var mı bilmiyorum ama varsa da pek bi halta nane değil. bir ara sağlık camiasının her derde deva dediği yoğurt çeşidi vardı, sarmısaklı yoğurt. lan alt tarafı bi asit nasıl faydalı olur yaa... sonra her yer koroner kalp hastası dolu damarlar büzüşmüş damar sertliği olmuş. ee, noldu şimdi? işte yağdandır yağdan sonra sat bir ton ilaç. geçende de yumurtayı akladılar. iyi ki akladınız aq. yumurta lan, zararlı ilan etmişler. kafayı yemiş herkes dışarı çıkmayacam ben artık. baz istasyonu lazım, aspirin iç (adamlar aids bulaşmış ilacı bunu bile bile tüm avrupaya satmış ama için gene de), yumurta yeme. biri tütün mü zararlı sigara mı diye sordu bana. dedim ki şimdi bu sigara şirketleri sikiyolar ya tütünü kimyasallarla çürümesin diye. mantık da nasılsa zararlı içmesinler. herkes kendni kontrol etsin. kontrol edemiyorsan nikotin sakızı satalım. bunun yanı sıra açık tütünü de yasaklatıyolar sağlıksızmış. sarmısak yerine aspirin öbürü kokar : )
doktorların kendilerinden dahi bi haber olduğu sağlıksız, insanı daha çok hasta eden, yoran bir sistemdir. doktorlar hastaların yüzüne bakmaz. neyin var der, sorunun cevabını tamamlamadan elinizde reçetenizi tutuştururlar. bir röntgen çektirmek için en az 1 saat sırada beklemeyi kafadan kabul edersiniz. vakıf gureba hastanesi için söylemek gerekirse bir ultrason filmi için size 1 ay sonraya gün verirler. tabi o zamana kadar durumunuz daha da ağırlaşmazsa allah'ın sevdiği kulusunuz demektir.
kısacası türkiye'nin sağlık sistemi sadece parası olan için iyidir, güzeldir. paranız yoksa eğer...
uzerine dusunulmesi gereken konulardan biridir. bir ulke dusunun diger ulkeler tarafından gelismekte olan ulke olarak isimlendirilen yani yoksul olan bir ulke. para edecek kaynakları yabancı ulkelerce carcur edilmekte, devlet sahibi oldugu sanayi , haberlesme kuruluslarını yurtdısı kaynaklı sirketlere satmıs, ortalama egitim 4 sene olsun, hakın yuzde yetmisi sehirlerde yasasın bu yuzde yetmisin de yuzde otuzbesi gecekondularda yasasın koyde yasayan yuzde otuzluk kesimin cok buyuk miktarı gecekondulardan belkide daha kotu konutlarda yasasın, nufus cok hızlı artsın issizlik yuzde 20 dolaylarında olsun, yuksek ogrenim gormus vatandasları bile aldıkları ucretin yetmediginden sikayet etsin. iste bu ulkenin bir de saglıkta donusum politikası adı altında yurt dısından gelen istekleri uygulayan ve zenginlere peskes ceken hukumetleri yasamıs olsun. bu ulkede saglıkcıların pul kadar degeri olmasın politikacıları doktorun eli hastanın cebinde desin saglık personeline deger vermesin, saglık asistanları zorunlu calısma surei 40 saat olan bu ulkede ortalama 80 saat calıssın, hastanelerinde uzun kuyruklar olsun tıp bayramlarında salık personeli kutlamalar yerine grev yapsın. genel saglık sigortası adı altında zaten yoksul olan halkını daha da somursun. bu ulkenin saglık verileri dunyanın super gucu sayılan bir ulke tarafından isgal edilen komsusu haric hepsinden kotu olsun.fakir olan ve esas saglık himetine gereksinim duyan insanları saglık hizmetlerine ulasamazken peskes cekilen zenginleri idrar tahlilini bile yurtdısında yaptırsın. ukede doktor yetersiz denilip -ki asıl sorun doktor degil-niteliksiz tıp fakulteleri acılarak bugun 3 paraya calıstırılan doktorun yarın 1 paraya calıstırılması planlansın. hayal ettiniz mi?? tamam artık hayal etmeyi bırakın ve uyanın.
ciddi derecede sakatlık riski bulunan hastalığımı muayene için aradığım devlete* bağlı kuruluşlarda en erken 2 haftaya randevu verebilen hastanelere sahip rezalet sistemdir.
hastalığım neden mi sakatlık riski taşıyor? ilk kez devlet hastanesinin aciline gidip, röntgen çekildiğim zaman, çok ilgili doktor röntgene şöyle bir bakıp, buz koy iyileşirsin demişti havaya doğru. devlet hastanelerinde doktorların, hastaların yüzüne bile bakmamasına alışığız, bari sakat bölgeye bak, değil mi??!
ömür boyu sakat kalırsam sorumluluğu üstüne alacak mısın?!
özel hastaneler de 60 ytl'den başlar, işin yoksa milletten para dilen.
devletin vatandaşa karşı en temel görevidir sağlık hizmeti.devlet vatandaşına sağlık hizmetini verirken kesinlik hiçbir ayrım yapamaz, herkeze eşit sağlık hizmetini parasız vermek zorundadır. bugün ki hükümetin yaptığı sağlık reformları (göstermelik ve göz boyama amaçlı yapılan işlerdir ayrıca yine pek çoğu uygulama aşamasında kalmıştır) herşeye rağmen bir gelişme olmasına rağmen çok yetersizdir. sağlık hizmetinin parasız olması kadar bu hizmeti veren kuruluşların çok sıkı denetlenmeside çok önemlidir. zira ülkemizde sağlık sektörü yolsuzluktan hırsızlıktan geçilmemektedir.devlet bu çarpıklığı önlemek için sert tedbirler almalı bu alanda ki sömürülme engellenmelidir.
sosyal güvenceniz kapsamında kişiye göre işleyen sistemdir. şöyle ki;
-emekli sandığı; üniversite hastaneleri dahil her türlü sağlık kuruluşunda bakım ve tedaviniz ücretsiz karşılanmaktadır.
-ssk ; üniversite hastanelerinin ve özel sağlık kuruluşlarının bir kısmından (anlaşmalı olanlardan) katkı payı ödeyerek faydalanabilmektedirler.
-yeşil kart; tüm devlet kurumlarından , devlet hastanelerinden sevk yapılması koşuluyla üniversite hastanelerinden ücretsiz faydalabilmektedirler. özel sağlık kuruluşuna başvurmaları durumunda tedavileri devlet tarafından karşılanmamaktadır.
-bağ-kur; tüm devlet kurumlarından, üniversite hastanelerinden ve özel sağlık kurumlarının anlaşmalı olanlarından katkı payı ödeyerek ücretsiz faydalabilmektedirler.
bu dört sosyal güvenlik kuruluşu dışında kalan sosyal güvenlik kuruluşlarının sözleşmelerinde hangi kurumlardan faydalanabildiğiniz belirtilmiştir.
paranız varsa türkiye'de istediğiniz sağlık kuruluşundan faydalanabilirsiniz. paranız ve sosyal güvenceniz yoksa şu anki koşullarda bazen ölüm cezasına çarptırılabilirsiniz ne yazık ki.
kişileri iyileştirmeye yönelik değil onları öldürmeye yönelik işleyen sistemdir...
sağlık karnesi olmadan işlem yaptıramıyorsunuz, hasta kişi hastane kapısında beklerken bir yakını da sağlık karnesi almak için ssk kurumlarının kapısında sabahın köründe başlamak üzere saatlerce beklemektedir...
prosedür yüzünden hastalara geç tedavi uygulanmakta ve bunun sonuçları ise ölüme bile gitmektedir...