bunlar atatürkün yolundan gittiklerini söyleyip gazinin kemiklerini sızlatmakla kalmazlar, bir de yeniliği, modernliği, aydınlığı, atatürkçülüğü kendi tekellerine alırlar. tek parti iktidarından kalma bu çağ dışı zihniyet, ülkenin atıl kalması için, en ufak kalkınma kıvılcımına öcü gözüyle bakar laiklik elden gidiyor, devrimler elden gidiyor yandık bittik mahvolduk edebiyatına soyunurlar. çok partili hayata geçiş gibi demokratik bir hareketi karşı devrim olarak nitelerler, menderes, özal ve erdoğan iktidarlarının istikrarına çamur atıp kendi zamanlarının yağ kuyrukları, ekmek kuyrukları, gaz kuyruklarına bir açıklama getiremezler. zamanında istanbul boğazına köprü yapımına bile karşı çıkmışlar * şimdi de demokratik bir süreç olan cumhurbaşkanlığı seçimini baltalamak istemektedirler. boşuna tepiniyorsunuz hayal mahsulleri sizi.
türkiyenin sıcak gündemi ile kendilerini daha da belli eden kraldan cok kralcı olan zihniyet.
türkiye cumhuriyetini 1923 kararları ile yönetmeye hevesli jakoben kemalistlerdir.
yönetimin değişmesine hazmedemeyip laiklik tehlike de rejim tehlike de gibi nutuk atarlar.
esasında onlar için tehlike yönetimden bertaraf edilmeleridir.
değişimin koltuklarını ciddi şekilde tehdit ettiği zihniyettir.
o yüzden ne değişimden ne değişenlerden hazzetmezler.
kendi çarklarına su taşıyan yapıdan gayet memnundurlar.
bu halka ne oluyor?
büyük çoğunluğunun kamu arazilerinin toplu olarak satılmasına ortaklık ederek ankara çayyolunda trilyonluk evlere sahip olduğunu bildiğimiz çıkarcı kafalardır.
parsel parsel ankarayı sattılar ve danıştayda, sayıştayda, genelkurmayda, anayasa mahkemesinde yargıtayda, maliyede bakanlıklarda çalışan binlerce bürokrat buralarda arsa karşılığı daire sahibi oldu. şöyle 10000 dolara arsa payı aldılar, 5 yıl sonra o payla 500.000 dolarlık daireye sahip oldular. şimdi de ülkeyi korumaya çalışırlar.
sağcısıyla solcusuyla, devrimcisiyle faşistiyle, bu topraklarda yaşayan herkesin milliyetçi olması gerektiğini düşünen burjuva zihniyetidir. bunlar yükselen etnik milliyetçiliği kendiliğinden bir yükseliş olarak gösterirler. oysa milliyetçi ideolojinin kendiliğinden yükselişe geçmesi mümkün değildir. çünkü bu ideolojide söylenen ulusal çıkarlar kavramı basit bir aldatmacadır. her anlamda sınıflara bölünmüş bir toplumda tüm bireylerin çıkarlarının aynı olabileceğini düşünmek saflıktır. milliyetçi ideoloji, statükocu burjuva zihniyetin dayattığı, toplumun mülk sahibi sınıfının çıkarlarını koruyan bir sisteme dayanır. bu çıkarların üzerinin örtülmesi, milliyetçi ideolojinin yaygınlığa ve kabul edilebilirliğe kavuşması için, başta askeri ve sivil bürokrasi olmak üzere burjuvazinin statükocu kesimi, milliyetçiliği her türlü araçla pompalayarak güçlü ve etkin siyasal araç haline getirmiştir. bugün ülkeyi büyük emperyalist ülkelerin paylaşılanı konumuna düşüren, Kürt düşmanlığıyla şoven milliyetçiliği körükleyen, sahte anti amerikancılık ve AB karşıtlığını da dahil ederek kendisini anti emperyalist gibi gösteren de aynı statükocu zihniyettir.