sana göre mehmet, bana göre hasan, ona göre ali. şuna göre esra, buna göre ayşe, onlara göre sema.
türk futbol tarihi son otuz yıldan ibaret görülerek, metin oktay'ı, ogün altıparmak'ı, ismail arca'yı, sabri dino'yu ve daha onlarcasını yok sayarak karakter aranırsa zor bulunur biraz.
ha bir de başkasına karakterli karaktersiz yaftasını yapıştırıken önce kendimize bakalım.
Oynanan bir maç sırasında rakip takımın bir oyuncusu öyle sıkı bir
tekme atıyor ki Vedat Okyar can acısıyla bir anlığına zerafeti falan
unutup küfür ediyor. Oyuncu hemen öğretmene şikeyete giden bir talebe
gibi hakemin yanına koşuyor. "Hocam, Vedat bana küfür etti!"
Hakem de bir efsane: Doğan Babacan. Vedat'ın küfür edeceğine ihtimal
vermiyor ama yine de yanına gidip soruyor: "Vedat, sen küfür ettin mi
falancaya?"
Vedat duraksamadan: "Evet, ettim" diyor.
Doğan Babacan'ın eli cebine gidiyor. Geri geldiğinde o el bir kırmızı
kart tutuyor. Havaya kalkan kırmızı kart tüm stadı şaşkınlık temelli bir
sessizliğe gömüyor. Olacak iş değil; Beyefendi Vedat kırmızı kart
yiyor. Üstelik yediği tekmenin üstüne, tatlı niyetine...
Tezcan arkadaşının yanında tüm olan bitenlere şahit olmuş. O da şaşkınlık içinde:
... ne mutlu bana ki bu liste uzaaar da gider, ilk aklıma gelenleri yazdım çünkü. iyi olan şey ise, karakterli olanların karaktersiz olanlardan fazla oluşu.