ayrı bir başlıkta, belki çin halk cumhuriyeti'yle karşılaştırılarak incelenmesi gereken kapitalizm tipi. işin siyasi kısmına fazla girmeden inceleme yazımıza geçelim.
bildiğiniz gibi türkiyeturgut özal'a dek devlet kontrolünde karma ekonomi tarzında bir ülkeydi. sabancı holding ve koç holding dışında elle tutulur iş yapan bir tek kamuya ait kurumlardı. ancak turgut özal'la birlikte abd'nin de bastırmasıyla durum bir anda değişti.
kapitalist düzene geçildi ancak bunun ne yasal ne toplumsal ne de ekonomik temelleri atılmadı. zaten pamuk ipliğine bağlı olan ekonomimiz bir anda osmanlı devleti'ndeki duruma döndü. dışarıdan mal alıyorduk ama buna karşılık satabildiğimiz pek bir şeyimiz yoktu. neyin nasıl getirileceğine dair yasal düzenlemeler yoktu, olanlarda da denetimsizlik had safhadaydı. toplum olarak ise zaten tümüyle hazırlıksızdık.
o dönemde özal'ın prensleri* olarak anılan ve çoğu millete vekil olarak atanan cavit çağlar gibileri hayali ihracatla malı götürdüler. işleyişi de çok basitti. bir ülkede paravan şirket kuruluyordu. türkiye'deki asıl şirket bu şirkete mal satar gibi yapmak suretiyle devletten deli teşvikler alıyorlardı. yeşil sermaye de bu dönemde ortaya çıkmıştır ki bu sürpriz değildir.
tabii bu troykanın en önemli ayağı siyasetti. turgut özal'ın düzeni oturtmadan çankaya'ya çıkması, yerine yıldırım akbulut'u ceket olarak bırakması ve mesut yılmaz'ın jet hızıyla onu yerinden etmesiyle devletten alınan ayrıcalıklarla kurulan onlarca holding teker teker iflas ettiler. zaten hiçbiri gerçek anlamda kapitalist olmayan tipler devleti yönetenler beslemediğinde battılar.
günümüzde de sürmektedir bu süreç. bunların en önemli örneğiyse ferit şahenk'tir. bildiğiniz üzere kendisinin babası turgut özal'ın zamanında semirttiği ayhan şahenk'tir.
hayatları boyunca hiçbir şey için çalışmadıkları için hırs ve ego konusunda yurtdışındaki muadillerinin yanlarına bile yaklaşamazlar. onlar rüşvet ve yalakalıkla para kazanırlar. tırnaklarıyla kazıdıkları tek şey törpü olduğundan emek nedir bilmezler. yaşamları yalakalık üzerine döndüğünden kişiliksizdirler. sabancı, koç gibi gerekirse hükümete atarlanmaz, onunla ters düşemezler. işte bu nedenlerle de yurtdışındaki tek rekâbet güçleri ucuz iş gücüdür ki bunu da gene hükümetin asgari ücreti açlık sınırının altında tutmasına borçludurlar.
bakınız çin halk cumhuriyeti ve hindistan'da adamlar çıkıyor, dünyanın en dandik otomobilini üretiyorlar. pazarları çok büyük olduğundan deli paralar kırıyorlar ve gidip dünyanın en saygın otomotiv şirketlerini alabiliyorlar. aha da örnek, geelyvolvo'yu aldı. oysa türkiye'deki kapitalistler en fazla belçika'nın batmış çikolata üreticisini alıyorlar.
sonra da çıkıp ağlarlar dövlet bize bohmir diye! lan bu ülkenin kapitalisti de kürdü de aynı be! leş yiyici akbabalar sizi!