bahsi geçen film hakkında "komikmiş" veya "ağlatıyormuş" kelimelerini duymadan sinemanın yolundan geçmeyen insanların çoğunluğunu oluşturduğu bir izleyici kitlesinin var olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
iyi filmler çekemediğimiz gibi eskiden çekilmiş efsane filmlerimizi de bu saçmalığa alet ederek değerlerini yok ediyoruz. işte buyrun hababam sınıfı serisi...hababam sınıfı' nı hababam sınıfı yapan ve artık aramızda olmayan sinema emekçileri yarattıkları bu unutulmaz eserde mehmet ali erbil, kibariye ve seda sayan' ın oynadığını bilseler kemikleri sızlamaz mı?
mehmet ali erbil denen canlı türünün oynadığı her saçma sapan filmde sinemaları dolduran halkımız uğur yücel' e nuri bilge ceylan' a onun yarısı kadar değer vermiyor. kendinizi uğur yücel' in yerine koyun...aylarca uğraşıp bir film yaratıyorsunuz. yazı tura' dan bahsediyorum. başrollerinden tut senaryosuna, kurgusuna varana kadar muazzam bir film hazırlıyorsunuz ve o film iki yüz bin kişi tarafından izleniyor. sonuç ne? filmden zarar ediyorsunuz. peki siz ne yaparsınız? işte buyrun..uğur yücel fransa' ya gidiyor. gider tabi.
uğur yücel, nuri bilge ceylan gibi sinemaya emek veren kaliteli insanları bu ülkeden uzaklaşmaya mecbur bırakan bir anlayış var oldukça türkiye' de bir sinema kültürü olmayacak.
sinemanın sadece gülmek,vurmak,kırmak olarak algılandigi anlayıstır.
festivallere bile özen göstermeyen,normal bir davete gider gibi giyinen davranan sanatcılar olduktan sonra halkında pek ilgi gostermeyecegi apacık ortada.
sanatçıların ölünce değerinin bilinmesi gibi illa sansasyon mu gerek veya populer bir şahsın * oynaması mı gerek gişe rekorları kırması için. kaliteyi, geçmişimizde yaşanan olayları irdelemek yerine neden iki tane saçma espriye değişiyoruz herşeyi. komedi filmi nedir? sırf gülmek ve sinema salonundan çıktığında çok güldüm be abi dedikten sonra konuyu sorduklarında ya bilmiyorum ama komikti be diyerek cevap vermek mi? o zaman ben sinemanın sanat dalında en önemli yapı taşlarından biri olduğunu bilmiyorum. biz bilmiyoruz. yapamıyoruz.
"sanat sanat için mi? sanat insan için mi?" bu belki de yıllardır hatta yüzyıllardır tartışılan bir konudur. cevabı kişiye göre olmakla birlikte, belki de cevap verilmemesi gereken bir sorudur.
sinema da diğer sanat dallarından farksız olarak nasibini almıştır. her sanat dalında olduğu gibi sanat için yapılan sinema hak ettiği değeri görmemiş, insanların nefsini bir şekilde tatmin edecek sinemaların önlerinde kuyruklar oluşmuştur. ülkemizde sanatçı olduklarını iddia eden insanların işlerini bir meslek olarak icra ettikleri ve bu nisbette para kazandıklarını düşünürsek onları da suçlamamız yersiz olur. aslında ortada bir suç da yok. olay arz talep olayı. yani oraya giden de bu sinemaları hasılat manyağı yapan da bizleriz. e biraz da hülya avşar, seray sever, gülben ergen'in kasetlerinin sanat güneşi diye anılan zeki müren'den kat be kat fazla sattığını düşünerek teselli olabiliriz. sinema bu kadar ayağa düşmedi en azından.
Sinemanın yapımcılar yüzünden giderek çekilmez bir hal alması sonucu Türk sinasının yozlaşması ve iyi filmlerin yalnızca yabancı filmler olması nedeniyle artan bir oranda yozlaşma.
Yerli filmlerde de ancak çok reklamı yaplan filmler değer görüyor.
Şunu söylemek gerekir ki Türk Filmlerindeki iğrenç temalar sinema anlayışını olumsuz etkiliyor.Kalitesiz oyuncu kadrosu,bi halttan anlamayan mankenler tiyatrocularımızn önünü kapamakta.
Unutmayaın ki iyi bir oyuncu çoğu kez tiyatro sahnesinden gelmiştir.
bir ülkenin sinemasının gelişmişliği tiyatro sahnelerinin doluluğu ile doğru orantılıdır. ne kadar tiyatroya değer verilir, tiyatro oyunları kapalı gişe oynar, tiyatro oyuncuları yere göğe sığdırılamaz ve tiyatrocular sadece tiyatro ile hayatlarını kazanabilirler, işte o kadar sinema da bir ülkede o kadar içi dolu yapılmaya başlanır demektir. ama her tiyatro ustasının bir sitcomda rol almak zorunda kalması bile herşeyi açıklıyor türk halkının sinema anlayışının en fazla ne seviyede olabileceğini.
türk halkının türk halkından memnuniyetsizliğinin göstergesi olan başlıktır. tüm halkımız sinemadan sanattan anlamazdır, bir hollywood anlardır da, bizde bir terslik vardır, nedense iyi film yapamayızdır.
Öncelikle, Türk halkının ağır biçimde maruz kaldığı popüler kültür etmenleri ile ilgili şu sözlükte ne kadar fazla başlık açıldığına bir bakın. Olumlu veya olumsuz bu insanlardan bahsedilen her dakika onların ekmeğine yağ sürüp, tanıtım ve büyümelerine destek oluyoruz. Farkında değil misiniz?
Yeşilçam dedikçe utanıyor gibisiniz. Her birimiz, bizden öncekiler o filmlerle büyüdüler. Oradaki güzellikleri göremiyor musunuz? Cüneyt Arkın tarzı filmler matrix'ten, görevimiz tehlike'den, dikey limit'ten çok da mantıksız değiller. Kemal Sunal filmlerinin önemli bir kısmı tüm yabancı filmlerden komikler, çünkü bizim kültürümüzü taşıyorlar, sadece biz gülebiliriz, yabancı insanlar anlayamazlar. Farkında değil misiniz?
Bir sürü Hollywood starı ve yönetmenine imrenerek bakıyorsunuzdur. Şener Şen gibi bir karakter oyuncusuna, Şerif Gören (bkz: Yol), Yavuz Turgul (bkz: Muhsin Bey) gibi usta yönetmenlere sahibiz. Popüler kültüre dayanmak zorunda kalan genç komedyenlere, oyunculara sahibiz. Farkında değil misiniz?
Bu halkı uyutan rantçılar var, bu doğrudur. Ama Türk halkı aptal da değildir; eğer insanlar sinema kavramından ve düzgün filmlerden, iyi yönetmenlerden bihaber ise, bunun sorumlusu olarak sadece medya denen canavarı göremezsiniz. Etrafımızı bilinçlendirmedikçe bahsettiğiniz salaklar ordusu da ekranlarda at koşturmaya devam edecektir. Farkında değil misiniz?
bir senaryo yapım şirketine gittiğinde senaryonun en basit ticari formule yani "önce güldürüp sonra ağlatması"na bakılır evvela. kabul edilip çekilmeye başlanmasında sebeplerden olma ihtimali yüksektir. insanlar bunlara alıştığı için böyle bir talep oluşmuştur.
not: bir yapımcıya çattık galiba insanları bilgilendirmenin karşılığı eksi oy*
türk halkı genel olarak sinemada bişeyler düşünmek istemez. sadece dikkatini dağıtmak, saçmasapan olaylara gülmek için sinemaya gider ortalama yaş ve hayat görüşüne sahip bir türk insanı. dikkatini dağıtan her saçma esprimsi için filmi takdir edebilir. senaryosu kaliteliymiş, alışılmışın dışındaymış, oyunculuklar film genelinde takdir toplarmış pek umursanmayan şeyler bunlar. varsa yoksa kahkaha efekti..
bunu insanların yaşadıkları sorunlara da bağlayabiliriz. refah, huzur ve mutluluk içinde yaşayan insanlar olsalardı belki, geçim sıkıntısı düşüncelerinde olmasaydı mesela, onlar da fransızlar gibi akşama kadar şıkır şıkır mekanlarda kahve içip entelektüel sohbetler gerçekleştirebilirlerdi kim bilir..
benim asıl tepkim ortalama yaşantıya sahip bir türk vatandaşına değil de daha aydın geçinen kesime aslında. konuşunca mangalda kül bırakmayan, icraata gelince düşüncelerinin milyonda birini bile (nedense artık) hatırlamayan insanların entelektüel geçinmesine tepkiliyim. sonuçta herkes kendi çevresi için birşeyler yapsa dünya yaşanılası bir yer olacak zaten..
-erotizm içeren sahneler varsa film otomatik olarak "sıradışı" kabul edilir.
-küfür varsa komiktir.
-elazığ versiyonu, karadeniz versiyonu v.s çıkarmadan rahat edemezler.
yalnızca ağlayabileceği ya da gülebileceği filmlerle sınırlıdır * . bunların dışında, magazin ünlülerinin ya da kadrosunda tanınmış isimlerin bol olduğu filmler de yurdum insanının favorileri arasındadır. velhasıl, gişe rakamları da bu bilgileri doğrulamaktadır.