olanlar ortadan kalkmadıkça yetişmemeye devam edecektir şeklinde yanıtlanacak soru.
dindar gençlik yetiştirme sevdamızdan olabilir mi ?
sen çocuğu yazın kuran kursuna gönder sonra felsefeci olmasını bekle.
sen çocuğa statik dogmaları aşıla sonra evreni, doğayı, insanları anlamaya çalışmasını bekle ! sen sonuç vermişsin bu çocuğa artık o bunları anlamakla uğraşmaz ki !
he son olarak malumunuz rte de açıkladı dindar gençlik yetiştireceğiz diye.
karnı aç olan insan felsefeyi düşünüp fikir üretemez derdi lisedeki felsefe deri öğretmenim. Yani Türkiye de insanlar karnını doyuramıyorlar doyuranlar ise daha fazlasını istiyorlar para derdine düşüyorlar sebep bu.
Türkiyede ki felsefecilerin mutfak giderleri, doğal gaz faturası
gibi konularla sıkça muhattap olması sebebiyle gelişen durumdur. Günümüz şartlarının felsefi düşünceyi ve düşüneni sindirmesi, kalan sindirim artığının da anarşik kabul edilmesi