kendi içinde çelişen, paradoks * oluşturan bir durumdur. türban giyen bir kişi ''ben özgür olmak istiyorum kimsenin, hiçbir kuvvetin benim özgürlüğümü kısıtlamasını istemiyorum ben türbanımı takmak istiyorum'' diyebilir .iş buraya kadar normaldir. fakat sen o türbanı neden takıyorsun peki? diye sorulduğunda vereceği cevap net bir şekilde ortadadır. cevap:dinim böyle istiyor ben dinin hükümlerini yerine getiriyorum diyecektir. ama ben de bu kişiye sorarım: e hani sen özgür olmak istiyordun, kimsenin, hiçbir kuvvetin senin ne yapacağına karışmamasını istiyordun. hani nerde hürriyet hani nerde özgürlük. sonuçta o türbanı sen kendin istediğin için değil de dinin istediği için takıyorsun. sen kendi istemediğin bir şeyi zorla yapıyorsan o zaman özgürlükten bahsedemezsin. o zaman üniversitelerde kamu dairelerinde türban yasağına da özgürlük kısıtlaması diyemezsin.
özgürlükten bahsetmesi çok doğaldır. çünkü; o kişi, özgür iradesiyle allah ın kitabında yazan bir hükümlülüğü yerine getirmiştir. bundan daha doğal bir şey yoktur.
özgürlük:Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî.*
benim özgürlükten kastım elbetteki dinsizlik değildir.dinin söyledikleri bir dogmadır ve dışına çıkılamaz tartışılamaz.kabul.benim asıl söylemek istediğim bir kişinin sırf dini öyle istedi diye türban takmasıdır bakın çok önemli ''dini istiyor'' diye.yani dini istediği için uyguluyor ama kendi türban takmak istemiyor.belkide zorla takıyor.işte ben bu kişilerin özgürlükten bahsetmesine karşıyım.yukarıda tdk nın özgürlük tanımlamasında diyorki ''herhangi bir şarta bağlı olmama'' ama burda ''din öyle istedi, buyurdu'' diye takanlar bir şarta bağlı olmuyor mu?
türbanı dini gereklilikleri veya özgürlükleri için değil erkek egemen bir toplumdaki erkek baskısını sağlama almaya çalışan çıkarcılara alet edildikleri için taktıklarından türbanlıların ağzında absürt durur kıyafet özgürlüğü lafı. kadın sindirilmeye çalışılıyor kardeşim bak sen irana kadınların hepsi kapalı diye özgür mü o kadınlar? bu örnek kaç kere gösterildi ama hala bizim angutlar kafalarının dikine gitmeye devam ediyorlar.
türban kadınların sindirilmesine hizmet eder tezime son kanıt olarak türban anayasasındaki değişikliği hazırlayan komisyonda hiç kadın vekil olmamasını ortaya koyarım. anlayana ibret.
özgürlüğü yanlış anlamış bireylerin yeni bir önermesi daha. aslında önerme kendi içinde paradoksal değil, beyinlerin özgürlük anlayışı biraz kıt olduğu için paradoksal olarak görülüyor. paradoksal olan birşey aranıyorsa, özgürlüğün kendisi yegane paradoks kaynağıdır. özgürlük, karışacaksada bana kimin karışacağına kendimin karar verebilmemdir.
özgürlük, şu anda benim yaptığımın dahi tersine herkesin kendi özgürlük anlayışını kendisinin belirlemesi demektir. özgürlük, sen kendi istemediğin birşeyi zorla yapıyorsan özgürlük değilmiş. vay be. demek ki "çalmamak" bir özgürlük ihlali. hukuk, toptan bir özgürlük ihlali. ben çalmak istiyorum belki fakat devlet benim bu özgürlüğümü kısıtlamış. buna ne diyeceksin? ha, anarşik mi oldu biraz? tamam. sokakta çırılçıplak gezmek hukuka aykırı mı? hayır. gezebiliyor musun peki? ha? ahlaka aykırı mı? ben senin ahlak normlarına uymak zorundamıyım peki? hangi ahlak normu? kimin ahlakı? neyse olayın felsefesine girmeye gerek yok. iki epigrafla bitirmek istiyorum efendim.
"özgürlük mahkum olduğumuz, dolayısıyla hiç elde edemediğimiz şeydir"
sartre
"özgürlük, kendini bir yere, birşeye bağlamak değil ise o zaman ne işe yarar ki!"
cemil meriç
öncelikle bu bir özgürlük müdür?evet
insanlar istediğini giyebilmeli mi?evet
fakaat.
bu ülkede sorumsuz yöneticiler yüzünden yaşama özgürlüğünü elinde tutamamış,hayatının baharında sönmüş yaşamlar vardır.
bu ülkede spor klüplerinin lokallerinde alkol içilmesini yasaklamıştır bu türban özgürlüğünü savunan parti.
bu parti ve insanlar türban üniversitede olsun fakat çarşaf olmasın demişlerdir veya türban kamu kuruluşlarında bulunmayacak demişlerdir.
ne büyük çelişki!şöyle ki sadece üniversite öğrencisi özgürlüğünü yaşarken lise öğrencisi yaşayamayacaktır.
madem konu giyim kuşam özgürlüğüdür,adama sormak gerekir çarşaflı niye özgür değil kardeşim diye.ya da kamu çalışanlarını neden özgür bırakmıyorsun diye.
bu türbanlı kızlarımız diğer hükümetler döneminde özgürlüklerini(!) bas bas bağırarak meydanlarda ararken 2002 den sonra eylem filan olmamıştır çok garip.halbuki yine özgür değildin be bacım.
bu insanların hakkı demek kolay.peki ya yabancı firmalara özelleştirme ile peşkeş çekilen devlet firmalarının üzerindeki vatandaş hakkı ne oldu.
aydın doğanın petrol ofisi şirketi 1 milyar 300 bin ytl(yanlış hatırlıyo olabilirim) vergi borcu varken bir anda borcu 300 bin ytl ye düşürüldü.
Neden?
Tahsil edememe korkusu ile.Devletin bu parayı tahsil edememesinin imkanı varmıdır.eğer var ise uzanlar bok yoluna gitmiştir diyebiliriz.uzanları savunduğumdan değil ama nerde onların özgürlükleri hakları.
oğlunun yaşama hakkını bir trafik kazası ile elinden aldığı kadın noldu sayın RTE?
bu bir dini gereklilik dediniz.tamam.inanç gereği dediniz tamam.
hz muhammed komşusu aç yatarken tok yatan biz değildir demişken ve sen benim karımda dinimin gereğini yapıyor başını örtüyor derken ve memlekette bu kadar aç insan varken.senin oğlunun gemiler gemicikler alması dinin gereğine uyarmı sayın rte.ayrıca 2.5 trilyon servetin buna yakışırmı rte.
hadi kömür dağıttın,erzak dağıttın aldın %46 oy.bir gün bu ülke cahillerin elinden kurtulduğunda nereye kaçıcaksın sayın rte.
aslında kısacası : "sonuçta o dini de ben seçtim şu bahsi geçen özgürlüğümle. ortada özgürlüğün kısıtlayan bir şey yok" cevabının alınacağı mevz-u bahis.