turkiye yi komunizmden biz kurtardik

entry25 galeri1
    ?.
  1. ?.
  2. ?.
  3. ?.
  4. ?.
  5. 0.
  6. -türkiyeyi komünizimden biz kurtardık
    -yapma ya
    -valla bi de ırak ı da biz kurtardık
    -olamaz
    -tabii ya biz ırak a girmeden nasıl bir yerdi orası
    -ulan ben seni
    -vurma be vurmasana ya
    -dalın ulan şu dallamaya
    4 ...
  7. 1.
  8. iyi halt ettiniz diyerek cevaplanması kuvvetle muhtemel söz öbeği.
    1 ...
  9. 2.
  10. "bir de kurtarmasaydın ne gelecekti başımıza ah ah" şeklinde yakınmama neden olan hergele..
    0 ...
  11. 3.
  12. 4.
  13. Komünizm tehlikesini Türkiye'ye getirenin de dolaylı olarak ABD olduğunu biliyorsak ve bu tehlikeyi Türkiye'den uzaklaştırarak Türkiye'nin "hero"su olduğunu söylüyorsa oldukça düşündürücü bir açıklama.
    1 ...
  14. 5.
  15. vallahi "bush : türkiye'yi komünizmden biz kurtardık" şwklinde haber başlığını görünce okuma gereği hissetmediğim haber başlığı.

    ben buna gülüyorum yaaa.
    0 ...
  16. 6.
  17. 7.
  18. 8.
  19. komunizm'den kurtulmak amerika'nın köpeği olmaksa ben truman'lı amerika dönemine dönüp truman'ı kıçından şişlemek istiyorum dediğim durum.
    3 ...
  20. 9.
  21. 10.
  22. 11.
  23. 12.
  24. 13.
  25. 14.
  26. 15.
  27. zamanında deniz gezmiş, huseyin inan ve yusuf aslanın idam kararlarını veren hakimin bir sonraki secimde milletvekili adayı olması sebebiyle milletten oy toplamak için kullandıgı slogan.
    1 ...
  28. 16.
  29. "bu kurtarılmış hali mi?" diye sormak isterim.
    1 ...
  30. 17.
  31. 18.
  32. 19.
  33. türkiye hiç bir zaman komunizm tehditi içerisinde olduğunu hatırlamıyorum.dönemi ciddi tahlil edersek,2 dünya savası sonrası dünyanın bir çok yerinde ayaklanmalar olmaktaydı.3 dunya adeta harekete gecmiş,sömürge bulunanlar sömürgelerinden,yarı sömürge durumundakiler siyasi devrimler yapmaktadaydılar.çinli komunistler şangaya giriyorlar,endenozya geri dönen sömürgecilerini kabul etmiyor,hint yarımadası derhal bağımsızlık istiyor,mısırlılar monarşiyi devirerek suveyş kanalını millileştiriyorlar,cezayir fransanın parcası olduğunu ret ediyor,afrikada bağımsızlık dalgaları başlıyor. latin amerika da, kübada, vietnamda, siyasi devrimler oluyordu, bandung baglantisizlar kongresi yapılıyordu. butun bu hareketler tamamen yerli ve kuzeye karşı olmaktaydı. kuzey devletleri hızlı bir şekilde sömürgecilerin, iktidarı ılıman yapılara devretmesini istiyor, siyasal yapıların asla ve asla bağımsız hareket etmemelerini dayatıyordu. tüm çabalara karşı 3 dünya ülkeleri sömürgelerinden kurtularak, siyasal devrimlerini yaparak bağımsızlıklarını kazanmıştı. kazanılan bağımsızlıklardan itibaren asıl sorun inşa modeline gelmekteydi .burada yapılacak hızlı ve kuvvetli bir şekilde kalkınma modeli izlenerek, halkın ve devletin zenginliğini artırmaktı. döneme dönüp bakıldığında, ya batının sunduğu açık piyasa ekonomisi yada sscb nin başını çektiği marxizm ağızlı devlet temelli ekonomik model.
    burada herkesin iddia ettiği soğuk savaş çekişmesinin asla ve asla olmadığını, abd ve sscb birbirini tamamlayan bir uzlaşma üzerinde , mutabakat sağlayarak dünyanın iki ulke tarafından politikasını çizildiğini söyleyeceğim. asla ve asla abd sscb yi bir düşman yada yıkılması gereken bir sistem olarak görmedi, aksine kendi sisteminin kontrol gücü mekanizmasıydı sscb. sovyet ve abd birliklerinin ikinci dünya savası sırasında, karşılaştıkları hat boyunca bir sınır çizilmiş, sovyetler doğu bloğu içerisinde istediğini yapabiliyor(uydu rejimler yaratabiliyor)du. burada üzerinde hassas durulan konu asla ve asla her iki devlette, avrupada devletlerarası mutlak barışı gözetecek, her ikiside, kendi bölgelerinde bulunan devletlerin diğeri tarafından , yönetimleri değiştirmeye yada devirmeye çalışmayacaktı. abd batı avrupa, japonya üzerinde yoğunlaşacak, sscb ise doğu avrupadan nemalanacaktı.
    bu düzenleme baştan sona kadar gayet güzel işledi, sscb asla batı komunizm hareketlerine destek vermedi hatta yunanistan da olduğu gibi zayıflattı, abd de, doğu avrupa ülkelerinin ssbc yi zayıflatma yada sona erdirmeye yönelik çabalarına destek çıkmadı.
    hızla başlayan hareketlerle, dünyanın yeni ulusları bu oyunda bizde varız diyerek ortaya çıkıyor siyasal alanda ve refahtan pay istiyorlardı. turkiye de bu hareketlerden etkileniyor, başını türkiyenin batıya yakın çevrelerinin çektiği gruplar aracılığıyla, bu bunalım döneminde kurtuluş receteleri çıkarıyordu. bunların başında da siyasal devrim modelleri çekmekteydi.. türkiye nin hızlı bir şekilde kalkınabileceği inanılan sistem komunizm dayatılmaktaydı. sadece bu dayatılmaktaydı diyorum, gercektende bir komunist kitle oluşsa da bu asla başını işci sınıfının çektiği bir hareket değil, sınıf bile olmayan ögrenci kesimin kurmak istediği bir modeldi. ulusal bağımsızlığını kazanmış bir devletin yakın zamanda, kapitalist dünya sistemine entegre olmasını marxist cevreler açık bir sömürü olarak görmekte, ülkenin abd işgaline uğradığını dillendirmekte idiler. fakat sistem rahatsızlık duysa bile(sistem olarak abd den bahsetmekteyim)bundan, bir tehlike olarak görmüyordu. turkiyenin bir model arayışı içerisine girdiğini gözlemleyebiliyor, bunu da dunyanın o anki gelişen hareketleri içerisinde turkiye ye bir anlamda sirayeti olarak bakıyordu.
    burada özellikle şunu belirtmeliyim. marxsist kalkınma modeli ile kendini bir anlamda sovyetlere bağlayan devletler yada pazar ekonomisi ile amerikaya bağlayan devletler; bir anlamda dünyanın iki ülke arasında çizilmiş dengesini temelleştiriyorlardı. secenekler bu ikisi arasından biri ise sorun yok demekti. çünkü her iki ulkede aslında, birbirileri aracılığıyla tüm dünya üzerinde etkin konumdalardı.
    fakat, 1979 yılında humeyni devrimi, butun sistemi tıkayacak bir siyasal devrim oldu. acık ve net olarak humeyni, bu iki sistemi de ret ediyor, kendi modelini öne sürüyordu. amerikanın tabiri ile ''çöküşün hazırlayıcısı'' olmaktaydı. humeyni sert batı, rus, abd karşıtlığı ile 3 dünyaya yeni kendi modellerini yaratın işaretini veriyor, islam ülkelerine diktatörlerinizden sıyrılın diyordu. abd bu hareket karşısında ağır biçimde aşağılanmış oldu, carter çekilmek zorunda kaldı, reagan yumuşak tavrı bir yana iterek iktidara oturdu. abd sert yuzunu göstererek turkiyede de darbe yaptırdı.
    burada şuna dikkat çekmek istiyorum; darbe, hemen humeyni devrimin ardından yapılmıştır, burada başından beri tehlike olarak görmediği komunistlere karşı neden darbe yapılır derseniz. tehlikenin buyugunu amerika zaten sezmiş bulunuyordu. 1978 kurulan pkk, ulkedeki ayrılıkcı hareket olarak kendini konumlandırıyor ve gittikçe taban bulması ile bir tehlike arz ediyordu. abd bu tehlikeyi bizdekilerden çok daha farkındaydı. darbeyi yaptırarak iki kuş vuruyor, hem türkiyenin sistemle entegrasyonunu sağlıyor diğer taraftan da merkez dışına çıkabileceğini düşündüğü hareketi pasifize edeceğine inanıyordu..
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük