türk destanlarında motifler

entry2 galeri0
    1.
  1. Türk Destanlarında Motifler

    Destan motifleri, destan kahramanları ile iç içe bir durumdadır. En önemli rol
    kahramanın olduğu için motifler kahramanın eylemlerine uygun olarak gelişirler. Ayrıca
    toplumun inancı ve yaşantısı da motifleri şekillendirir.
    islâmiyetin kabulünden önceki Türk destanlarında Şamanist unsurların ön planda
    olduğu görülmektedir.

    a. Işık Motifi

    Işık, destanlara aydınlık veren dini bir motiftir. Destanların büyük kahramanları ve
    onların evlenecekleri kadınlar çok defa kutsal bir ışıktan doğarlar. Yaratılış destanındaki Ak -
    Ana, ışıktan bir kadın sembolüdür.
    Oğuz Kağan destanında Oğuz'un evlendiği kadın gökten inen mavi bir ışıktan doğar.
    Yine Oğuz Kağan destanındaki Oğuz ordularına yol gösteren kurdun Oğuz'un çadırına inen
    bir ışıktan doğduğu belirtilmektedir.
    Türklerin islâmiyet’ten önce bağlı bulundukları Şamanizm’de uçmak ifadesi ile
    belirlenen sonsuz mutluluk ülkesi, cennet bir ışık dünyasıdır. Şamanizme göre yerden on yedi
    kat göğe doğru gidildikçe aydınlanan bir ışık dünyası bulunmaktadır.
    Uygurların benimsediği Işık dini de denilen Maniheizmin tanrısı da ışık tanrısıdır.
    Bütün eski Türk inanışlarında ışık hep ön plandadır. Uygur destanında Bögü Kağan’ın dört
    kardeşi ile birlikte gökten inen bir ışıktan yaratıldığı anlatılmaktadır.
    islâmiyetin kabulünden sonraki destanlarda da bu motif çok önemsenmiş, destan
    kahramanlarının daima yüzleri nurlu ve dolun aydan daha parlak olarak tasvir edilmiştir.
    Satuk Buğra Han'ın dört kızından ikincisi Alanur'un Cebrail vasıtasıyla ağzına akan bir
    damla ışıktan dünyaya gelen oğluna Ali gibi Allah'ın arslanı olduğundan Seyyid Ali Aslan
    Han adını verişi bu motifin Türk destanlarında yaygınlığının örneklerindendir.

    b. Ağaç Motifi

    Ağaç motifi, Türk destanlarının asıl ögelerinden birisi olarak kabul edilir. Önemi
    büyük olan ağaç destanlarda kutsallaştırılmak sureti ile yok edilmesinin önüne geçilmiştir. Bu
    motif Türklerin ilkel çağlardan gelen bir önemli bir geleneğinin sembolleştirildiği
    kavramlardandır. Göktürkler ve Uygurlar devrinde ağaç kutsal sayılmış, Şamanizmde orman
    bütünü ile bir kült olarak görülmüş, bazı ağaçlar takdis edilmiştir.
    Türk destanlarında ağaç, özellikle çınar ya da kayın gündelik hayattan alınarak
    kutsallık kazandırılmış ve böylece ağaca olağanüstü bir özellik verilmiştir. insanın yaratılışı
    ile ilgili bir Türk efsanesinde Tanrı, yer yüzündeki dokuz insan cinsini, bu insanlardan önce
    yarattığı dokuz dallı bir ağacın gölgesinde barındırmıştır.
    Ağaçların gökten indiğine inanıldığından kamların (şamanların) davulları üzerine ay
    ve yıldız resimlerinin yanı sıra kayın ağacı resmi yapmışlardır.
    Ağaç motifini hemen hemen her Türk destanında sıkça görmek mümkündür. Her
    destanda genişçe yer almıştır.
    Aslında insanlar ve evren için çok büyük önemi olan ağaç destanlarda bilinçli olarak
    kutsallaştırılmak sureti ile yok edilmesinin önüne geçilmiştir. Oğuz Kağan destanında Oğuz'un evlendiği ikinci karısı göl ortasında kutsal bir ağacın
    kovuğunda yaratılmıştır. Ergenekon destanında da meyve veren ağacın kesilmesi kesinlikle
    yasaktır.
    islâmiyetten önceki destanlarda rastladığımız bu kutsal ağaç motifi islâmiyetin
    kabulünden sonra da ağaç sevgisi olarak ileri düzeyde tutulmuştur. Yaş kesen baş keser gibi
    halk söylemleri ile de ağaçlara zarar verilmesi engellenmeye çalışılmıştır

    c. At Motifi

    Türk destanlarında ve diğer sözlü anlatı ürünlerinin hemen hepsinde at, önemli bir
    konuma sahiptir. Bunun temelinde Türk halkının göçebe kültürünün büyük etkisi
    bulunmaktadır. Devenin Arap için önemi ne ise atın da Türk için önemi odur. Destanlardaki
    alp kişi destan içindeki kaderini sahibi bulunduğu atla birlikte yaşar. Destan kahramanının
    yanında yer alan at, bütün Türk destan rivayetlerinde olağanüstü özelliklere sahip olarak su
    ruhundan türer. Türkler, atların denizden çıkan, dağdan inen ya da gökten, rüzgârdan,
    mağaradan gelen kutsal aygırlardan türediğine de inanırlardı.
    Bu at, insan gibi anlayışlı ve duygulu olup kuş gibi havada uçan özelliklere sahiptir.
    Destanlarda yer alan atlar son derece süratlidirler. Göz açıp kapayıncaya kadar dağları,
    dereleri aşarlar. Her birinin kendine özgü bir adı vardır. Destanlarda atın adının geçtiği yerde
    sahibi de anılmış olur.
    Türkler arasında atın gücünün Tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. Destanlarda
    kahramanların en büyük yardımcısı atıdır. At destanlarda tıpkı kahraman gibi olağanüstü
    özelliklere sahiptir. Kahraman atı olmadan hiçbir iş beceremez. Âdetâ, destanlarda zaferin ve
    mağlubiyetin gerçek sahibi attır. Destan kahramanlarının atları soy sop sahibi, secereleri
    bilinen son derece akıllı, bilinmezden ses duyan, tehlikeyi önceden sezip haber veren,
    yeteneğe ve kahramanlık töresine sahip varlıklardır.
    Türklerin beslenme, yeni yerleri keşfetme ve feth etme aracı olan at, sosyal hayat
    içerisinde insanın kolu-kanadı, kardeşi, yoldaşıdır. Kahraman atını yanından ayırmaz, onu
    unutmaz, tanrıya yalvarırken bile atını anmadan edemez. Gücü ata dayanan bir toplum
    düzeninde kahramanın atsız olması düşünülemez. Kişinin kahraman olacağının işaretlerinden
    biri de at sahibi olmaktadır.
    Destan kahramanları pek çok yerde atlarıyla birlikte ifade edilirler. Kahramanı tarif
    etmeye yarayan ifadelerde at en önde yer alır ve çoğu zamankahramanı niteler, onun sıfatı
    haline gelir. Boz aygırlı Bamsı Beyrek, Konur atlı Kazan Bey gibi ifadeler bunlardandır.
    Oğuz neslinin atları gelişigüzel atlar değildir. Her birinin ayrı niteliği ve fiziksel
    özelliği vardır. Bu atların boynu uzun, alınları geniş, gözleri iri ve aydınlık, kulakları dik,
    sağrısı geniş, bacakları uzundur.
    Yakut Türklerinin bir destanı olan Er Sogotoh destanında, Er Sogotoh’un güney
    seferine giderken Kan ırmağına gelince ırmağı geçemediği ve zorda kaldığı bir sırada sarı
    atının üzerindeki yüklerle uçarak Sogotoh’u ırmağın karşısına geçirdiği anlatılmaktadır.
    Çin kaynaklarında Türklerin en uzun koşan atları yetiştirdikleri kayıtlı olup Mete’nin babası
    ölünce Çinlilerin elçi göndererek bu atı istedikleri işaret edilmektedir. Mete’nin atına da
    kimsenin yetişemediği çeşitli kaynaklarda ifade edilmektedir. Manas’ın Ak Kula adlı atı da
    Mete’nin atı kadar ünlü atlardandır. Bu nitelikler içinde şekillenen at, sadece şamanist
    düşünceye dayalı destanlarda değil, islâm çağı Türk destanlarında da farklı ayrıntılarla
    yaşatılır. Battal Gazi'nin Aşkâr'ı olağanüstü anlayışla bir mağarada, bir ruhtan şekillenmiştir. Bu
    at da insan gibi konuşur, sahibini korur ve havada uçar. Div-Zâde Aşkâr adlı bu atın Âb-ı
    hayat'tan içtiği bu nedenle ölümsüzleştiği efsane olarak yaşamaktadır.
    Köroğlu’nun Kırat’ı da insan gibi zeki ve anlayışlıdır. Bağdat’ta Köroğlu yiğitleri ile
    esir edilince Kırat kimse beğenip almasın diye kör ve topal taklidi yapar.
    Kısa ayrıntılar içinde ve belli davranışları ile Türk destanlarında at temel motif özelliğini taşır. Kahramanın
    başarıya ulaşmasında en kuvvetli güçtür. Sahibini tehlikelerden korur, ona yol gösterir,
    tehlikelere karşı uyarır, sahip olduğu olağanüstü güç sayesinde ölümlerden kurtarır, onu
    başarıya ulaştırır. Atından uzak kalmış olan kahraman, gücünü-kuvvetini ve cesaretini
    kaybeder, sıradan bir insan haline düşer.
    Savaş meydanında Aşkâr'ı kaybeden Battal Gazi başka bir ata biner; fakat hiç bir
    varlık gösteremez ve esir olur. Köroğlu da Kıratını Keloğlan'a çaldırınca bütün gücünü ve
    maharetini kaybeder, ne zaman ki Kır atını tekrar eline geçirir o zaman kolu kanadı açılır ve
    yenilmez bir güce sahip olur.
    At motifi Cengiz Han destanında da aynı özelliklere sahip bulunmaktadır. Türklerde
    ata verilen önemi işaret eden bir olay da Oğuz Kağan’ın Buz Dağı’na kaçan atını bulup
    getiren bir beye Karluk adını vermesi gösterilebilir. Savaşlarda atlar, binicisine göre giydirilip
    zırhlandıkları ve atların savaşlarda Alp gibi görev aldıkları Göktürk yazıtlarında işaret
    edilmekte, bir ata Alp Salçı adının verildiği yazılmaktadır.
    Türklerin geleneklerinden biri de kabileler arasında at yarışları düzenlenmesidir. Atın
    kazanması boyun onuru olarak düşünülür. At yarışlarının sonunda savaşların çıktığı bile
    olmuştur. Tarihi seyir içinde Türk destanlarındaki alp kişilerin kolu kanadı olan at motifi
    bütün Türk destanlarında en önemli motiflerdendir.
    Destanlarda başlayan bu tablo Dede Korkut'la bazı halk hikâyelerinde de devam eder.
    Destan kahramanlarının atları; Oğuz Kağan-Alaca At, Köroğlu-Kırat, Alpamış-Bayçipar,
    Er Töştük –Çal Kuyruk, Edige-Timçavar, Battal Gazi-Aşkar biçiminde sahipleri ile birlikte
    anılırlar.

    d. Rüya Motifi

    Rüyalar destan kahramanlarının hareket tarzlarının tayinine ve gelecekteki olaylardan
    haberdar olmalarına yaraması bakımından destanlarda önemli bir yer tutar.
    Türk destanlarında ilk rüya motifine Alp Er Tunga'ya bağlanan Oğuz destanında Uluğ
    Türk tarafından görülen rüyada rastlanmaktadır.
    Bu rüyada Uluğ Türk, bir gün rüyada bir altın yay ve üç gümüş ok görür. Oklar kuzeye
    doğru, yay da gün doğusundan gün batısına doğru uzanmış olarak belirir. Bu rüyasını Oğuz
    Kağan'a anlatır. Rüya Oğuz boylarının geleceği ve teşkilatlanması hakkında bir ön haber
    niteliğindedir.
    Rüya motifine Dede Korkut, Manas Destanı ve Battal Gazi Destanı'nda da
    rastlanmaktadır.
    Dede Korkut’taki Salur Kazan’ın rüyasında evinin üzerine yıldırım düştüğünü,
    kurtların evine saldırdığını gördüğünü anlatması üzerine Salur Kazan’ın avdan dönünce
    obasının yağma edildiğini görmesi rüya motifinin önemli örneklerindendir.
    Manas destanında Kırgızlara düşman han kızı Akılay, rüyasında bir sele kapıldığını, o
    sırada altın yapraklı bir çınara sarıldığını babasına anlatır. Kısa bir süre sonra Şoruh Han
    Manas’a yenilir ve kızı Akılay da esir kızlarla birlikte Manas’a hediye edilir ve Manas’ın
    karısı olur.
    Battal Gazi’nin karısı Gülendam, Battal Gazi’yi rüyasında görür ve müslüman olur.
    Kısa bir süre sonra da Battal Gazi ile evlenir.
    Türk destanlarında rüya motifi iki ayrı özellikte işlenir:
    l. Oğuz ve Uygur destanlarında görüldüğü gibi, destanın bütününü etkileyecek ve
    destan kahramanının hareket alanını çizecek bir anlayışı sergiler.
    2. Bir mücadele üzerine kurulan destanda, kazanılacak başarıları ya da yaşanacak
    felaketlerin vaktinden önce hissetmesini sağlar.
    Her iki şekilde de bir bakıma toplumun geleceği sergilenir ve kadercilik anlayışı
    işlenir.

    e. Kurt Motifi

    Destanlarda kurt Türk'ün hayat ve savaş gücünün bir simgesi olarak belirtilmiştir.
    Şamanizm inancını yaşayan Türkler arasında kurt yaşam ve savaş gücünün önemli bir
    işaretidir. Çevik, hareketli ve güçlü bir hayvan olduğu için çeşitli dönemlerde kimi Türk
    boylarının bayrak ve flamalarına sembol olarak geçmiştir.
    Uygurlara ait Türeyiş Destanı’nda Tanrı bir erkek kurt şeklinde yere inmiş, bir Türk
    hakanının kızı ile evlenmiş ve Uygur nesilleri böyle türemiştir, diye anlatılmaktadır.
    Göktürk Destanlarında da kurt motifi özenle işlenmiş, Türklerin yeniden çoğalışları bu
    motife bağlanmıştır.
    Oğuz Kağan Destanı'nda bir ışık içinden çıkarak Oğuz'la konuşan kurt, üç yerde Oğuz
    ordusuna yol göstermiştir.
    Kurt, destanlarda Börte Çine ve Asena adları ile bir sembol durumunu almıştır.

    f. Kırklar Motifi

    Türklerin önem verdiği, ona kutsal bir nitelik kazandırdıkları sayıların başında kırk
    gelmektedir. Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz kırk günde yürür, kırk günde konuşur, Kaf
    Dağı’nın etrafını kırk günde dolaşır, verdiği şölende kırk kulaç yüksekliğinde direk diktirir ve
    kırk masa hazırlatır. Dede Korkut, Manas, Battal Gazi, Danişment Gazi ve diğer destanlarda
    ise kırk motifi kahramanın etrafında bir kuvvet haline gelen kırk alp veya kırk ereni ifade
    eden bir kavramdır.
    Her destan kahramanının arkasında ona bağlı kırk alp ya da ereni vardır. Bunlar
    hareketlerinde bir bütün halindedirler. Birlikte yaşar, birlikte savaşırlar. Manas Destanı'nda
    Manas'ın oğlu Semetey, Talas'ı geçerken düşmanları ile vuruşur ve zorda kalır, o anda göze
    görünmez kırk er ona yardıma gelir. Görünmez âlemden gelen kırklar motifi Danişment Gazi,
    Battal Gazi ve diğer mistik destanlarda üç değişik şekilde sergilenir.
    l. Kırk sayısı ile bazı eşya ve davranışlar sınırlanır.
    2. Destanlarda kahramanın etrafında meydana gelmiş kırk alp gücünü ortaya koyar.
    3. Kırklar motifi ile görünmez âlemdan gelen koruyucu, güç verici, kutsallığa erişmiş
    şahıslar ifade edilir. Alpların yanında bulunan bu kırk yiğit, uşak ya da möle olmayıp hepsi
    de bey soyundandır. Alp Konturalı bu kırk yiğit için:
    Hey kırk eşim, kırk yoldaşım,
    Kurban olsun size başım
    biçiminde seslenir.

    g. Mağara Motifi

    Destan geleneğinde mağara motifi bir inanca bağlı olarak belirgin şekilde
    görülmektedir. Bazı Türk boylarında mağara evlerinin bulunduğu bilinmekte olup Türk
    şamanizminde yer altının karanlıklarına uzanan mağaralar dünyasının önemi hep ön planda
    tutulmuştur. Bütün Türk destanlarında görülen mağara motifine daha çok Göktürk destanlarında rastlanır. Gök Börü Destanı’nda eli ayağı kesilerek bir bataklığa bırakılan
    çocuk, bir dişi kurt tarafından denizin kıyısındaki bir mağaraya kaçırılır.
    Türk destanlarının ilki diyebileceğimiz Alp Er Tunga destanında da mağara bir sığınak
    olarak yer alır. Destanda Alp Er Tunga, iran'ı dört kere istila etmişse de tutunamamış ve
    sonunda bir mağaraya sığınıp tek başına orada yaşamaya başlamıştır.
    islâmî destanlarda Battal Gazi'nin atı Aşkâr bir mağarada şekil aldığı gibi, rivayete
    göre Köroğlu'nun ölümü ile Kırat da bir mağaraya girerek kaybolmuştur. Destanlarda sığınak
    ve ana karnı gibi iki değişik şekilde etkili olan mağara motifinin dini geleneklerden
    kaynaklandığı da kabul edilebilir.

    h. Hızır Motifi

    Türk halk kültürünün önemli bir ögesi olan Hızır motifi, destanlarımızda destan
    kahramanına yol gösterip yardım eder.
    Hızır inancı halen halk arasında Hızır efsaneleri olarak anlatılıp varlığını ve
    yaygınlığını korumaktadır.

    ı. Geyik Motifi

    Türk kültüründe kutsal olarak bilinen hayvanlardan biri de geyiktir.
    Kimi Türk destanlarında rastlanan geyik motifi kutsal özelliğini korumaktadır. Bu
    nedenle Anadolu'nun çeşitli yerlerinde geyik avlamanın uğursuzluk, hatta felaket getireceğine
    inanılır.
    Geyiğin kutsallığı nedeniyle geyik boynuzunun kimi evlerde uğur için duvara asıldığı
    bilinmektedir.

    i. Ok ve Yay Motifi

    ilkel çağlarda Türk toplum hayatının en etkili savaş silahı olan ok ve yay da Türk
    toplum geleneğinde giderek savaş silahı olmanın üstünde hukuki bir sembol olma özelliği de
    kazanmıştır.
    Bu anlayış zamanla daha da genişleyerek siyasi bir anlama yükseltilmiştir. Selçuklu
    Sultanı Tuğrul Bey'in tuğrası ok ve yaydan meydana getirildiği gibi yine Tuğrul Bey'in
    yaptırdığı bir caminin mihrabında ok ve yay motifi işlenmiştir.
    Hukuki ve siyasi bir sembol özelliği taşıyan ok ve yay motifi bu anlamı Türk destan
    geleneğindeki değerinden almıştır ki en yaygın ve etkili şekli ile Oğuz Destanı'nda görülür.
    Uluğ Türk'ün rüyası bunun işaretidir.
    Destanlarda ok ve yay unsuru daha çok destan kahramanının hüner ve maharetini
    sergilemek için bir vasıta olarak değer kazanır. Bu nedenle ok ve yay destan kahramanlarının
    kişiliğini değerlendiren milli bir motiftir.

    j. Sihir Motifi

    Türk destanlarında sihir motifi de önemli yer tutmaktadır. Uygur Destanı'nda yurt
    bütünlüğünün ve halk saadetinin simgesi olarak bilinen bir yada taşı rivayeti bulunmaktadır.
    islâmiyetten sonraki Türk destanlarında bu sihir unsuruna fazlaca yer verilmiştir. Örneğin;
    Battal Gazi destanında Battal Gazi ile kâfirler savaşırken meydana bir cadı girer ve karşısına
    çıkan müslümana karşı efsun okuyunca müslümanların elleri bağlanır, etrafı sularla kaplanır.
    Aynı destanın bir başka yerinde de yine bir cadı ağzından ateşler saçan yanındakilerle
    Battal Gazi'ye karşı gelir, efsun okuduğu bir tasın içindekini Battal Gazi'ye atınca Battal
    Gazi’nin etrafını alevler kaplar. Ateşin içinden çıkan bir ejderhayı da Battal Gazi okuduğu bir
    dua ile etkisiz kılar ve sihir bozulur.

    k. Aslan Motifi

    Türk kültüründe aslan güç ve kuvvetin sembolü olarak önemli bir yer tutar. Bu
    nedenle aslan başı bayrak ve sancaklarda sembol olarak kullanılmış, Orhun kitabelerinin
    bulunduğu alanda heykelleri yapılmıştır.
    Bazı destanlarda destan kahramanının yardımcısı olarak yer aldığı da bilinmektedir.
    3 ...
  2. 2.
  3. türk mitolojisinin eşsiz derinliğinden beslenen motiflerdir.

    https://tarihturklerdebas...urk-mitolojisi-unsurlari/

    türk mitolojisinin unsurları diğer mitolojilerin kahramanlarına da kaynak olmuş unsurlardır.

    türk mitolojisi unsurları

    tengri: türklerde en büyük tanrı. gök tanrı.

    kayra han: gök tengri'den sonra gelen tanrı.(satürn)

    ülgen: gök tanrı'nın oğlu, iyilik tanrısı.(jupiter)

    erlik han: iblis.(hades)

    ay dede: ay tanrısı.

    gün ana: güneş tanrıçası.

    umay: ana tanrıça, yaşam tanrıçası.(venüs)

    ak ana: ülgen'in anası.

    kızagan: ülgen'in oğlu. savaş tanrısı(mars)

    mergen: haberci(hermes)

    erdenay:kutsal haberci.

    utkuuçi: cebrail.

    ak kızlar:tanrı ülgen'in dokuz kızı.

    kambar ata:atların koruyucusu.

    usay han:suların(deniz-göl-nehir)efendisi. (poseidon)

    tatay tenger:fırtınaların efendisi.

    altay han:altay tengri inancında yer-su ruhu...

    buzul toyun: kayra han'ın bekçisi.

    tulpar: uçan at(pegasus)

    ayizit: güzellik tanrıçası(afrodit)

    abası:kötülüğünden korunmak için kurban sunulan kötü ruh.

    buyanhışıg:rüzgarın ruhu.

    oğuz kağan: ay tarafından doğurulmuş tanrının oğlu.(herakles)

    ay ata(ay han):oğuz kağan'ın oğlu, hükümdarlık sembolü.

    dağ han: oğuz kağan'ın oğlu.

    deniz han: oğuz kağan'ın oğlu.

    gök han:oğuz kağan'ın oğlu.

    gün han:oğuz kağan'ın oğlu.

    yıldız han:oğuz kağan'ın oğlu.

    su iyesi: su perisi.

    kubey hatun:doğum tanrıçası.

    bürküt:tanrı ülgen'in sembolü çift başlı kartal.

    asena: türklere yol gösteren dişi kurt.

    al karısı(al basma): loğusalara musallat olan kötü cadı.

    balık kuş: yaratılışta kıtaların yaratılması için denizlerden toprak temin eden tanrı elçisi.

    tolunay: ayın tam hali. güzellik sembolü.

    alp er tunga: sakalar'ın savaşçı hükümdarı.

    ötügen:yer tanrıçası.

    ana maygıl:koruyucu tanrıça.

    hüma kuşu:cennet kuşu.

    kerey kan:erlik'in yardımcısı olan 9 oğlundan biri.

    congolos:zemheri ayında ortaya çıkan ve evlere musallat olan kötü ruh.

    od ana:ateş tanrıçası.

    ak geyik:hun'lara batıya gidişte yol gösteren kutsal varlık.

    gök kurt:kurtların önderi, yol göstericisi. göktürklerin atasıdır.

    tepegöz:masal devi.

    yelbegen: büyük dev.

    alasbatır:ehli hayvanların koruyucusu.

    ancansın: şimşek tanrısı.

    taş gaşıt:kısmet tanrısı.

    satılay:kötülük yayan ruh.

    erke solton:erlik'in kötülük yapan kızlarından biri.

    malahay:suçluları cezalandıran sorgu meleği.

    may ata:göğün 3. katında oturan tanrı ülgen'in oğlu.

    mucera:yoksulları koruduğuna inanılan ruh.

    ohol oula:kıskançlığın sembolü savaş tanrısı.

    puura:ülgen'in oğullarından biri.

    tamug:cehennem.

    törüngey:hz adem'in karşılığı olan ilk insan.

    eje:havva'nın karşılığı olan törüngey'in karısı.

    yabaş kan:yeraltı ve yerüstü arasındaki kötülükleri yöneten erlik'in oğlu.

    yutpa:bir yeraltı canavarı.

    üzüt:zombi.

    andarkan:ateş ülkesinin efendisi.(ejderha)

    itbarak: türklere sürekli saldıran, musallat olan köpek başlı yaratık.

    kızıl elma:oğuz türkleri için ülkü-düş.

    kut:yaşam gücü, mutluluk, ilahi kaynaktan gelen bereket.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük