1974 yılına kadar bütün ilişkiler nerdeyse Kıbrıs meselesi etrafında dönmüş ve
Batı Trakya Türkleri, Ege adalarının silahlandırılması gibi meseleler daha geri planda kalmıştı. 1974 sonrası Türk-Yunan münasebetlerinin meseleleri Kıbrıstan uzaklaşmış ve esas itibariyle Ege Denizi üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunlar da Kıbrıs,FIR çizgisi, kıt'a sahanlığı, karasularının genişliği, hava kontrol sahası gibi meselelerdir.1954-1959 arasındaki Kıbrıs meselesi, Türk-Yunan ilişkilerin bir hayli zorlamış olsa da NATO'nun aracılığı ile gerçekleştirilen 1959daki Londra ve Zürich anlaşmaları ve Kıbrısın bağımsız bir cumhuriyet olarak ortaya çıkışı, havayı tekrar yumuşatmıştır. ilişkiler önceki şekline dönmüş değildir. Ancak, aradaki soğukluk bir hayli ortadan kalkmış ve iki devlet NATO'nun güney-doğu kanadı olarak yeniden bir işbirliği havası içine girmişlerdir. 1960 sonrası dönem Türk-Yunan ilişkilerinin Yunan iç politikasındaki dalgalanmalardan etkilendiği dönem olmuştur.
1980-1990 arası ilişkiler ise Yunanistanda 1981 de yapılan seçimlerde kazanan Andreas Papandreu liderliğindeki Panhelenik Sosyalist Partisi (PASOK) seçim kampanyasında ve seçim sonrasında dış politikasını tamamen Türk Düşmanlığı üzerine kurmuştur. Tehlikenin kuzeyden yani Sovyet Bloğundan değil doğudan yani Türkiyeden geldiği yönünde görüşleri vardı.1981 yılında yapılan NATO toplantısında bu konuyu ileri götürerek Türkiyenin tehdit oluşturduğunu ve NATOnun Yunanistan'ı Türkiyeye karşı koruması gerektiğini bile söylemiştir.
edit:nesini beğenmedin kardeşim yalan mı olmadı mı böyle olaylar yaşamadık mı??
1981 yılında yunanitan ın ab ye girmesi le birlikte yeni bir boyut kazanan ve kıbrıs rum kesiminin tüm kıbrısı temsil edecek bir içerik ile kıbrıs cumhuriyeti olarak ab ye üye kabul etmesi ile sorunun iki ülke arası problem olmaktan çıkmış yani uluslarası bir ortama taşınmıştır . Bu durum , olası ab siyasi entegrasyonu çerçevesinde onlaylanacak olan ab anayasası ile türkiye ve ab yi karşı karşıya getirecektir . ab nin ortak siyasi kararlar vermeye başlaması ile türkiye nin yunan meselelerini kendi lehinde çözmesi dahada zor olacaktır .
sonsuza dek ya da biz yunanistan'ı topraklarımıza katana dek, yunanistan'ın türkiye'yi işgal planları yapması, bu planları ulgulamaya koyma girşimcikleri ve bizim yunanlılar'ı denize dökmemiz şeklinde seyredecek ilişkilerdir.
turk ve yunan fasistleri sayesinde kızışırken, turk ve yunan solcuları sayesinde sakinlesir. sonra yunan fasistleri yunan solcularını, turk fasistleri turk solcularını vatan hainligiyle suclar ama olsun. solcular bugun israil de dahi hapishanelerdeler. sırf fasizler savasıp mutlu olacaklar diye bu devletler birbirine girmeyecek.
not: abicim turk solcular dedim diye turk solu aklınıza gelmesin. akıcı olsun diye kullanıldı bazı kelimeler.
edit: düşündüm de, fasizler her yerde aynı lan. sırp, kurt, yunan, alman, turk, ermeni, fransız, ingiliz fark etmez. faşiz işte. bu kadar millet aklıma geldi.
düzgün olması gerektiğine inandığım ilişkilerdir.Zaten anadolu kültürünün azımsanmıycak bir kısmı yunan kültürü etkisinde gelişmiştir.kalbinin sesini dinle adlı filmi izleyince aslında kültür benzerliği anlaşılmıyor değil.bu ilişkileri geçmişte takılı kalmak olumsuz etkiler.yunanlarda istanbulun geri almak türklerde balkanları geri almak gibi uç düşünceler turk yunan iliskileri ne darbe üstüne darbe vurmaktadır.