zorlamayla geldiyseniz asla sevemeyeceginiz,sevdiginizde ise okuması pek mükemmel 4 yıllık lisans programı.yükseköğretim kurulu kararı ile 1.ve 2.sınıflarda 2,5 ortalamayı tutturdugunuzda 3.ve 4.sınıfta formasyon alip bu lisans programından türk dili ve edebiyatı öğretmeni olma fırsatınız vardır.
bide bu bölümü açıköğretimden okuyan bana sorun
annemle aramda geçen bi dialog (osmanlı türkçesi dersinden bahsediyoruz)
-anne ben bu dersleri nası geçicem yhaa nerden uydum sana
-ver bakiyim
-al bak
-arapça işte oğlum bu kuran kursuna yazdırırız öğrenirsin (gerçek hikaye).
fotokopiciyle akraba olursunuz, kütüphaneden çıkmak kolay değildir , tuğla gibi osmanlıca bir sözlüğünüz olur, roman makale okursunuz boyuna, işte böyle bir bölümdür. ayrıca bölümle alakası olmayan çok salak vardır bu bölümde. karı-kız çoktur.
istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde okunulmaması gerekir. zira hocalar yüzünden deli olunabilir. ''kesin torpille okulu bitirmiş bu hocalar'' diye de herkesin dilindedir.
Çevremden gördüğüm kadarıyla, genellikle öğretmen olmak isteyen fakat össde yeterli puanı alamayan sözel bölümü öğrencilerinin "hele bir dört yıl okuyalım da sonra bir şekilde öğretmen oluruz" diye düşünerek okudukları sonra olamayınca da şaşırdıkları bölümdür. Halbuki türk dili ve edebiyatı öğretmenlikle uzaktan yakından alakası olmayan ve evet daha zor olan bir bölümdür. sosyal bilimlerin üvey evlat olarak görüldüğü ve zekanın sayısal zekadan ibaret olduğu kabul edilen ülkemizde hak ettiği değeri görmediği de aşikardır.
illâ ki okunacaksa boğaziçi, ankara, hacettepe, gazi ve istanbul üniversitelerinin birinde okunması gereken güzide bölüm. bitirince az buçuk farsça bilirsiniz, osmanlıcayı okursunuz, azerice, kırgızca ve uygurcayı konuşabilirsiniz. kazandığınız felsefî ve sanatsal birikimi saymıyorum bile.
aydın olmak için okunulmaz bu bölümde; ancak okursanız aydın olma ihtimaliniz artar.
bu bölüm oldukça teoriktir. kim ne derse desin, gerçek bir edebiyatseverin büyük umutlarla gelip hayal kırıklığına uğramasına ve o çok sevdiği edebiyattan soğumasına neden olur.
benim naçizane tavsiyem: eğer edebiyatı gerçekten seviyorum, tutkunum ona diyen ve sırf bu yüzden edebiyat okumak isteyen varsa tez yoldan vazgeçsin bu fikrinden.
dikkat ediniz bu başlık bir 'bölüm' tabiri içermiyor. bu başlık tamamiyle türkçenin gelmişi ve geçmişinden bahsediyor. bu başlık türkçenin kendi zatından bahsediyor...
yıllar yılı okutulan müfredatlarca kafa sikip can sıktığını düşünülen bu güzide bilim dalının, orta yaş sınırına gelince ana baba kadar kıymetli olduğu anlaşılır.
içinde barındırdığı incik boncukmuş gibi görünen bir sürü şeyin aslında haznemizde bulunması gereken birer nahif mucevher olduğunun farkına varılmaz. gereksizlenir...
gerek osmanlı gerekse cumhuriyet dönemi edebiyatı şimdiki zaman için çok çok önemlidir bence. son yıllarda türkçenin bir sıçrayış yaparak karanlıkların ardına sinivermiş kelimelere cesaret verip onlara gün yüzü göstermenin vakti gelmiştir artıkın. ben buna inanıyorum. dilde meraktan kurtulmak pek yakındır. türkün dili aslına dönmelidir...
"bildiğim yanıldığıma yetsin" diye okumayı yeğleyenlerin bir s2me yetemeyeceği bölüm.
bu bölümde okuyanların, geleceğini bu yönde kurmak isteyenlerin asıl hedefi: herhangi bir metni, paragrafı ve şiiri baştan sona anlayabilmek, çözümleyebilmek ve anlatabilmek olmalıdır. gerisi laf ü güzaf