Kimin , neden taktığının , kimseyi ilgilendirmediği aksesuardır. isteyen dinimin emridir der takar , isteyen hoşuma gidiyor der takar. isteyen de herhangi bir gerekçeyle takmaz. insanların özellikle dini içerikli olgularla sınıflandırılması son derece yanlıştır. Zülfikar şeklinde kolye takanları da mezhep ayrışmasına neden oluyor diye kamusal alana sokmayalım o zaman. Türban takan birisinin toplumdan dışlanması ne demektir , kimin haddinedir. Kim hangi hakla dini sebeplerle türban takan birisine kamusal alan sınırlaması getirebilir ? Kılık kıyafete bu kadar takan bir ideoloji ancak dikta rejimlerinde görülebilir. Türkiye'nin iran olmasından korkan zihniyetin endişeleri yersizdir çünkü Türkiye bu yasakçı zihniyetle zaten iran'a kısmen benzemektedir.
kadınlardan çok yine erkeklerin eline malzeme olan, ancak bugüne kadar herhangi bir erkeğin taktığı görülmemiş baş örtüsü. 'kafamı örtüyorum beynimi değil' ile başlayan ve 'sen mini etek giyerken ben bir şey diyor muyum?' ile devam eden bol atışmalı sohbetlerin olmazsa olmazı. ancak sanılmasın ki bu sadece güzel ülkemin bir siyasi sorunu. şu anda avrupa dahil pek çok hristiyan toplumunda bile sorun teşkil etmekte, insan hakları mahkemesinde davaları görülmekte, uğruna sokaklara dökünülmekte ve dahi kavgalar çıkarılmaktadır. peki nedir bu türban allah aşkına derseniz, bayanlarımızın estekik ve ya dini inançları doğrultusunda başlarını örtmede kullandıkları yerine göre şık olabilecek birer bez parçası tabiri ile açıklandığı yıllar çok geride kaldı. insanları din üzerinden sömürmenin yeni bir simgesi oldu. buna alet olanlar ve olmayanlar gruplaştı, hatta medya bile bunda bir taraf seçti kendine ki dünyada en tarafsız olması gereken kurum medyadır. ancak onların pis kokulu dünyası başka bir başlığa yakışır.
türban yıllar yılı orta yaş ve yaşlıların bir giyeceği olmuştur. asla genç giyeceği olmamış, geçmişteki gençlerimiz bugün ki sıkma baş tarzını asla kullanmamış ama buna karşın köylük yerlerde namusun bir elçisi bile olmuştur. dereye, çeşmeye giden kızlarımızın saçlarını gören erkekler büyülenmiş ve bu şarkılara, masallara dahi konu olmuştur. yani konuyu aslında yavaş yavaş modern ve normal hayatta türban olarak bile ikiye ayırabiliriz. bu işin sadece giyim konusu. bunu öyle bir şekilde açıklayabilirsiniz ki modada kendine nasıl yer edindiğini daha iyi kavrayabilirsiniz. tekrar ediyorum. asla bir çocuk ve ya genç giyeceği olmamıştır, olamazda. erkeklerden korunmak için zorla taktırılan şey türban değil, geçmişin bekaret kemeri ile eş değer başka bir şeydir. güneşten korunmak için takmaksa bambaşka bir aksesuar halidir. yani köylük yerde zaten bir aksesuardır.
ama türban ve din. işte ateşle barut gibi patlayan bu konu bence en çok kadınlarımızı ilgilendiriyor. hiç onlara sormadık siz bunu istiyor musunuz istemiyor musunuz? hiçbir insan tarafından beyni yıkanmamış okumuş ve dini insanlar bir araya gelmeli ve buna bir çözüm bulunmalıdır. modern dünyada dinin insan giyinimine karışmasını doğal karşılamak ve ya saçma bulmak kişisel bir görüştür ancak unutulmamalıdır ki ülke ve vatandaşlık ilkeleri çoğunluk ve ya azınlık halk tarafından değil belli kriterler ile belli olmalıdır. siz burada kendi halkınızın bir şeye olan sevgisini kullanıp oradan kandırmak, kendi tarafına çekmek için uğraşırsanız bu düpedüz ayıptır ve insan kullanmadır. bunun hiçbir ülkeye bir yararı olmadığı gibi her daim geriye doğru sürüklemiştir.
bu noktada bile laikliğin ne kadar önemli bir çizgi olduğunu görmek zor olmasa gerek. ancak son olarak şöyle bir soru sormak niyetindeyim. bu sorunu ortaya atanda erkek, büyütende erkek. siz niye suskunsunuz ey kadınlar? türban türban diye tutup taraftarı olduğunuz kitleler sizin başka hangi derdinize çağre buldu? tecavüz vakaları mı azaldı, kadınların her işte hor görülmesi mi yoksa cinsel taciz mi? yoksa bu konuda en çok sevdiğiniz durum eve kuma getiren erkeği yine aynı kurallar yüzünden normal karşılamanız mı? töre cinayetleri mi, kadının her daim 2. sınıf vatandaş muamelesi görmesi mi? ezilmesi, hor görülmesi mi?
türban bir kadın giysisi olduğu için cevaplarıda sorularıda kadınlardan beklemek kadar doğal bir şey görmüyorum. daha aydınlık ve modern bir gelecek için yine kadınlarımızın ne büyük bir rol oynadığını görmek beni tekrar sevindiriyor. çünkü türk kadını her daim en iyisini en güzelini bulacaktır.
ilk olarak bir kız arkadaşıma sormuştum; bu türban takanlar yazın pişmiyor mu diye.. demişti ki: - allah onlara güç ve sabır veriyor takmayan bilemezmiş. diye yanıt vermişti.
diğeri de kimya hocam anlatmıştı.bir arkadaşına sormuş o da; yanmıyor musunuz diye? türbanlı arkadaşıda biz şimdi yanıyoruz ama sizde cehennemde yanacaksınız demiş..
düşünün ki ne kadar bunalmış ve adaletsizliği ne kadar içerlemiş ki arkadaşına bile burada yanmıyor diye cehennemde yanmasını temenni ediyor.
türban takan kadın kim ne derse desin beynini örtmüştür. tabularla yaşamak zorundadır. saç telini saklamak zorundadır. itaat etmek zorundadır. ha ben de en az onlar kadar istiyorum onların özgürce üniversiteye girmesini . ama türban özgürlüğü* yukarda yazdıklarımı değiştirmeyecek.. ki örtünmek sadece kendine zararı dokunan birşey değil.. çok var taşralarda bunu örneği.. eskiden namus iki bacak arasında mı diye sorardık.. artık başörtüsü takan, takmayan arasında dolaşıyor bu namusluluk oyunu.. ne olursa olsun bir girdapın içerisine çekildik ve gittikçe düşünmekten yoksun hale gelip muhafazaklaşıyoruz ne yazik ki!!
Geyik de çevirirler bunun üzerine. Annesi takıyormuş , ninesi takıyormuş diye. Karın , kız kardeşin niye takamasın türbanı iş hayatında. illa 50 yaşını doldurmuş olmak ya da toplumda pasif mi olmak gerekiyor türban takabilmek için. iş hayatındaki insanlara neden verilmiyor bu özgürlük. Teyy ya rabbim. Google demokratları.
sistemli bir şekilde yaygınlaştırılan, özellikle kaşınarak problem haline getirilen nesne.
şu entry (bkz: #3531687) çok güzel özetlemiş problemi aslında. anahtar kelime "son zamanlarda". islam'da olması-olmaması, üniversitede yasaklanması ya da serbest bırakılması ayrı tartışma konusu. sadece kendimden bir örnek vereceğim, bu sorunu büyütmenin nasıl bir planın parçası olduğunu göstermek amacıyla.
türbanın hiç sorun edilmediği bir üniversitede okudum, girişim 95 yılıdır. bir iki yıl içinde kendimce geniş bir arkadaş çevresi edindim, aralarında türbanlı kızlar da vardı. önce biraz çekingendik onlarla muhabbetlerimizde ama sonradan bizlerden hiç farklı olmadıklarını gördük. bir tanesini çok daha fazla tanıdım. bir seneden uzun bir süre çıktım onunla, pek ortalarda görünmemek kaydıyla. cinselliği de sonuna kadar yaşadık. dinle hiç alakası yoktu, namaz falan kılmaz, benimle bira içerdi. tek bir nedenle takıyordu türbanı, aldığı burs. bursu almasının tek şartı türbandı. yani kısaca türban takmak için maaş alıyordu. sağlam paraydı, durumu iyi olmayan ailesine katkı bile yapıyordu onunla. bursu verenin amacı ne? daha fazla türbanlı görünsün etrafta, gözler alışsın. bakın sene 97-98. o günden bu güne, yani son zamanlarda oldu ne oldu ise.
türban, bir projedir. finansmanı yeşil sermaye, hamisi abd. bu kadar, başka bir şey değil.
ülkemizdeki son dönemdeki politikaların ortasındaki simge..sorun..
soruna doğru yerden bakabilmeyi bi türlü beceremiyoruz ki..evet türban bi sorundur...onu takıp takmamak ayrı bi sorundur..ama......eğer bu sorunu yaratanlar egemenler ise?.. bu sorunu kaşıyanlar siyasi rantlar peşindeyse?..bunun üzerine durmak gerekiyo birazda...son lafimda bu konuda eylem ve gösteri yapan islamcılara...1998 yılında türbanla ilgili,türban takan öğrencilerin üniversiteye alınmamasıyla ilgili yapılan eylemlere başta istanbul olmak üzere bi çok sol örenci grubuda destek vermişti..ve o zamanlar dayanişmadan bahseden islamcı arkadaşlar daha sonraları sırf ramazan ayında oruç tutmuyo diye onlarca üniversite öğrencisine saldirilar düzenlemişti..biraz samimiyet lütfen...biraz da gerçekçilik
dinsiz ve yobazlarin cekip cekistirdigi bir ana konu olmustur türban. ortada kalan ve yüzde sekseni buldugunu sandigim cogunluk sunu düsünür. günlük hayatta tak ne takiyorsan, ama bunu bir siyasi simge haline getirme. devlet dairelerinde türban takanlara elbette karsiyim, günlük hayatta türban takanlara karsi olanlara karsi oldugum gibi. bilmem anlatabildimmi?
sorarım size, türkiye cumhuriyeti demokratik bir ülke midir? siz vermeyin cevabı ben vereyim: evet demokratiktir. peki bu ülkede insanlar istedikleri herhangi bir şeyi, başkalarının haklarını kısıtlamayacak şekilde yapmakta özgürler midir? yine ben söyleyeyim: evet özgürlerdir. peki bu topraklarda osmanlı zamanından beri, herhangi bir din mensubu üzerinde bir zorlama yapılmış mıdır? hayır, yapılmamıştır. son olarak sorayım, peki bu ülkede demokrasi işlemekte midir? maalesef hayır, işlememektedir.
her nasıl, yaz aylarında sahillerde üstsüz güneşlenen insanlar, dekolte giyenler, mini etekle dolaşan insanlar varsa ve bunlar özgürlüklerini doyasıya yaşıyorlarsa- ki yukarıda burası özgür bir ülke dedik- türban takanlar da özgürlüklerini "sonuna" kadar yaşama hakkına sahiptir.
ve evet kim ne derse desin- kaldı ki kuran-ı kerim'de yazanları bilmeden yorumlamak, yalanlamak haramdır- türban dini bir vecibedir. ancak bunu takıp takmamak, bir vicdan meselesidir, ve sadece kişinin kendisini ilgilendirir. nasıl türban takmayan birisi toplumda ayıplanmıyorsa, dışlanmıyorsa, ezilmiyorsa, değişik görülmüyorsa; türban takan birine "ay kız gördün müüü, kafasına ne bağlamaaııış, ıyyy geri kafalıııı" ya da "gugucu musun kardeşim, laik düzene tehdit oluşturuyorsun, çıkar o başındakini" demek; veya buna kafayı türban takmışlarla bozmuş gibi, türbanın altına tanga giymek, bikini üstü türban tarzı başlık açmak küstahlıktır, terbiyesizliktir, özgür olan bir ülkede kişilik haklarına hakarettir, tecavüzdür.
ve maalesef türban gereksiz yere gündem yapılmıştır, takanlar ayıplanmıştır, demokratik bir ülkenin demokrasisine gölge düşürecek tarzda olaylar yaşanmıştır (bkz: ikna odasi).
olayın özü, bana kalırsa türbanı yasaklamak haksızlıktır. bu insanlar da herkes gibi, hayatlarını istedikleri gibi sürdürme hakkına sahiptirler.
Takan kişilerin tamamen dini sömürdüğünü düşündüğüm,amacın dini yaşamakla alakalı değilde kişisel ve çevresel rantları korumaya yönelik çalışmalara mal olmadır.Dinimizce kibir,böbürlenmek,başkalarını horlamak,kişileri din,ırk vb. şeylerden ayrımak günahtır.Ancak bunu takan bütün kişilerde günah olan birçok şey vardır.Ayrıca örümcek kafalı olduklarıda korkutucu bir gerçektir.Ve okudukları okullarda onlara diplomaları verilirken ikinci bir kez daha düşünülmesi gerekmektedir.
(Bunun sebebi üniversite bitirip prof. unvanı almış insanların sözde okuduğunu açıkça belli etmesidir.)
turban-carsaf vs. erkegin kadın uzerinde kurdugu egemenligin-iktidarın bir simgesidir.
bunu arap-islam cografyasına baktıgımızda gorebiliyoruz. zaten o cografyadan-kulturden
cıkmıstır kadının turbana-carsafa dolanması.turban erkegin kadın uzerindeki iktidarının egemenliginin simgesidir ve kadınlar da bu iktidarı icsellestirmislerdir.
bugun turbana ozgurluk diye mucadele eden kadınlar turbanlarını cıkarabilirler mi?
kac tanesi buna cesaret edebilir? ailesinden-cevresinden tepki almayacak kac tane
kadın vardır? sadece turbanlarını cıkaracaklar-saclarını acacaklar. hemen burdan mini etek giysinler anlamını cıkarmayın. cogu buna cesaret edemez , etse bile ailesinden
cevresinden homurdanmalar yukselir. guya ozgurluk icin mucadele ediyorlar ama
ozgurlugun kavram olarak ne oldugunu bilmiyorlar.
aileleri tarafından türban çıkartma izni verilmediği için, ülkemizde bazı kızların okula gitmeme sebeplerinden biridir türban...
örnek: komşumuzun kızı.
komşumuzun kızı okutulmadı.
ev dışına zor zar çıkan, beni balkonda veya herhangi biryerde gördüğünde yüzüme bile bakmadan kaçıp giden, evimize misafirliğe gelmesine rağmen bir kere bile sesini bile duymadığım, kısacası; ailesinin baskısı yüzünden insan gibi yaşayaman bir kız bu.
sonra öğrendim*;
aslında o da istemiyormuş türbanı, çıkarıp atmak istiyormuş, ama bunu her dile getrişinde ; 'öyle bir hakkı olmadığı', 'bir erkeğin onun saçlarını görmesi halinde, ailenin namusunun zedelenebileceği' saçmalıkları dile getiriliyor, yüzüne vuruluyormuş annesi tarafından.
şansı da yok zaten, girdi bir kere bu işin içine...
daha yaşı 15 halbuki zavallımın, zaten büyüyünce de beyni tamamen yıkanmış olacak ve türbanın güzel bir şey olduğunu, türbanı sevdiğini, türbanıyla bir bütün olduğunu sanmaya başlayacak.
hatta okusaydı eğer; ona 'türbanını çıkar' demek bir küfür olacak,
eğitim hakkını bilip imansız diye ntelendrdikler türban karşıtları insanlara karşı baş kaldıracak, 'biz de özgür olmak istiyoruz, üniversiteye türbanla girmek istiyoruz' diye türban için kavgalar verecekti.
belki de siyasi simgeyle okula gelmek istediği varsayılarak, suçlanacaktı, kötülenecekti bazı insanlar tarafından.
ama, okusa da, türbanla okula girse de, türbanıyla devlet dairesinde çalışsa da, hiç bir zaman özgür olamayacağını bilmeyecek.
bir gün; hiç görmediği, kendinden yaşça büyük bir adamın ailesiyle birlikte kendisini istemeye geleceklerini öğrenecek.
geldikleri gün de; en güzel türbanıyla çıkacak onların karşısına, fakat; konuşması yasak olacak, kahve yapıp getirecek sadece, görgü icabı da müstakbel erkeğinin yüzüne hiç bakmayacak.
ve babasının, müstakbel kayın ailesine, 'işte kızımız da bu efendim; çok namusludur, evden dışarıya hiç çıkmamıştır, okumamıştır, ev gezmesinde yan komşumuz okan'ın dahi elini sıkmamıştır...' lafını da söylediğini duyunca, ortalığa 'iyigeceler efendiler' diyerek odasına çekilecek.
sonra aileler tarafından yapılan, ilahi müzik çalınan br düğün eşliğinde evlenecek o tanımadığı adamla.
belki düğün ortamında çok erkek olduğu için rahatsız olacak ama, o gece ilk cinsel deneyimini yaşayacağı ve baskıcı ailesinden tamamen kurtulacağı için çok mutlu hissedecek kendini ve abartılı mutlu bir yüz ifadesi takılı olacak yüzünde.
ve o ifade, yani evlenmenin getirdiği mutluluk, daha evlendiği gece;
ön sevişmesiz, romantizmsiz, acı veren bir birlikteliğin ardından gözlerinden siliniverecek ve kendinden utanmaya başlayacak, allah'a ihanet ettiğini zannedecek, abdestini alıp yıldızlara bakarak bütün gece ağlayacak...
alışacak sonra ama...
hatta; ailesinden ayrılmanın çok güzel bir şey olmadığını, babasının davranışarının aynısını kocasının da gerçekleştirdiğini; 'evden çıkmama', 'komşularla konuşmama', 'haklı olsa dahi cevap vermeme' gibi bazı saçma- salak yasaklamaların hala devam ettiğini anlayacak.
kocasının; emrinden çıkamayacak, gözlerine bakamayacak, saçlarını okşayamacak, evlenmesine rağmen hayellerindeki aşkı yaşayamayacak yani...
özgürlük bu mu sizce?
aile baskısı, mahelle baskısı yokmuş, anlattığım insan sırf alesinin baskısı yüzünden türban takıyor, türbanlı olmasa çok daha mutlu olacaktı belki...
türban sadece bir bez parçasıdır diye tanımlama yapmak da yanlıştır.
türban; insanlara takılan bir tasmadır, insanlığı içten içe yok eden çok büyük bir tehlikedir.
özgür olsaydı belki, o zarif ve narin eller;
normal insanların ki gibi hareket edebilirlerdi; kalem tutabilirlerdi,
başka eller tutabilirlerdi, kısaca; bulaşık yıkamak, yemek yapmak dışında bir şeyler de yapabilirlerdı...
jean de la fontaine'ın köpek ile kurt isimli, bu konuyla ilgili bir fabılı vardır.
türbanla değil, özgürlükle ilgili bir fabl...
yanlış hatırlmıyorsam şöyleydi:
bir gün zayıf ve aç bir kurt; iri yapılı ve besili bir köpekle karşılar.
köpeğe sorar, 'insanlar sana çok iyi bakıyor olmalı, peki sen onlar için ne yapıyorsun?' diye.
köpek, 'sadece gelene gidene havlıyorum' der.
kurt bunun üzerine 'ben de çalışabilir miyim?' diye sorar, sorarkende köpeğin boynundaki tasmasını görür.
'tabi çalışırsın' diye cevap verir köpek ve ona verilen etlerden, sütlerden, ağız sulandırıcı şeylerden bahseder.
ama kurt vazgeçtiğini söyler ve bir an bile 'köpek olmalı mıydım?' diye düşünmeden dağlara doğru yola koyulur.
belki açlıktan ölecektir ama, en azından özgürce ölecektir.
ben de şöyle bir kıssadan hisse ekleyeyim:
bazı insanlara, kurt'a tanındığı gibi sonradan bir seçenek sunulmuyor, evde doğan köpekler gibi
bağlanmaya mecbur kalıyorlar ne yazıkki...
sonradan evcilleşmiş kurt sayısı, yani alesi türbanlı olmayan türbanlıların sayısı çok olsaydı, ben 'tamam, türban iyi bir şey olabilir' derdim,
fakat türbanlıların %95'i, ailesi de türbanlı olan insanlar.
kim ne derse desin, bir aile baskısı var yani ortada...
aslen rahibe kıyafetinin bir parçası olan ve rte'nin ispanya'da söylediği "velev ki siyasi simge olsa" sözüyle salt örtü olmadığı tescillenen nesne. normalde türbanın üniversiteye girmesine karşı değilim, kadını onun içine hapseden görüşe karşıyım. kimse bana kadın kendi isteğiyle örtüyor demesin, onu mutlaka çevresindeki erkekler ******** başını örtmeye zorlamıştır. ayrıca türban sağlıklı değildir ve saçların havasız kalarak dökülmesine yol açar. bence türban kamuya, insanlar arasında hizmet ayrımcılığı tehlikesinden dolayı girmemelidir ve türbanını üniversiteye girmesinde şu sakıncalar vardır:
1) başı kapalılar, başı açıklara çevresiyle birlikte "kapanın" baskısı yapabilir.
2) bir erkek, sahte kimlik ederek ve başına türban takarak kadın kılığına girebilir ve her türlü kötü emelini rahatlıkla gerçekleştirebilir.
3) üniversiteli türbanlılar, evi dışında başlarını açmadıkları için türbanı, vize ve finallerde rahatlıkla kopya çekme amacıyla kullanabilirler. bu iş, türbanın altına takılacak cep telefonları kulaklıklarıyla rahatlıkla yapılabilir. O kulaklığı kulağına takan ve türbanla kapatan bir öğrenci sınava girdiğinde, o dersin hocası erkekse o öğrencinin türbanını açtırıp arama yapamaz. Yapsa cinsel tacizle suçlanır. ayrıca normal zamanda başı açık olan kız öğrenciler, kopya çekmek için türbanla sınava girebilir.
son olarak türbanlı üniversite öğrencilerinin nerdeyse tamamı, üniversitede okurken nişanlanıp, okulu bitirince evlendirilirler ve bunların çoğu evlendikten sonra çalışmaz, neden ? bu da türbanın gerçekte erkek egemenliğinin sürüp sürmeme meselesi olduğunu gösterir.
edit: eksileyen arkadaşa sözüm var. sen erkek egemenliğinin sürmesini mi istiyorsun ? işte bu yüzden tam anlamıyla çağdaşlaşamadık, yalan mı ? ayrıca vicdanına sor, yukarıdakı sakıncalar var mı, yok mu ?