türbanın çağdaşlaşma yolunda bir engel olduğunu savunan insanların düşüncesidir. türban elbette medeniyet önünde engel değildir ama ülkemizde öyle şeyler oluyor ki aşağı tükürsek sakal yukarı tükürsek sakal durumunda kalıyoruz.
dinsel motiflerin kadınlara özgürlükten çok totaliter bir baskı sonucu verilmesini içine sindiremeyen "bana ne" diye geçse de sonuçta yaşadığı ülkenin yeşillenip budaklandığını görüp üzülen zihniyettir.
kadınlara sadece türbanda özgürlük sunan gerisi için tamamen "erkeğinin arkasında yürüyen" bir kadın tasvir edilir.
sevemezsin!
hiçbir erkeğe bakamazsın!
okuma yazmayı öğrendikten sonra doğru kur'an kursuna!
erkekler saçının bir telini bile görürse boşalır abdestleri bozulur, aman ha...hem sen hem onlar günaha girer. kapan!
sonra da sorarsın neden diye cevaplar hazırdır;
- allah'ın emri, ayrıca benim de özgürlüğüm bla bla...
senin allah'ın, erkeklere daha az şehvet duygusu vereymiş de sen de çuval gibi sarıp sarmalanmak zorunda kalmayaydın o zaman!
hem bunun için sana özgürlük diyenler acaba ne kadar özgürlük yanlısı? sor bakayım babana "babaaa erkek arkadaşımla buluşmaya gidebilir miyim?" diye, evlenmeden olmaz lan...sie...
o değil de türbanı hâlâ islam'ın bir gereği sanar ya bu türler. diyanet işleri başkanı bile "tarihte hiçbir zaman islam'ın ön şartı olmamıştır" demiştir. ama yok işte amaçları farklı...
kendi beynine engel koyan zihniyettir. türban hiç bir zaman dini temsil edecek bir nesne değildir. ama nedense hep ülkemizde müslüman olmak demek türban kullanmaya eşit hale gelmiştir. bu zihniyet için, çağdaşlaşmak demek müslüman olmamak anlamına geldiğinden, asıl sorunu kendi beyinlerinde, vicdanlarında araması gereken insanlardır.
öncelikle çağdaşlaşmayı iyi anlamak gerekir. kendi çağındaki ülkelerle yarışabilecek statüye, sanat anlayışına, kültürel ve sosyal refaha sahip olabilme durumu denilebilir. hemen objektiflerimizi türkiye ve diğer müslüman ülkelere çeviriyoruz. durum nedir? koskoca bir sıfır. büyük bağnazlık müslüman topraklarda ilerlemeyi engelleyip duruyor. bu nasıl korumacılıktır? bu nasıl bir zihniyettir? sorunu türbanda arayanlar yanlış hedef seçmekteler. olayın aslı dinde gizlidir.din kendi maskesinin altına ondan önce zaten var olan iyi olguları etiketliyor. hoşgörü, mütevazi olmak, yalan söylememek, hırsızlık yapmamak vb... gibi nedenlerle donatılan dinle birlikte bir ek paket daha geliyor. bu ek paket arapların gelenek ve görenekleri. bu gelenek ve görenekler afrika'dan gelen gelenek ve göreneklerdir. türbanla kapanma, kabe, sünnet vb... aslında ortada hiçbir şey yok. varsa bile bu sizi ilgilendirmemeli. çünkü bu wittgenstein'ın da dediği gibi ilk yaşam deneyiminiz. ilk ve tek defa dünyaya gelişiniz. kafanızda bu sürekliliği taşıdıkça gerilemeye mahkumsunuzdur.
öyle bir algı karmaşası var ki.
türban ile baş örtüsünü ve aralarındaki farkı şöyle anlatıyoruz *: (#2625300)
(yukarıdaki numarası verilen yazının okunduğunu varsayarak devam ediyorum)
hiçbir zaman değişmeyecek bir değer vardır ki o da namustur, edeptir.
'kıçı başı' açmak kim tarafından çağdaşlık diye nitelendirilmiş ki, türban hakkında iki
kelam edince otomatik olarak verilen bir tepki oluyor? böyle bir saçmalık olamaz.
'kıçı başı' açın diyen biri olsa, senden önce ben çüş derim ona.
bana kalsa,
evlilik öncesi ilişkiye girmeye çağdaşlık denilemez.
mini etek giymeye çağdaşlık denilemez.
edebe uymayan hareketler yapmaya çağdaşlık denilemez.
tabi bunlar kişisel kararlar diyeceksiniz. doğru, bunlar ancak beni bağlar.
kendi ütopyam.
flörtmüş. koyayım flörtüne. nereden geldi bu eski sevgili yeni sevgili eskinin eskisinin eskisi.
oha lan. keşke 100 sene önce doğsaydım da çeşme başında bir güzelle bakışsaydım, bir kelimesini
günlerce aklımda yankılatsaydım. şimdi öyle mi? tüketim toplumu. sevgili tüketimi. yozlaşma.
git gide edepten kopma.
beyler,
edep diyorum. geçmişte hatalarımız oldu. ama bu edepsizliğimize devam etmemizi gerektirmiyor.
çağdaşlık, edepin ahlakın yokluğu demek değildir.
şimdi tekrar gelelim türban olayına.
isteyen başını örter, isteyen açar. bu ayrı.
fakat ısrarla bin kere lafını ettiğimiz konu: anadolu halkının geçmişinde türban yoktur, yoktur!
gidin bakın a.k. küfrettireceksiniz illa, gidin bakın eski fotoğraflara. sorun ninelerinize, yaşlılara.
nerede var şimdi sokakta gördüğümüz şekilde bir bağlama şekli.
ha şunu hemen diyeyim. can sıkıcı olan, bağlama şeklinden ziyade bu bağlama şeklinin bir sembol
haline gelmiş olmasıdır. artık belli bir kategorideki kadınlar kızlar bu örtünme biçimini seçmektedir.
çok dağınık bir yazı oldu, bu gece vakti bu kadar.
