kurgu itibariyle alışılmış pozisyonlar hakim olduğu için konular sürekli aynı kalıyor ve kabuğunun dışına bir türlü çıkamıyor senaryo yazarları. yani odaklanan yer hep aynı oluyor türk filmlerinde. ya komedi üzerine kurgulanmıştır ya da romantizm. senaristler kabuğunu kırıp çıksalarda dışarı gördükleri dünyanın farkına varmaları biraz geç olacaktır.
(bkz: en iyi türk filmleri)
malesef son dönemde geliştiği söylenen türk sineması; insanların duygularını sömürerek yapılan gişelerden öteye geçememiştir. Çok ağlatan film iyi filmdir, çok güldüren film iyi filmdir zihniyetiyle yorumladığımız sürece bu seneryolar değiştirile değiştirile önümüze servis edilmeye devam edilecek, sinemaya gelen seyirci biran olsun düşünmeyecek, yorumlamayacak, sinema salonundan ya gülerek ya ağlayarak ayrılıp evinin yolunu tutmaya devam edecek.
senaristlerden kaynaklanan durumdur,elin adamı ile bizim adam aynı grafik programını (atıyorum,programıdır daha onu bilmiyorum)kullanamayacak mı,kullanacak peki eksik olan ne senaristlerin yeteneği,filmde asıl konudan sapmalar,hep fantastik bir olaya bağlama çalışmaları,entrika ve aşk için fırsat kollamalar falan filan liste uzar,ama asıl en önemli filmin kalitesini artıracak sürekliliği artıramamaktır.
katılmadığım başlık. heleki eski türk filimleri...Tarık Akanla Gülşen Bubikoğluyla Türkan Şorayla Kadir inanırla... büyüdük. devlerin aşkı, selvi boylum al yazmalım... titanic kadar masraflı olmasalarda dünya çapında yankılanmasalarda bunlarda bizim gerçeklerimiz. dünyanın en büyük yolcu gemisini türkler yapmamıştı değilmi? yeni dönemde de yapılan sağlam filmler oldu genelleme yapılmamalı. emeğe saygı.