bugün

yok böyle bir şey. ama belki bu işinize yarar, zira var olan bu;

(bkz: ezber sistemi)
şahsi kanaatim eğitim sistemindeki problem öğrenciyi taşıyamamasıdır. çünkü ilkokul 5.sınıfa kadar okuyup gelen öğrenciler zihinleri açılmaya başladığında* eğitim sisteminin içine kapana kısılmış bir hal almaktadır. şöyle ki, tamamen sistemin çizdiği yolda ilerlemeye mecbursun ve ayakta kalmaya da mecbursun. çünkü düşersen; düşersin! taşımak meselesi demiştim evet tam da demin dediğim gibi öğrenciyi taşıyamayan sistem en iş göreceği zamanda onu yüzüstü bırakmakta mahir*. yani asıl üstünde uğraşması gereken öğrencileri atarken diğerlerinin üstünde yoğunlaşan. yaw onlar zaten bi şekilde okuyacak, bu sistemde de okuyabildiği gibi, diğerleriyse hayatta yalnızlar ve yaşamdaki major aksaklıklarda bu istihdam edilememiş insan aksaklığıdır.
21. yüzyıl itibariyle çamura saplanmış olan sistemdir.
Türk eğitim tarihinde kara bir lekedir. ileride çocuklarımız bilim adamı olarak yetiştirilen insanların nasıl memur dahi olamadıklarına utanç içinde şahit olacaklardır. El bebek gül bebek yetiştirilen fidanlar odun niyetine kesilmektedir. Bir potansiyel nasıl göz göre göre perişan edilir onu da görmekteyiz.
aslında olmayan bir sistemdir...
Öğrencilerin sınav kazanmasını zorlayan,kazananlarında geleceğinin karanlık olduğu sistemdir.Düşünebiliyor musunuz?Ülkemizde bir sürü üniversiteyi bitiren ki çok kaliteli üniversiteleri bitiren insanlarımız bile işsizdir.Buda bu sistemin ne kadar bozuk olduğunun bir kanıtıdır.Bizlere yıllarca öğrettikleri şeyleri ne kadar abeste iştigal olduğu acı bir gerçektir.Çünkü eğitim sisteminin anlattıklarıyla,gerçek yaşam siyaset,kültür,turizm vb.koşullar çok farklıdır.Bu sistem olabildiğince zordur ama nasıl bir ironiyse çok yapay geleceği olmayan bir sistemdir....
milli eğitimdir.
ülkemizdeki eğitim sistemini lise 2. sınıfta okuyan bir mf öğrencileri olarak şöyle geniş geniş incelemeye kalktık bugün.dedik kendi kendimize ne öğreniyoruz? gerçekten acı gerçekler çıktı karşımıza. şu an bir anadolu lisesinde okuyoruz, okulun hedefleri büyük, yani bizi baya zorluyorlar. şimdi bakıyoruz bizim eğitim sistemimiz bize neler öğretmeye çalışıyor?

2 tane yabancı dil öğreniyoruz. almanca ve ingilizce. yabancı dil öğrenmek, dalga geçiyorlar sanki. 2 tane yabancı dil aynı anda, güzel...

kendi edebiyatımızı öğretiyorlar. edebiyatımızı şu yüzyıl bu yüzyıl şu dönem bu dönem diye ayırıyorlar, her dönemin yy'ın şairlerini, eserlerini, eserlerinin uyaklarını, ölçülerini, sanatlarını fln öğretiyorlar. yani ilerde edebiyat hocası ya da tarihcisi(her neyse) olcakmışız gibi öğretiyorlar.

tarihimizi öğretiyorlar. bununla yetinmeyip avrupa tarihini falan da öğretiyorlar. yakın tarih uzak tarih hepsini öğretiyorlar, öğretirken mantıklı, düzgün bir şekilde öğretmiyorlar. fatih'i anlatırken kanuni'ye atlıyor, kanuni'yi anlatırken fatih'e dönüyor vs...

çevremizi, vücudumuzu ve canlıları öğretiyorlar. bunların hepsini bildiğiniz gibi biyoloji dersi adı altında veriyorlar. canlıları sınıflandırıyoruz, onların sistemlerini falan ezberliyoruz. organlarını öğreniyoruz. sonra kendimizinkileri öğreniyoruz. sonra karşılıklı nasıl yaşadığımızı öğreniyoruz vs... yani doktor, veteriner olcakmışız gibi biyoloji öğretiyorlar.

maddeleri öğretiyorlar. maddenin en küçük yapıtaşını öğreniyoruz. tabii sadece bu değil. maddelerin periyodik cetveldeki yerine göre özelliklerini öğreniyoruz, periyodik cetveldeki yerini bulmayı da öğreniyoruz tabi. bunların aralarında yaptıkları tepkimeleri öğreniyoruz. bu tepkimelerin dengesini, hızını, enerjisini öğreniyoruz. havanın 5'te 1'inin oksijen olduğunu da öğreniyoruz. bu maddelerin radyoaktif olaylarını da öğreniyoruz... yani ilerde kimyager olcakmışız gibi maşallah baya bi kimya gösteriyorlar...

fizik öğretiyorlar bize. 3 kg kütleli cisim 10 ms hızla giderken 3 eşit parçaya ayrılırsa, 2 parçası şuraya buraya giderse, 3. nün nereye gideceğini öğreniyoruz. 2 rad/sn hızla dönen koninin kenarındaki sineğin fırlamaması için gerekli sürtünme katsayısını öğreniyoruz. labirente benzeyen çubukların neresinden asılırsa dengede kalacağını öğreniyoruz. 5 ms akıntılı derede, botun karşı kıyıya ne kadar sürede ne kadar kayarak çıkacağını öğreniyoruz. balondan atılan cismin yere düşme süresini öğreniyoruz. 30 ms hızla giden jipi vurmak için bir tankın bombayı kaç derece açıyla kaç ms hızla atması gerektiğini öğreniyoruz. iki yükün arasındaki potansiyel farkı öğreniyoruz. bir kürenin elektrik alanını öğreniyoruz. kondansatörün ne kadar yük depolayacağını öğreniyoruz...

aynı zamanda matematik, analitik geometri ve geometri öğreniyoruz tabii ki. bu 3 derste çok abartılcak bir şey bulamıyorum. matematiğin gereksiz konusu olmadığına inanıyorum, herkes öğrenmeli.

ilköğretimdeyken parlak bir öğrenciydim. övünmek değil, sadece ders dinleyerek yapabiliyordum. çünkü yapılabiliniyordu. ama şimdi vasatın altında bir öğrenciyim, ilköğretime göre çok daha fazla ders çalışmama rağmen. ders dinlemek yeterli olmuyor, kafamızın içinde milyonlarca değişik şey olduğundan illa ki karışıyor bir şeyler oturmuyor. hemen hemen hepimizde unutkanlık problemi oluştu. günde her dersten 2-3 test almaktan, çözmediğimizde cezalandırılmaktan bıktık. ilköğretimdeyken bu çocuk çok zeki diyenler şimdiki halimi görse bayağı üzülürler sanırım. belki gerçekten de zekiy(d)im. ama artık kendime hiç güvenim kalmadı. yani yapabilirim diye bakamıyorum malesef.

işte bunların yanında elimden geldiğince, bilg müh olmak isteyen biri olarak, hobim olan programlamayla uğraşmaya çalışıyorum. ama ne kadar mümkün oluyor siz düşünün... büyük ihtimalle biyolojiyi, kimyayı, yukardaki konuları tam bilmediğim için öss denen hedede istediğimi elde edemeyeceğim.

bizim eğitim sistemimiz, yetenek öğütücüden başka hiçbir şey değildir.
liselerin 3 seneden 4 seneye çıkmasının ardından, alanı sayısal olanların göreceği fizik dersinin toplamda azalması gerçeği gibi birçok acı gerçeği barındıran sistem.
(bkz: sınavda çıkar mı)
din kültürü ve ahlak bilgisinde; günümüzdeki ahlaki degerlerden neler kaybediyoruz yerine dualarla aciklama yapmaya calisan bir din ögretmeni,
ögretmenlerin yeteri kadar pedagoji dersi almamalari,
öss gibi bir kabus,
lisede fen ve sosyal bölümlere ayrilmis iki katagori,
sayisal bölümlerin cok az deney yapmalari,
ögretmenlerin "anladinizmi?" diye sorup hatta ögrencinin diger bir soruyla karsilasma korkusundan (oda sudur "nereyi anlamadin evladim?") diger bir konuya gecmeleri,
edebiyat hocalarinin manas destanindan girip goethe´den düz kayip, ingilizce rötüslarla abdülhamit zamanlarini anlatmalari gibi karisik bir sistem...
öğretmen maaşları 4000 ytl. ye çıkarılırsa düzelecek; çıkarılmassa düzelmeyecek olan. öğretmen maaşları 4000 ytl. olursa eğitim fakülteleri daha tercih edilir bir hale gelir. öss her ne kadar akıllı öğrenciyle akılsız öğrenciyi ayırt etmeyi sağlayan bir sınav olmasa da yine bir nebze akıllı, en azından kalas olmayan öğrencileri ayırır ama bir nebze. sonrasında eğitim fakülteleri akıllı olan, en azından kalas olmayan öğrenciler tarafından arzulanır.* böylelikle eğitim fakültelerini şu an doldurmuş olan birçok odundan eğitim fakültelerini arındırmış oluruz. bundan başka fiziki koşullarında rehabilite edilmesiyle sistem düze çıkar demeyeyim bunun yerine daha iyi öğrenciler yetiştirilmesi sağlanır demek daha doğru. aslında bu da yanlış. doğrusu; öğrencilerin kendilerini yetiştirmeleri için önlerini açmış oluruz. * evet evet bu iyi bir fikir.
türkiye'nin ekonomik geleceğini bataklığa sürükleyen, değişmemekte olduğu kadar elinden hiçbir şey gelmeyen bir toplum yaratmakta da ısrarlı olan çürük yapı.

ayrıca diğer bir sorun da herkesin eleştriyle gelmesi, kimsenin öneriyle gelmemesidir.
insanların sevmedikleri meslekleri bir ömür yapmaya zorlayan bir sistemdir. insanları sınavlarda aldıkları puana göre değil de yeteneklerine göre mesleklere yöneltmek daha mantıklı olurdu. fakat buna da cevapları var. meslek liseleri!
meslek lisesi okuyan genç, hangi bölümü okuyorsa da o bölüm dışında farklı bir mesleği yapmaya ileride karar verip sınavda tercih yapamaz. bunun da önü kapalı. *
kan görmeye dayanamayan doktorlar, çocuklardan nefret eden öğretmenler, kendini bile savunmaktan aciz avukatlar, aklı kendine bile yetmeyen rehberlik öğretmenleri ve bunun gibileri. örnekleri arttırmak mümkün tabi.
7 yıl boyunca 1'den 2'i çıkmaz denilen fakat birden 1'den 2'i çıkarsa -1 kalır diyen sistemdir.
turkiye'de genc nufusun inanilmaz yogunlugu nedeniyle turkiye bir ab ulkesi kadar geli$se bile tam anlamiyla rayina oturamayacak sistemdir.$u anda bu sistemin di$lilerinden parcalanmadan gecebilmenin yolu ya ustun zekali / yetenekli olmak ya da zenginliktir.aksi halde e$ek gibi cali$ip iyi okullari bitirseniz bile bu seferde i$ hayatindaki zorluklar sizi ezecektir.
(bkz: yok öyle bişey)
(bkz: turkiye deki egitim sistemi)
öğrencileri azami "bunu yazan tosun, okuyana kosun" seviyesine getirebilecek sistemdir.
hep tatışılan, her seçimde düzeltileceği vaadedilen sistemdir.
herkesin yanlış olduğunu söylediği, sürekli eleştirdiği ama kimsenin doğrusunu göstermediği, değiştirmek için çaba sarfedilmeyen sistemdir.
17 milyon öğrenci,700 bin öğretmen,70 bin okulla bir çok avrupa ülkesinden daha kalabalık olan sistemdir.

açık kapı yüksek eşik.

matematik alt yapısı olmayan, yabancı dil bilmeyen, bağımsız düşünemeyen, bir enstürman çalamayan bireylerin yetiştiği sistemdir.

en kültürlüleri sözlük yazarı olan neslin yetiştiricisidir.

şu anda ak parti milletvekili olan yüksel özden'e göre sistem makyajlarla değiştirilemez, eğitim sisteminin gelişebilmesi ve ülke ihtiyacına cevap verebilmesi için var olan paradigmanın tümden değişmesi gerekmektedir.

hızlı nufus artışına cevap veremez durumdaki sistemdir.
şanlıurda'da son 5 yılda yapılan derslik sayısı cumhuriyet tarihi boyunca yapılan derslik sayısıyla eşittir.urfa'da derslik başına düşen öğrenci sayısı urfa plakası kadardır.

ya tüm okulların özelleştirilmesi (ki anayasaya aykırıdır) ya da tüm resmi okulların özel okul kalitesine getirilmesi gerekmektedir.
ya tüm eğitimcilerin paradigmasını özel sektör paradigmasına dönüştürmeli ya özel sektörün zeki insanlarını transfer etmeli.
Eğitim sistemini ya değiştirmeli ya da değiştirmeliyiz.
öseseyi kaldırdığı gün değil , dershaneleri kaldırdığı gün ''adam olmuştur'' diyebileceğimiz sistem..

hamiş : ösese kalksa da fena olmaz aslında.. *
(bkz: türkiye deki eğitim sistemi) *
tüm kademelerindeki yöneticiliklere atamada liyakat esas alındığında,
siyasetin dahli engellendiğinde,
öğretmenler daha iyi yetiştirildiğinde,
öğretmenlerin özlük hakları iyileştirildiğinde,
ezberci sistemden vaz geçip şimdiki yapılandırmacı eğitim yerleştirildiğinde,
öğretmenler ikinci iş yapmadığında,
açık olan kapının eşiği de düşürüldüğünde,
bireysel farklılıklar kaale alındığında,
rehber öğretmenler psikolog düzeyinde ve yeterliliğinde yetiştirildiğinde,
okulların donanım ve ödenek sorunları çözüldüğünde,
ailenin eğitime katkısı sağlandığında,
nufusla orantılı planlamaya gidildiğinde,
okulöncesi eğitim geliştirilip işlevselleştirildiğinde,
her öğretmen kendi branşında görev yaptığında,
denetim sistemi bilimselleştirilip daha çok yararlanıldığında,
bir dersliğe 63 öğrenci düşmediğinde,
cemaatlar sisteme müdahale etmediğinde,
güzel ürünler verebilecek sistemdir.