insanı resmen salak yerine koyan dizilerdir, hayır sonuçta tüm diziler bir senaryodan ibarettir tamam. sonuçta bir lostu izlediğimde de bana kendimi aptal gibi hissettiren çok sahneler olmuştu ama en azından onun güzel bir örgüsü vardı senaristler gayet akıllıca aptal yerine koyuyorlardı izleyenleri. neyse gelelim bizim dizilere örn aşk ı memnu: hemen hemen tüm bölüm finallerinde bihterle behlül'ün yasak aşkının ortaya çıkacak olma ihtimalinin heyacanını yaşadık ya ulan ne diyim bize bilmem ki. finale daha haftalar var, daha dizi bitmeyecek, bunlar yakalanmayacak daha adın gibi biliyorsun ama yinede gelecek haftayı bekliyorsun ya. hani muhteşem yüzyılda da böyle, öyle arkadaşlarım var ki bunlar tarih mezunu, zamanın da hürrem'in kanuni'yi parmağına takıp oynattığını senden benden iyi biliyorlar ama bu dizi de binbir umutla acaba mahidevran karşı atağa geçer mi diye bekliyorlar ya çok garip cidden.
bu akşam bir kanalda eski bölümlerinden birini izledigim "bizimkiler" dizisi ile çocukluk yıllarımızda ne kadar basit detaylara güldüğümüzü, üstelik bunlar için bir hafta beklediğimizi hatırlatmış dizilerdir. Eskiden diziler bile ne kadar da masummuş.
türk insanının estetik algısından yoksun olması, sanattan bi' sikim anlamaması sayesinde kendisine geniş bir izleyici kitlesi yaratabilmiş eski roman uyarlamalarıdır. senaryo o kadar ustaca hazırlanmıştır, o kadar gizemlidir ki olacakları yaklaşık 5 dakikada çözersiniz.
aklıllara atv, kanal d, star, show, fox gibi kanallardaki dizileri getirendir. genç çağı zehirler ve kötü örnek olur. yahşi cazibe gibi komedi dizileri haricinde zinhar izlenmemeleri gerekmektedir. öyleki stv dizileri bile daha sevimli geliyor.
amerikan yapımı diziler ile arasında bariz derecede kalite farkının olmasının tek bir sebei vardır. geri kalan bütün nedenler bu ana sebepten kaynaklanır.
amerikan dizileri, dizi iyi olsun meşhur olsun diye yapılırken, türk dizileri oyuncular meşhur olsun diye yapılır. türk dizileri o yüzden seri üretim ve kalitesizdir. aralarında bir kaç iyi yapım olması bu gerçeği değiştirmez.
ne olursa olsun büyük bir emeğin yansımasıdır. özellikle set ekibinin dizi bittiğindeki mağduriyetini karşılayacak veya haklarını savunacak kurumlar ya da oluşumlar yoktur. hepsini geçin bir set işçisinin kaderi yeri gelir bir oyuncunun kaprisine kalır. evet tamam türk dizileri iyi değil çakma,kötü ama bunun sorumluları set işçileri değil. sorumlular dizinin yapımcısı, yönetmeni, senaristi. ama en çok zarar gören set elemanları.
çoğu senaryo akışına reklam serpiştirilmiş dramdan ibaret olan adına dizi denilen, süresiyle her bölümünün ayrı ayrı film olarak algılanabileceği yapımlardır.
yayınlandıkları her kanalda, alta bir şarkı koyarak yeni yıl klibi çekilmesi moda olmuş dizilerdir. ezel bile 10dan geriye saymaktadır. 'bu nasıl bir gerçek yaşamdan kopmadır' dedirtmektedir.
ortadoğu, balkanlar, orta asya'da da yaygın olarak izlenilen yapımlardır. hatta tuba büyüküstün arap dünyasında oldukça tanınan ve sevilen bir hatun olmuştur oynadığı diziler yoluyla.
özellikle aşkı memnu, ezel gibi diziler revaçta diye biliyorum.
yok abi olmuyorsa zorlamicaksın. ya uzatılmaz ki bu kadar biraz tadında bırakın kaç yıldır kurtlar vadisi var 2 ayda 1 biir canlanıyor zaten yook boykot ediyorum.
ileride çocuklarımız internetten bu dizilerin herhangi bi bölümünü izler ve "ulan annelermiz, babalarımız bunları nasıl izlemişler. Dizide bi bakışma sahnesini 5 dk çekmişler" derse sevineceğim şeydir. anlamıyorum nasıl oluyor bi ton dizi var hepside 60-70 dk sürüyor nasıl sığdırıyolar kanalcılar. emeğe saygı
insanımızı özellikle hanım abla ve teyzelerimizi tv karşısında puta çeviren dizilerdir. aslında öyle kitlenip izlenecek bir senaryoları kurguları da yoktur çoğunun hatta isimlerinde bile hayır yoktur ama annelerimiz ablalarımız sağolsun hepsi sezonaları devirir, he bi de erkeklere hitap eden vadi var ki hiç sorma..
(bkz: Kurtlar vadisi)