din merkezli bir parti iki dönemdir tek basına iktidar olmasına rağmen,
değişmeyen bir durumdur...
halbuki tam tersinin olması bekleniyordu, ikisinin ortası en uygunudur...
ülkemizde çokca görülür. bide abi ben türbana karşı değilm onu kullanana karşıyım diyip işin içinden sıyrılıyorlar.
eski yök başkanlarından ali doğramacının bir esirdir bu türban. onun zamanında baş örtüsüne karşı yasak gelince kendisi bir açıklama yapıyor 'biz baş örtüsüne karşı değiliz onu kullananlara karşıyız hem türban yasak değil onla girsinler.' şeklinde açıklama yapıyor. dikkatinizi çekiyorum eski yök başkanı böyle bir açıklama yapıyor. şimdi ne oldu da 'biz türbana karşıyız başörtüsüne karşı değiliz.' tümcelerini duyuyoruz. bu işi coçuk oyuncağına cevirdiniz bırakın insanlar istedikleri gibi inansın (tabiki başkalarının inançlarına müdahale etmedikleri sürece) eğtitim ve yaşam haklarını ellerinden almayın.
fadime şahin vakasını hatırlatıyorum hepinize arkadaşlar. o zamanlar türbanlı insanlara sokakta laf atalırken ve de onlara yönelik tacizlerde bulunan hatta başörtüsünü eliyle çeken insanlar gördüm. evet hem de ankara da. üniversitelerde elinde tepsiyle yemek kuyruğunda bekletilen başörtülü insanlardan bahsetmiyorum bile.
aslında türban tartışmalarının alevlendiği şu dönemlerde tekrar tüm başörtülü insanları lekelemek ve onları zor durumda bırakmak adına fadime şahin gibi bir olayın gerçekleşmesini beklemek mantıklı olsa gerek.
nasıl mini etek giyen bayanlara orospu gözüyle bakmak mantıksızsa başörtüsü takan insanlara bu muameleyi yapmak çok yanlıştır. bu iki davranış arasında ise hiç bi fark yoktur.
cüzzam yayılan bir hastalık mıdır, eğer ki o yaralardan çıkan sıvılar insanlara değerse ve anneden bebeğe kan ya da süt yoluyla olursa evet. türban da dışarıya irin gibi akıp yayılırsa, ya da anneden çocuğa süt gibi mütemadiyen içirilirse (ağızdan değil ,beyinden) evet yayılır.
farzedildikten sonra tespit edilmiş sanrıdır.
türkiye'de türban takıp cüzzamlı muamelesi gören insan yoktur. bunu sanan insanlar ya yaşadıkları yeri şaşırmış kendi hayal dünyalarında boğulmaktalar yada kasten sanrıları insanlara gerçekmiş gibi anlatmaktalar.
efendim siz türban taktığı için taşlanan kadın gördünüz mü?ben bunu değil ama başı açık olduğu için taşlanan kadın gördüm. türban taktığı için orospu muamelesi yapılan kadın gördünüz mü?ben bunu değil ama diz boyu etek giydiği için orospu muamelesi yapılan kadın gördüm.
siz hangi türkiye'de yaşıyorsunuz. türkiye; ankara , istanbul ve izmir'den ibaret değil diyeceğim ama türbanlılara cüzzamlı muamelesi oralarda da yapılmıyor.
pusulanız şaşmış sizin.
biraz daha ıkınırsanız sokaklarda kadına dair gördüğünüz tek şey çarşaf olacak . onun da içinde kadın mı erkek mi olduğu belli değil.
ıkının ıkının.
tamamen yanlış bir tespit. durum değişti artık, asıl türban takmayanlara artık cüzzamlı muamelesi yapılıyor ve daha da çooookk yapılacak önümüzdeki günler bunu gösteriyor.
ya da şöyle de denilebilir;
laik diye ayrılıp dışlanmış zümreye ait bir insan olarak, türbana karşıyım siyasetle kul arasındadır, alet eder, başörtüsüne saygım var,o sadece allahla kul arasındadır ama gene de insanı müslüman yapmaya yetmez sanılanın aksine..
"cüzzam sensin o da sana girsin" bakışı atılarak çözülebilecek sorun.
çözülmez diyosun, kategorizasyoncu beyinler gerçeği anlayana kadar varsın çözülmesin.
bu işin en kralını asker yapmıştır.cumhurbaşkanı abdullah gül'ün kktc ziyareti esnasında hayrunnisa gül'ü gördükçe hortlak görmüş gibi kaçacak delik aramışlardır. hatta havaalanında selamlama komitesinden bir komutan e-5'te yanlışlıkla ters şeride girmiş şöför edası ile panikleyip yolunu değiştirmiştir.
- komutanım cumhurbaşkanı'nın onuruna verilen akşam yemeğine katılacak mıyız?
- cumhurbaşkanı'nın eşi de orda mıymış?
- evet komutanım
- yok ben tokum zaten !
Türban takanlara cüzzamli gibi bakan bazı kesimlerin ; durumun farkında bile olmamaları yahut bunu itiraf etmeye , kendilerini demokrat ve eşitlikçi olarak tanımlamalarından dolayı , cesaret edememeleri sebebiyle reddettikleri durum.
böyle sorun yoktur... türbanlı kendini farklı sanmaktadır, özel ilgi istemektedir mızmız çocuklar gibi beni oyuna almıyola annneee diye ağlamaktadır * boşuna uğraşma canım senin ondan bundan farkın yok, kurallara uyacaksın bizim gibi... *
ulusal ve uluslararasi mahkeme kararlari cercevesinde universite ve kamusal alanda yasaklanan, bunlar disinda her yere gidebilen, her istedigini yapabilen turbanlilarin cuzzamli muamelesi gordugunu iddia etmek demagojidir. oyleyse neden akp hukumeti doneminde hakkinizi arayip gosteri yapmiyor akp'den hesap sormuyorsunuz?
dışarıda ülkeyi temsil eden başbakan ın, dışişleri bakanı nın ve bilumum bakanların, bürokratların eşleri türbanlı olduğundan esasen kimin nerede, nasıl ayrımcılığa tabii tutulduğu açıktır. ayrımcılık bu ülkeyi yönetenlerin, insanları terfi ettirmek için kişisel yeteneği değil eşinin türbanlı olmasını baz almasındadır. ayrımcılık; ticareti, beşeri ilişkileri, kız aLıp vermeyi dahi kendi içerisinde yapan cemaatçi zihniyettir. ayrımcılık, haksızlık kendi çıkarları uğruna kadının kafasına türbanı geçiren ve bunu kadınlardan çok özgürlük(!) olarak tanıtan şeriAt erkeğinin beynindedir.
türban takmayana orospu muamelesi yapıldığını gören gözler için romantik bir ajitasyon kalıbı olmaktan öte değer taşımayacak söz öbeğidir. bu kalıp o kadar tutulmuştur ki mağdur edebiyatı cihetinde, hiç kimse artık çözmek için uğraşmamaktadır bu sorunu. herkesin keyfi yerindedir gerçekten başörtülü olduğu için yükseköğrenim göremeyen mağdur birkaç bayan hariç.
türban takanlara kimsenin cüzzamlı muamelesi yaptığı yoktur.
türbana karşı olanlar diye sınıflandırılan insanların çoğu eşitlikten, demokrasiden ve insan haklarından yanadır.
karşı olduklarıise kişilerin özgür iradeleriyle örtünmeleri değil, örtünme iradesininin ve eyleminin simgeleştirilerek, görünmez niyetleri kamufle etmek için kullanılmasıdır.
din kimsenin tekelinde değildir. sadece insan ile yaratan arasındaki bu ilişkinin başka çıkarlar ile sömürülmesine, bu sömürünün örtünme özgürlüğünün kısıtlanması başlığı altında yapılmasına razı olmayan bir çok kişi başlıktaki gibi yaftalanmaktadır.
hemen hemen herkesin ailesinin içinde tülbentli bir yakını vardır ve bu başörtüsü o kişiyi aileden dışlayan bir şey değildir.
ya da geçende yolda gördüğüm bir kadından bahsedeyim. üzerinde krem rengi bir etek ceket, ince çorap krem rengi burnu açık bir topuklu ayakkabı, yerinde ve abartılı olmayan bir makyaj, bilumum takılar ve kafasında bir türbanımsı... türbanımsı diyorum çünkü saçlarını örtmekle beraber arka kısmında öylesine özenli bir şekilde bir topuzumsu yapılmış ki dönüp dönüp bakmaktan kendimi alamadım. başörtüsünün kumaşı ile yapılmış olan bu şekle ne demek lazım bilmiyorum ama gül biçimi verilmiş bir topuza benziyordu. kadın örtülü ama alabilidğine dikkat çekici ve itinalı görünüyordu ki (birkaç ayrıntı dışında).
aklımda bir kaç soru kaldı? günah olduğuna inandığın için örtünüyorsun ve günahın temelinde sana helal olmayan kişilerin dikkatini çekmemek var. ama kardeşim saçların açık olsa bu denli dikkat çekmezdin ve incelenmezdin ki? kendini örttüğün mü yoksa göze batar hale mi getirdiğin tartışılır. bacakların görünmesin diye ten rengi ince çorap giymişsin, o zaman yırtmaç ta olmasın eteğinde, daha dikkat çekici oluyor. bir de ayağına burnu kapalı bir ayakkabı giy, çorabın ucu görünüyor hoş değil.
özetle hem kendimi örteyim diye hareket eder biçimde ama kendini iyice göze batar hale getiren insanların davranışları ile inandıkları arasında bir mantık kurmamaları beni rahatsız ediyor. hem bunlar hem de derdi örtünme özgürlüğünü elde etmekten çok bu meseleden çıkarlar sağlamaya çalışanlar...
