televizyonu her açışınızda karşınıza çıkma olasılığı yuksek, aynı zamanda senaryo bakımından birbirlerinden hiçbir farkı olmayan, gereksiz bir o kadarda saçma dizilerdir.
siyah jip, elinde keleş olan kırolar, taştan evler olmazsa olmaz unsurlarındandır. ayrıca dilan, zilan, diyar, boran, bazan gibi tuhaf isimlere sahip bir sürü karakter de mevcuttur. ben anlamıyorum ki kim neden izliyor böyle şeyleri çok mu özeniyorsunuz yoksa?
Aslında bu tarz diziler Türkler için değilde daha çok Kürtler için yapılmış gibi.
Zaten bu tarz dizilerde karakterler hep Güneydoğu şivesinde konuşurlar.
Hiç normal bir şekilde Türkçe konuşmazlar.
birey olamamış, kabile kültürü içinde yetişmiş-yaşayıp "ben" diyemeyen ama çıkarı ve bencilliği için tüm etik ile ahlak değerleri yok sayıp sürü güdüsüyle yaşamayı sosyal sorumluk sanan kesime hitap eden dizilerdir.
bu diziler iyi reyting yapar, unutulmasın ki kalite arz-talep dengesinin yansımasıdır.
AKAPE'nin "yeni Türkiye" kazıklarından biridir. Sabah ve evlendirme programları ile birlikte angutlukta kapışırlar. Hele şu hanımağa mevzusu yok mu, sinir eder. Hay sizin hanımınızın da ağanızın da...
2025 yılında, çoğu doğu ilinde bile aşiret kalmadığı halde sayılarında azalma olmayan saçma dizilerdir.
Muşlu, Mardinli pek çok kızın artık denizlili, kayserili bir kızdan farkı yok. Hem yaşayış, hem giyim olarak.
Ha tabi istisnai Bingöl, Bitlis gibi bazı yerler hala biraz içe dönük bir durumda.
Memlekette herkes kraliyet sarayında kraliçenin altın varaklı **mından çıktığı için bu diziler küçük bir kesime hitap ediyor.
Yoksa memleketin büyük çoğunluğu lord ve leydi
Yaw he he.
Memlekette herkes kraliyet sarayında kraliçenin altın varaklı **mından çıkmıyor ama sosyal çevre, kültür diye savunduğunuz çağdışı töre-gelenek, tüm kutsal bildiğiniz tanımlayan değerler sizi insan olma erdemi, sosyal sorumluluk, bir arada yaşama kültüründen çıkarma aracı olamaz. yaşadığınız gerçeklikten uzaklaşmış, küçücük dünyanızın çağdışı kalmasını savunma aracı olarak töre gelenek din kimlik gerekçe gösterilemez.
insanlar kötülüğünü kutsallaştırıp savunmak için ya din ya da kültürü-kimliği ön plana çıkarır. aslında bu bir savunma mekanizmasının yansıması olup "abi ben iyiyim de din böyle, töre-gelenek böyle" demek gibi.
daha önce de yazmıştım...
öğrencilik yıllarımda yurtta kalmak yerine benim gibi 2-3 serseri bir olup Ev tutmuştuk. babamın yolladığı para ayın 15'inde bitiyordu. para bitene kadar-ayın 15'ine kadar vezir gibi yaşıyorduk. ayın 15'inden sonra rezil gibi yaşıyorduk.
yerden izmarit alıp içtiğim oldu. asla lükslerimden taviz vermedim ama cebimde içmek için 3-5 izmarit sigaram olduğu halde yan masada sigarasını unutup kalkan birinin arkasından gidip unuttuğu sigara paketini verdim.
kültür-ata sözü diye "yemeyenin malını yerler" demedim.
sigaram olmadığı halde ikram edilen sigaraları "bırakmaya çalışıyorum, azaltıyorum" diye geri çevirdim. malum, onlar ikram ederse ben de onlara ikram etmem lazım ve paketimde 3-5 tane yarım içilmiş atılmış izmarit sigarası var. paketi çıkarıp masaya koyamam.
nerede beleş oraya yerleş demedim. dayılarım, eniştem olan bir kentte okumaya geldim ama evlerine yemek saatinde gitmedim, simitle karnımı doyuruyor olsam da onlara giderken ağzıma kürdan alıp yolda yedim dedim.
ne allah, ne kul, ne ana, ne babadan can da istemedim rızık da istemedim. bu dünya'ya gelmek benim tercihim olmamasına rağmen tıpkı tuvalete sıçarken klozet içinde olan bokun üzerine düşen altın künye-bileklik gibi yaşadım.
malum, altın bokun içine düşse de alır yıkarsınız. ne değerinde ne yapısında bir bozulma eksilme olmaz ve bakteri barındırmaz-tutmaz.
bunun için kaliteli insan olun. dahil olacağınız veya olduğunuz hiç bir din ile kimlik, töre, gelenek, kabile, ırk sizi insan yapmaz. kaliteli insan hiç yapmaz.
töre veya malum kanallarda malum programlar ya da tik tok vs. sosyal medya bizi bozmuyor. sadece içimizde olan kötülüğü ve çürümüşlüğü yansıtıyor. toplumu meydana insanların kalitesini ortaya seren-ifşa eden bir araç. bu sosyal medya araçları ve basın yayın kötü olduğu için değil de bunu kullanan insanların kötü olduğunu bilmeden höykürmeyin de aptal olduğunuz belli olmasın.
--spoiler--
ama sosyal çevre, kültür diye savunduğunuz çağdışı töre-gelenek, tüm kutsal bildiğiniz tanımlayan değerler sizi insan olma erdemi, sosyal sorumluluk, bir arada yaşama kültüründen çıkarma aracı olamaz.
--spoiler--
Merkez dışı topluluklar, bu ülkede ya hiç anlatılmadı ya da anlatılıyormuş gibi yapılıp yalnızca “töre”, “şiddet” ve “geri gelenekler” üzerinden karikatürleştirildi. Medya, tanımaya yanaşmadığını önce yok saydı, sonra da korkulacak ya da acınılacak bir figüre çevirdi.
Bugün bazı dizilerde gördüğünüz o “ilkel” imgeler, aslında yıllardır bastırılan bir toplumsal hafızanın çarpıtılmış yansımaları. Çünkü bu ülkede bir gerçekliği anlamaya çalışmak yerine onu ya asimile ettiler ya da marjinalleştirip ekranın köşesine sıkıştırdılar.
Kısacası, sen koca bir halkı inkâr edersen, onu ancak dizilerden, o da çarpıtılmış hâliyle tanırsın.
karizmatik karakterler vardır. erkekler ofansif, kadınlar dengeleyici rol oynar. alfa erkeğin 2-3 karısı olur. bir de vefat etmiş kardeşi varsa onun da eşi gözünün önünde olur. geçim kaynakları, geniş tarım arazileri ve bazı sanayileşme faaliyetleri olabilir. doğu batı kültürü çatışması yaratmak için batı kökenli bir huzur bozucu, bölge dinamiklerini değiştirmeye çalışan karakter olabilir. bu ekonomik ve sosyal çatışmalar alfa erkeğin ofansif özellikleriyle birleşince dizide birçok aksiyon olur. güç ve paylaşım dengelereninin değişimi diziyi sürükleyici yapan faktördür.
