kurumsallaşmanın en büyük eksiklik olduğu, desteksiz daha doğrusu temelsiz siyasal oluşumlardır. avrupa'da pek çok parti 100. yılını devirirken bizde 20 yılı geride bırakabilenine şapka çıkartmak gerek. bu, tabii ki sadece onların suçu değil; 4 siyasal-askeri müdehale yaşamış bir ülke için bu bile çok açıkçası. bu noktada ise hata hepimizin, demokrasimize ve özgürlüklerimize sahip çıkmassak olacağı da budur ya neyse.
türkiye'de siyaset cidden varmı yahu? ben niye göremiyorum allah allah bunda bir gariplik var.
türkiye'de ki olsa olsa ; birbirlerine iftira atan, hakaret eden, halka hizmet'in yerini koltuk sevdası almış, agızlarına pelesenk ettikleri demokrasi , halk kelimelerini sagda solda soyleyip gösteriş yapan, muhalefetken iktidara "neden x'i y şeklinde yapıyorsunuz" deyip kendileri iktidara gelince "x'i en ala şekliyle y yapan", ölünün üzerinden bile siyaset yapabilecek kadar şerefsiz olan bir takım insanların fikir alışverişi adı altında yapmış oldugu mahalle karılarının atışmasıdır.
türkiye'de parti diye birşey var diyorlar.benim bildigim en güzel parti aqua dolphin'in düzenledigi trance techno partileri.bunda da bir gariplik var..
türkiye'de ki olsa olsa ; acaba halkı nasıl kandırırız, acaba nasıl iktidar oluruz da hazineden parti yardımı alırız, acaba ne tür hakaret vari kelimeler kullanırız da oylarımızı attırız, acaba "pkk'yı bitirecegiz" deyip mi yoksa "işsizligi bitirecegiz" deyip mi halkı kandırsak diyen üç beş tane çapulcunun oluşturduğu güç istenci ve aidiyet duygusunun ego tatmini üzerindeki mükemmel kombinasyonuyla oluşturulmuş gruplardır.
dokunulmazlıkları kaldırma vaatleri verip seçildikten sonra bol bol yemeyi tercih eden mesleksiz adamların oluşturduğu şeylerdir. lider saltanatı vardır hepsinde.
siyasallıktan uzaklaşmış partilerdir. hemen hemen hepsinin seçim programlarında belirtilen çözüm öenerileri aynıdır. ülke sorunları ile ilgili bu kadar az çözüm yolu üretebilen partilerden neler, nasıl beklenebilir akıl erdirilememektedir. bununla birlikte, seçim öncesinde aynı çözüm yollarını savunanlar neden seçim sonrasında önlerine çıkan sorunlarda aynı şeyi savunmaktan vazgeçip çözüm yollarına ket vurmaktadır, bu da bir muamma olarak görülebilir. hizipçi zihniyetleriyle parti içi demokrasiyi sağlamaktan aciz insanların başkanlıklarını yaptıkları bu az siyasal partiler nasıl olacak da ülke içerisinde demokratik yapıyı koruyacaktır, bu da bir keşmekeş.
anlatmakla, örneklemekle bitmeyen bu sorunlar gelecek için türkiye de büyük tehlikenin sinyalleri olmaktadır.
bazıları parti liderleriyle özdeştir. parti lideri, sahip gibi algılanır ve başkanlığın saltanat haline gelmesi kaçınılmaz olur. sahip baştan bir şekilde gidince, partinin ömrü de biter.
türkiyedeki siyasi partilerin üyeleri ise elde ettikleri iktidari, siyasi ahlakin yozlasmasi sonucu kisisel menfaatleri doğrultusunda kullanmayı memleket menfaatlerinden daha üstün görmektedirler. milletvekili olmanın getirileri o kadar çoktur ki (bkz: dokunulmazlık) türkiyede birçok kalantor, işini bilen, arkası sağlam, çıkar gruplarına yakınkimseler milletvekili olmaya çalışmakta ve bu mevkiiyi gerçekten memleket için çalışabilecek olan kişilere kapatmaktadırlar.
hal böyle olunca bir gelen bir daha gitmek istememekte ve benden sonra tufan anlayısını sürdürmektedirler. bunun en belirgin örneği siyasi parti liderlerinde gözlenmektedir. bir parti liderinin partisinin basindan ayrilmasi cumhurbaskanı secilmesi, eceliyle ölmesi veya darbe sonucunda gerçekleşmektedir. kurultayla giden bir baskan ise derhal bir dönem sonra rahatca geri dönebilmekte ve hiç birşey olmamıs gibi politikalarını sürdürebilmektedir.
bu durumun en kötü sonucu bir siyasetçi sirkülasyonununoluşumunu engellemesi ve yeni siyasetçilerin siyasete girmesini önlemesidir. bu da türkiyenin geleceğini karartmaktadır.
Türkiye'de ki 3 önemli siyasi parti,3 büyükler gibidir. akp = fenerbahçe; ikisi de dünyayı kendi yarattı zanneder. chp = galatasaray; biri hala uefa kupasında kalmıştır diğeri cumhuriyetin kuruluşunda. mhp = bjk; ikiside yakasıyla kavga halindedir.