an itibariyle disko kralında okan bayülgenin limitsizce t.şak geçtiği şarkıcı. hali hazırda okan'ın bir şey yapmasına hiç gerek yok; takındığı aristokrat tavırla izleyenleri altına işetmektedir.
disko kralı programında o şimdi asker şarkısına okan bayülgen'in ricasıyla rock cover yapıp insanları gülmekten perişan etmiş kişi. upload edip youtube da yayınlayacak kişinin alacağı duayla cenneti garantilemesi pek muhtemeldir.
disko kralinda meşhur şarkisini * rock söylemeye calişan, eline yüzüne bulaştiran kişi.bide utanmadan isteyince oluyormuş diyerek yaptiğini beğenerek bizleri dumura ugratmiştir.
askerlerin rüyalarını süsleyen kadındır.askerler sürekli onun o nezih şarkısıyla çoşup onu düşünürler.öyle ki onunlar beraber olmak için 20 sene daha askerliğini uzatabilecek askerler mevcuttur.
iddialar üzerine de olsa bir iki laf edesim geldi:
kadın, istediği yerde istediği kişiyle istediği şeyi yapabilir. tutup da tecavüz etmedi birisine, e yaptığı şeyi halka açık bir yerde de yapmamış, hele birlikte olduğu kişinin yaşı kimseyi hiç ilgilendirmez.
yakalanmışmış, siktirin lan ordan! ne yakalanması lan!
tuğba ekinci'nin yaptığı iş(şarkı/müzik) eleştirilecek, hatta doğrudan yerilecekse; en önde olurum ama tutup da kadının (veya partnerinin) kendi arabası içinde, bir gençle aşk yaşamasına ve tabii ki bu aşkı nasıl yaşadığına hiçkimse karışamaz.
karışanı küçük görür, kafama eserse de aşağılarım. fırsatını bulsam kafasına aristo'yu atarım hatta.
en büyük hatası kendini güzel şuh bir insan sanmasıdır. yapma tuğba etme gözünü seveyim. tamam çok yetenekli bir müzisyen olamayabilirsin * ama bu kadar gereksiz bir kişiliğe sahip olma bari.
çok eskiden konuşan bebekler vardı. hayatınız boyunca o zamanlar için görüp görebileceğiğniz en süper olaydı bu.
sırtına yerleştirilmiş bi düzenek (düzenek ne lan? pkklı mıydı bebek sırtına düzenek yerleştiriyor anasını satayım) 2 adet yuvarlak kaset gibi bi şeyi olurdu bu bebeklerin. gözleri masmavi saçları sapsarı ve muhtemelen aldırmak için karnemizde her dersin 5 olduğu zaman alınan.
hani, böyle konuşmadan önce güzelliği karşısında şoka girdiğimiz, arkadaki düğmesini "on" konumuna getirip bebek konuşmaya başlayınca da o metalik sesiyle irkilip, "ohaaa anneeaaa canavarrr.. canavarrr buuu" deyü deyü kaçtığınız o bebekleri bilirsiniz.
heyecandan yanlış başlıkta geziniyor sarsak diyenler bağlantıyı kuruyorum açılın...
ha, bu da o bebeklerden işte.
konuşmadan önce bak, taş, koy vitrine izleyedur.
konuşmaya başladı mı korkudan kaç saklan şebeği. ay pardon bebeği.
keşke diyorum keşke bunun da arkasında "on","off" konumu olsa... gerçi hanımefendi, benim arkamda koskoca askeriye var dedi de rahatcana bi "off" diyebildik.
kondom gibi müziği güzel sözleri kötü olan bir şarkının solistliğini üstlenmiş şarkıcıdır. her ne kadar beceriksiz bir kadın olsa da "kondom" şarkısının müzik altyapısı eğlenceli, dansa uygundur.*
babasının konuşmasını dinledim. biz rahat yetiştirdik kızımızı dedi. sıkmadık hiç dedi. uzun zamandır düşündüğüm bir kelime vardı. anlam buldu bir anda. bu geniş meşrepli ne demek diye düşünürdüm. buldum.
konuk olduğu deryalı günler adlı programda, yanındaki uzman hekime aldırmandan, panik atak ve panik bozukluk hastalığı için kendince bir tanım, yorum, genelleme yapmış insan.
efenim bu hastalık, şükretmeyi bilmeyen insanların hastalığıymış tuğba hanıma göre. dünyada ne kadar kötü durumda insanlar varmış, rahat batıyormuş insanlara, bardağın dolu kısmını görmüyorlarmış, vs...
tabi o da haklı. insanlar şükretmeyince, allah onları böyle cezalandırır işte. hatta kanser olanlar, bırak şükretmeyi, iman bile etmemişlerdir büyük ihtimalle. doğuştan sakatlığı olanlar ise, ruhlar aleminde kesin bir yanlış yapmışlardır. töbe töbe...
arkadaş insan iki kere düşünür, bir kere konuşur. hatta, o konuda bir bok bilmiyorsa, konuşmayıp susar.
bu kişi sanırım yarım kere düşündüğü için bilmiyor; bu hastalıklara yakalananların, her otu boku çok kez ve ince ince düşündüklerinden dolayı bu hastalıklar onları bulmaktadır.
acaba bilir misin ki; bu hastalıklarla boğuşan insanların neler çektiğini, nefes alıp-verememenin ızdırabını, görünmeyen bir düşmana karşı yumruk sallamanın çaresizliğini, göğüs kafesinin üstünde ki tonlarca ağırlığın altında ezilmenin verdiği acıyı, aylarca sadece sabahları yiyebildiğin bir iki lokma ile aç geçirdiğin günlerin halsizliğini, bütün bunlar ve daha fazlası olurken, sevdiklerinin sana yardım edebilmek için yanıp-tutuşurken, hiçbir şey yapamamanın verdiği çaresizlikle gözünüzün içine bakmasını?
ben söyleyim; bilmezsin, bilemezsin. çünkü, bu tiki hastalığıdır, abartılandır, medya maymunlarının şov amaçla kullandığıdır ve dillerinden düşürmedikleridir, insanları güldürmek için sitcomların vazgeçilmez repliğidir "ayyyy panik atağım geliyooooo" demek.
kendisine ve tüm diğer abartıldığını düşünenlere, allah size de nur topu gibi bir panik atak nasip etsin demek isterdim ama, kimse hak etmiyor bu ızdırabı.
