bu etkinliğimizi artırmamız bölgenin ve bizim yararımızadır,neden bölgenin bilim ve kültürüne gıpta edilen ülkesi olmayalım?
batı aldı başını uçtu gitti bilimsel kültürel üretim anlamında bizden nispeten geri olan bu bölgenin çekim merkezi olup neden doğu kültürünü yüceltmeyelim?
tarihi bağlarımızla ve bin yılın yaşanmışlığıyla bu işi en çok hakeden bizizdir.
bir ıraklının 3 öğün mc donalds yeyip akşam eve geldiğinde mtv de beyoncenin taktığı takıları ilgiyle izlemesimi iyidir?
yoksa
bir ıraklının 3 öğün iskender kebap yeyip akşam eve geldiğinde tarkanı mı izlemesi?
kafkaslar, ortadoğu ve balkanlar'da azımsanamayacak derecede türk'ün yaşadığı gerçeği de göz önüne alınınca "emperyalizm"den her anlamda uzak olan önerme. kaldı ki, geçmişten gelen bağlar ve yüzyıllarca osmanlı toprağı olarak kalmış olan bölgede, diğer toplumlardaki türk kültürünün yaygınlığı gayet normaldir.
arap ülkelerinin ve iran'ın şeriatçı ve baskıcı yönetimleri nedeniyle, aslen onlara ait olan oryantalizm türklerin tekeline geçmiş, bu nedenle sanki bir türk icadı gibi, türklerden alınmaya başlanmıştır bu kültür...
zaten bu kültürü alan ülkelerde oryantalizmle geçmişte veya günümüzde muattap olmuş ülkelerdir, bunlarda balkanlar-kırım ve ortadoğudur, daha ilerilerine anca yemek kültürüyle gidebilmiştir türkler o da yemek kültürünün gerçekten türklere özgü olmasından dolayıdır.
nasıl ki biz yolda turist görünce fotoğraf çektiren bir milletiz, bir türk de arap ülkelerine gittiğinde foto çektirmek isteyen insanların olmasıdır bu emperyalizim. insanın afedersiniz götü kalkıyor arap marap.*
aklıma geldikçe oturduğum yerde halay çektiğim güzel ipucudur.
atatürk ün kurduğu cumhuriyat yükselmiş yükselmiş takdir edilmeye başlamıştır. taklid edilmesi de yakındır.
galiba, evet hatta kesin.
(bkz: muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur).
sevinip sevinip arada yazmak istediğim güzelliktir.
bir sanatçı bir programa konuk olur dünyanın dört bir yanından arayanlar türkçe bileni bilmeyeni.
(bkz: ne güzel lan)
3 kıtaya yayılmış osmanlı devleti'nin mirası olarak kalan gerçekliktir. söz konusu kültürel etki alanı, abd ve batı kapitalizmi tarafındanda bilindiği için soğuk savaş'ın ardından kullanılmak istenmiş ve türkiye, 1990'ların başından itibaren türki cumhuriyetlere kadar olan coğrafyadaki ülkelere rol-model olarak sunulmuştur. özal döneminde adriyatik'ten çin'e kadar türk dünyası söylemi bu gerçeğin ifadesi olmuş; fakat proje başarılı olamamıştır.
2000'lerin başından itibaren ve özellikle akp süreci ile birlikte türk dış politikası soft power adı verilen ilkeye göre konumlandırılmaya çalışılmış ve türkiye, akp hükümeti aracılığıyla bölge ülkeleriyle ilişkileri sıklaştırmaya çalışmış ve bunu yaparkende geçmişin kültürel mirasına sürekli atıfta bulunulmuştur. yeni osmanlıcılık olarak kodlanan bu politikayı anlamak için makro boyutta sistemin yaşadığı dönüşümü göz önüne almak gerekir.
para ve refah seviyesinin yükselmesi ile alakalıdır.
türkiye nin cevresine bir göz atıldığında paranın ve refahın daha çok olduğu bir ülke daha yoktur.
ha, yanlış anlaşılmasın, bu refah her tarafa yayılmıştır demiyorum tabi. bu refahın yaşandığı merkezler bellidir. lakin üzüm üzüme baka baka misali bu merkezler diğer yerlere örnek olmaya başlamıştır.
gelelim başlığın savına. doğru bir savdır ve emareler günden güne çoğalmaktadır. izlediklerim şunlardır.
-türk dzilerinin çevre ülkelerin dışında, avusturalya, isveç gibi ülkelerde de izlenmesi ki bu izleyiciler sadece türklerden oluşmamaktadır. o ülkelerin kendi dillerinde dublaj yapılmaktadır.
-pek çok çevre ülke sanatçısı daha yukarılara tırmanmak için türkiye ye yerleşmektedir.
-çevre ülkelerde bilhassa giyim ve beyaz eşya da türk markaları luks kategorsindedir.
önceleri şaşırtıcı gelmişti lakin 150 yıl kadar önce buraların hakimiyetinin osmanlı da olması sebebiyle, şimdi normal gelmektedir.
yani o hakimiyet izleri tam kaybolmak üzere iken türkiye cumhuriyeti devleti etkinlik kazanmış, kültür, köklerinden yeniden doğmuştur.
allah türk e ve bütün insanlığa zeval vermesin.
türk ün hakim etkin olduğu bir dünya daha yaşanılırdır. belki teknolojiniz çok yükzek olmaz ama petrol için öldürülmez, bölük bölük bölünmezsiniz. bu mesaj oralara, balkanlara, kafkaslara, araplara.
şimdi sıra kalite de.
bu toplumların entelektüel seviyesi yüksek olan bir bölümü de var bunlara da hitap etmek lazım.
bilim kurgu olur, sanat filmi olur.
çevreyi aşmışız. polisiye dizilerin babası and bile behzat komserimizi izlemeye başlamış.
bu işler ufak ufak başlar. bugün behzat yarın leyle ile mecnun.
bir ülke bir millet başka milletlere kültürünü, kültür ürünlerini ne kadar benimsetirse o kadar güçlenir diğer milletlerin gözünde. amerika boşu boşuna en büyük güç sayılmıyor. hatalarını bile sinemayla, müzikle kapatmayı biliyor. türk dizilerinin balkanlarda ve arap coğrafyasında izlenmesi, türkiyenin kültürünü başka milletlere pazarlayabildiğini gösterir.
kültürler arası etkileşim ile emperyalizm farklı şeyler, bunu ilk entry'deki uyarıya rağmen belirtmek istedim. türkiye medyasının etkisi sınırlarını oldukça genişletiyor. sadece balkan ülkeleri değil arap coğrafyası da medyamızı yakından takip ediyor, programlar noktasında. ancak medya etkisi tam anlamıyla bir kültürel etkileşim sebebi midir tartışılır. çünkü mevcut türk medyasının da pek gelenekçi bir yanı yok. yabancılaşmış, şeffaflığını yitirmiş ve özgünlükten uzak, tamamen batı entegreli, tekelcilik savaşının verildiği bir medya.
gerçek emperyalizm etkisini görmek isteyen sınırlarımızın dışına çıkmalı. çok uzağa değil, ırak'a gitmeli. türkiye bir kaosun içinde. ve çevre ülkelere yaptığı tek etki de o kaosu taşıyor olmasıdır.
şimdi var ya sağa sola, medya ya bakıyorum. başlıktaki durum hızlanarak devam ediyor ve çok seviniyorum.
turizm desen gani, dizi desen gani lan ülkenin ucra bi şehrine pakistan dan gelip çalışan adam var pakistan pakistan. adam inşaat malzemesi satan bi yerde kamyondan malzeme indiriyor. türkçeyi de öğrenmiş. türkiye cennet diyor. burda kazandığından 1000 tl gönderdiği zaman ailesi pakistan da 5 ay geciniyormuş.
siyasi parti tutmam. türk e, türklüğe, türkiye ye kim faydalı bir iş yaparsa alkışlarım. bu yabancı işçi gelmesi romanyalılarla başlamıştı hatırlıyorum. 90 lar falandı sanırsam. hatta polonyalılar polonya pazarı falan kurardı sağda solda.
bu durum gittikçe gelişti ilerledi. şimdi ülkemi kendilerine ev haline getirmek istiyorlar. varsın gelsinler. kapılarımız açık.
peki nasıl böyle olduk. bunun sebebi kanunlar üzerine kurulu bir cumhuriyetimiz olmasıdır. kimse ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetememiştir. her zaman çekindiği, dikkat ettiği topluluklar olmuştur.
ha bunlardan zaman zaman uzaklaştık ama gene dönmesini bildik ve bu seviyeye geldik. bir çok yanlışı da gözardı etmiyoruz tabi ama genel gidişat hep yukarı oldu, türkiye için.
kim bu ülkenin kalkınmasına çaba harcadıysa alkışlıyoruz.
daha az hata yapalım. daha demokratik ve adaletli olalım. yermiz çok daha yüksekler.
türkiye nin müreffeh ve barış dolu olması bütün dünya insanlarına faydalı olacaktır.
öyle ya avrupa bile kendinde olmayan deniz, güneş, güzel yemekler için huzur içindeki türkiye ye geldiğine göre cumhuriyet 90 senede çok işler yapmış demekki.
not: en ufak bir politik göndermem yoktur. hatalarıyla sevaplarıyla tüm yönetimler, güçleri yettiğince bişeyler yapmışlardır.
türk dizileri dünyayı sarmış. herhalde bir tek ben ve bana benzeyen insanlar izlemiyor.
haydi yolunuz açık olsun ama aynı durumu otomobil, uçak, yazılım ve tüm teknoloji alanlarında da görmek isteriz.
