ömürde görülebilecek (bence) en güzel kadındır. insana "ulan 60'lı yıllarda fabrikatör cemal bey'in oğlu olaydımda şu hatunu baştan çıkarıp evleneydim" gibi filtreli hayallere itebilen bir varlıktır.
ev sahibinin kızı olan panter emel, 60'lı yılların gözde oyuncularındandır. türker inanoğlu'nun çektiği köyde bir kız sevdim filminde baş rolü oynamaktadır. ancak küçük türkan, emel ablasına "beni de sete götür" diye ısrar etmektedir. bu ısrarlara dayanamayan panter emel, kendi kıyafetlerinden vererek türkan'ı hazırlar ve sete giderler. hatta türkan'ın küçük bir rol alabilmesi için rejisörle konuşur. rejisör o sıralar ünlü dansöz sevgilisinden ayrılmıştır, barışmak için yollar aramaktadır. giden sevgiliyi döndürmek için, kıskandırma yolunu seçer. türkan'a baş rol senin olsun, nişanlanalım der. türkan, emel ablasının rolünü kapmakta bir sakınca görmez. panter emel ekarte edilir, kiracı oldukları evden apar topar taşınılır rejisörün evine. bu arada filmin sonuna gelinmiştir. rejisörün nişanlandığını duyan dansöz sevgili bir gece baskın yapar, rejisörün evine ve türkan şoray, annesi ve kız kardeşiyle kapıya konur.
o rejisör 30 yıl boyunca bir daha türkan'la film yapmaz. sultan olmanın bedelini ödemeye böylece başlayan türkan şoray, bu ağır bedelin karşılığında yıllardır kendisini bırakmayan bir titremeye muzdariptir. eh anılar ağır tabii.
dönüş gibi türk sinemasının yüz akı olan filmlerinden birinin hem baş rol oyuncusu hem de yönetmenidir. sadece bu örnek bile sinema konusunda onu yeteneksizlikle suçlamanın abesliğini gösterir.
şimdilerde dizilerde titreye titreye konuşan bir vakitlerin çok büyük oyuncusu. ona en çok cilveli işveli kenar mahalle kızı rolleri yakışıyor. bir insanın kulağına çiçek bu kadar mı yakışır?
köyünde tek kalıp çocuğuna hem analık hem babalık eden tarla süren, davayla töreyle uğraşan güçlü kadın olduğu filmleri turk sineması için hep gurur kaynağıdır. kuralları olması hep eleştirilmiş olsa da, göstermeden anlatan çok filmi vardır.
onun dışında bazen mahçup köylü kızı olur, bazen kendi sil baştan yaratan bir şehirli.
bir da böyle hangi rolde olursa olsun, konuşurken gerdan kırması vardır ki, 5 yaşından beri çalışır beceremem.
evet, bağlıyorum, sinemanın en güzel kadınlarından biri.
Yaşlandıkca bizon yavrusu kıvamına gelen eskiden bir içim su olan. Saygı duyulması gereken ama tarafımca duyulmayan buna neden olarak böyle güzelliği neden bukadar çabuk eskitti. bakın o hiç öğle yapıyormu.
(bkz: ajda pekkan)
annem, ablam, teyzem , mahallemizin emektar kadını, semtin gülü, sokağın çingenesi, hafif meşref bi salon kadını ama en esaslı hayatın kadını, hayatımın kadını. ama hayat kadını değil.
hayatımın kadını ve tatlı hayattaki rolleri için bile dev denilebilecek sanatçı.
bir de bunun karşıtı olarak müjde ar'ın eğreti gelindeki iğrenç performansını izlemenizi öneririm.
her rolün hakkını veren, bence türkiye'nin en güzel aktrislerinden biri. özellikle köylü kadın rolünü başarıyla gerçekleştirir. beğenmeyenlerde olabilir, saygı duyulur elbette.
sevişmez öpüşmez gibi kavramlarla akıllara kazınan ve bu yolla türk halkının takdirini toplamaya çalışan şahsiyet! yalan söylemek ayıptır, hele ki halkı bu yolla sömürüp aptal yerine koymak daha büyük ayıptır sayın sultan!
" Tutkulu dudakları sorgularken maskeli gözlerim Ürperirim! Korkarım ki, bu gecenin sonunda sabah yok! Razıyım aslında çiçek satan bir kadına anlatmaya Kokarcalara bulanmış aşkımın son saatlerindeki jönü! Ama,büyültülüp duvara asılmış bir fotografın karşısında Ne gerçek bir aşığım artık ne de sıradan bir süngü!
Şaşırmıştım ihaneti böyle rahat karşılarken Onca hatıranın ve fimin peşisıra! Raylar üstünde yürürken, evet, ben de bir trenim Ayrılmış çiftleri birbirinden daha da uzaklaştıran Yolları çingene pembesi köylere düşmese de çocuklar!"
türkan şoray kanunları denilip durur da 80li yılların sonunda hiç göremedik o kanunları. rutkay aziz, can gürzap, cihan ünal gibi isimlerle pek çok sahnesini gördük türkan şoray'ın.