Afrikada sünnet edilenleri, hindistanda toplu tecavüze uğrayanları, arap ülkelerinde alınıp satılanları düşününce aslında o kadar kötü olmayan durumdur.
Türkiye kadın hakları konusunda daha iyi olabilir tabiiki, ama o kadar kötü de değil.
Aslında olmamaktır ben bunu anladım. Sırf şu sözlükteki başlıklara bakarak her gün nasıl bir zihniyetle aynı ülkede yaşıyoruz daha iyi anlıyorum. Dövülürsün sus derler, boşanmak istersin öldürürler, birini seversin namus bekçisi olurlar, hamile kalırsın sokağa çıkmanı yasaklarlar, Tecavüze uğrarsın orada ne işi varmış diye yazarlar. Yani hep bir şeyler yaparlar, söylerler, düşünürler.
Sen bir kadın olarak boyun eğdikçe iyice bu sıçtığımın ataerkil toplum yasalarını diretirler.
Susmayacaksın. Gönlünce dolaşacaksın. istediğin yerde gezeceksin. istediğini giyeceksin. Biri kadınları aşağıladığı an ilk sen dikleneceksin.
Hayatını yaşayacaksın. Çünkü en az erkekler kadar, hatta erkekleri doğuran olarak onlardan da çok belki de, insansın.
zordur. güçlü ve çağdaş Türk kadınını gördükçe bu tablo beni çok gururlandırıyor. o güçlü kadınlar kendileri gibi çocuklar yetiştireceği için yarından umutluyum. ülkemizi kesinlikle kadınlar yönetmeli. bakınız beyler Atatürk, inönü ve eceviti bir kenara koyalım. yüz yılı geçen tarihimizde erkeklerle gelip gelebildiğimiz yer burası. bir de kadınlar geçsin dümene.
o kadar çok sevilirsin ki ölürsün
o kadar az sevilirsin ki ölürsün.
hiç sevilmeden de ölebilirsin.
nefes alman bile yalnız olmaman için yeter.
bakire olman karektersiz olmandan daha önemlidir.
dünya kadar malın olmasına gerek yoktur.
birilerinin el üstünde tuttuğu, birilerinin " kalk lan garı" dediğisindir.
sonuç olarak fazlaca anlam yüklenen, ataerkil toplumun bahtsız, ama insanı parmağında oynatacak kudrete sahip yegane varlığıdır.
Çok hayalperest insanların arasında yaşamaktır. Adres sorsanız kendilerine aşık olduğunuzu düşünüp eve kadar takip edebilecek geniş mi geniş bir muhayyile gücü. .
kadın değilim, sosyolojik olarak bir facebook hesabında windows tepeleri resmine şu xp de meşhur tepe resmi ona bile gözleriniz çok güzel yazan toplumda yaşamaya çalışmaktır.sizin adınıza ben utandım.
doğarken mağlup olmaktır. 1-0 yenik başlamaktır hayata.
bir güvenli omuz bulamamaktır, bulduğunu sanıp kanmaktır.
türkiye'de kadın olmak ya da müslüman bir ülkede hep yalnız olmaktır.
ben bayan arkadaslara hep uzulerek bakiyorum. yani uzulmek acimak anlaminda bir uzulmek degil, etrafta dolanan hayvan karakterli erkekleri gordukce yasadiklari bu talihsiz durum karsisinda uzuluyorum. kendinizi birde onlarin yerine koyun ne demek istedigimi anlayacaksiniz. cevremizde basindan gotune ve oradan da bacaklarina kadar suzen bu embesiller yuzunden ben bu bayan arkadaslarin cektikleri sıkıntıyı bir nebze anliyorum. maalesef...
geçenlerde dolmuşa bindim. arabada 3 erkek var, tek kız benim. bir şey olur diye korkudan kapıya kadar yaslandım. düşünün artık. bir şey olursa camdan aşağıya atlardım valla.
korkuyoruz arkadaşım. o kadar çirkin bakan erkekler var ki, gözlerimi yerden kaldırıp karşıya bakamıyorum.
Sayfalar dolusu şeyler yazılabilir bu konu üzerine.kadın ev hanımı,cinsel bir obje,madde ya da namus kavramının temsil ettiği tek canlı.ataerkil toplum oluşumuzdan dolayı çoğunlukla kenara itilmiş,okumasa da olur okutup ne yapacaksın,elinin hamuruyla erkek işine karışma gibi bir sürü toplum algısını anlatan cümleler,cümleler.yıl 2016 olmuş hala tecavüzler,koca cinayetleri.kafalara demokrasi ve kadının insan olduğu algısı yerleşmedikten sonra bu ülkede değişen bir şey olacağını sanmıyorum.bacak,göğüs muhabbetleri gibi sadece madde olarak bakarsanız algı değişmez.çağdaşım demekle çağdaş olunmuyor.önce içimize sindirelim sonra bunu davranışa dökelim.
Kadın olmak zor, doğrudur.
Amma, kadına en büyük zarar yine kadından gelir. Sonuçta, " erkek" dediğin, canlıyı dünyaya getiren, yetiştiren de kadındır. Çocuklarımızı yetiştirirken, onlara cinsiyeti değil de, insana bakış açısını verebilirsek, bir adım ilerleriz .
Töre cinayetlerine baktığımız zaman, kadının öncü olduğunu görebiliriz.
bölgesel olarak yaşanılan farklı sorunları vardır sadece kendi yaşadığımız ve tanık olduğumuz hayatlara göre ahkam kesmemek gerek. o yüzden metni iki kısma ayıracağım. örneğin sevmediğiniz bir adamla evlendirebilir, evlilik boyunca erkeğin fiziksel, psikolojik ve cinsel saldırılarına maruz kalabilir ha olur da itiraz etmeye ya da ayrılmaya çalıştığınızda toplum tarafından dışlanır, kocan o senin dön evine tavsiyelerini uygulamak zorunda kalabilirsiniz. Eğer cesaret edip boşanmaya kalkarsanız sadece kendiniz değil tüm aileniz kurşunların hedefi olabilir. Şanslıysanız ve hala hayattaysanız, hayatınız devam etmeye çalışıp, sizi seven bir adamla görüşmeye başlarsanız 'bak bak çocuklarından da utanmıyor o.' olursunuz. Çocuklarınız elinizden alınabilir çünkü babaları çok daha edepli bir adamdır. Sonrasında haberlerde taciz tecavüz haberlerini izleyip beş dakika sonra unutmaya devam ederiz.
kendi şahsım adıma her şeyi annemle paylaşan bir insan oldum. çok müdahaleci, kısıtlayıcı olmayan ama her zaman bir şekilde çaktırmadan beni doğruya yönlendiren bir annem olduğundan kendimi hep şanslı hissetmişimdir. Bir 'adam'la tanışırsın. Annesi hastadır mesela kanserdir. Bilir çünkü kadınların yumuşak karnı, anne, baba, hastalık. Hastalıkların en beteri. Babasını sirozdan kaybetmiş olan genç kız üzülür, varını yoğunu hatta hayallerini hiç edip her şeyini bu adama adar, tabağındaki son yudumu paylaşmak da dahil. Tabi sonrasında olaylar gelişir. Maddi olarak her şeyini kaybetmiştir kızımız. Üzerine arkanızdan size attığı iftiralar ve niceleri ile baş başa kalabilirsiniz artık. Üzerinden zaman geçer kızımız polyannacılık yapacak ya, herkes aynı olmaz der şans vermeye karar verir. Ve sonuç yine hüsran. Belki de sorun bendedir milletin ahlaki değerlerinin çivisi falan çıkmamıştır. Sorun bendedir.
Sonuç olarak bu ülkede kendinizi geri çekiyor ve bir şeyler yaşamaktan korkuyor hale gelmişseniz kezban, geri kafalı ve yobaz, özgürce sevdiğiniz insanla bir şeyler paylaşmışsanız yollu, kaşar vs. oluyorsunuz.(burada bir pırlanta ya da araba uğruna adam yolan kadınları kastetmiyorum gerçek sevgiden bahsediyorum eğer hala kalmışsa).
Bir de tüm hayal kırıklıklarınızı bilmese de ucundan kıyısından paylaştığınız içinizi döktüğünüz adamın sırf sizinle bir şeyler yaşayabilmek uğruna nasıl çirkinleştiğini görmek gerçekten mide bulandırıcı. Her şeye rağmen bu ülke insanı için umudumu yitirmemiştim ama bu pislik çukuru düzelecek gibi görülmüyor. Nasıl bir tatminsizliktir ki asla doyuramıyorsunuz kendinizi, nasıl bir pis nefistir.
her alanda mücadele gerektirdiğini söylerler ama hiç baskı, şiddet yok. evet bir kısımda var, ama diğer kısım da çok şımarık. türkiye’deki bazı kadınlar çok şımarık. “ayy bu memlekette yaşanmaz” diyorlar. Demiş ilber Ortaylı.
burada yazanların aksine çok kolaydır. yeter ki her şeyin çakallığını bil. kadınlar bu ülkede herkese, özellikle erkeklere aleni bir biçimde her türlü terbiyesizliği yapabilir. ve zeytinyağı gibi üste çıkabilir. kadınla tartışamazsın, bakın kavga demiyorum sadece tartışma. çünkü hamurunda terbiyesizlik, kötü niyet olan kadın sizi bir anda haklıyken bile haksız duruma düşürüp hatta başınızı belaya sokar. işin en tehlikeli kısmı da burada başlıyor zaten, hemen hepsi bu durumu biliyor ve kullanıyor. size açıkça otobüste, metroda, sokakta terbiyesizlik yapıp sonra salak ayağına yatıyor.. ' ama siz şimdi bana niye böyle yaptınız kiii.. sonuçta ben bayanım, aa deli mi ne..' diye. Her şeyi yapıp, edip sonra ağlamak milli sporumuz olmuş. ondan sonra ühühü biz kadınlar hep eziliyoruz bu ülkede, ühühüü.. sen önce kendi ruhunun çirkiniğini, basitliğini, ahlaksızlığını ortaya dök, sonra ağlarsın.