bakıyorum pencereden dışarı, hava aydınlanıyor. hele bu atalarımızın yaşadığı stepleri andıran, o duyguyu hissettiren uçsuz bucaksız kırsalları olan köylerde daha bir güzel aydınlanıyor.
telefonumu açıyorum, kilit ekranında azerbaycan bayrağı, ana ekranda tüm turan ülkelerinin bayrakları.
24 yaşındayım, turan düşündeyim..
yeniden güneşe bakıyorum ve tekrarlıyorum:
selam olsun turan ülkesinde doğacak güneşlere !
selam olsun turan ülkesinde uyanılacak sabahlara !
selam olsun türkiyeden, başta azerbay-canım olmak üzere tüm türk ülkelerine !
--spoiler--
useless'e Türklerden kurulu bir ordu verin, turanı kursun.
-napolyon
--spoiler--
hayatım boyunca destekleyeceğim, tek bir ülke olarak değil ama gerçek bir kültürel birlik olarak çok da rahat oluşabilecek olan şeydir. tabi bir de başımızda erdoğanlar, aliyevler, kerimovlar bulunmasaydı şimdiye (bkz: almazbek atambayev) ve (bkz: nursultan nazarbayev) önderliğinde çoktan kurulmuştu..
edit: olum daha üç dakika oldu ben bu entry yi gireli, dur soluklan hele bi eksilemeden önce, bu ne türk düşmanlığı böyle yarabbim ?
gerçekleşmesi bir gün mümkün olacak olan asırların ülküsü.
Turancılığı faşizm olarak görüp, AB'ye girmek için yalvarmayı marifet sayanlar var hala bu ülkede, Turancılığın islam birliğine karşı özellikle oluşturulmuş bir fikir olduğunu iddia edenler bile var... Bizim gibi düşünen insanları en basit yolla yani ırkçılıkla suçlayan insanlar bilsinler ki Türkiye'nin toprak bütünlüğünün korunması için Turancılık şarttır, mevcut dünya düzeni içinde kurulabilecek bir Türk Birliği sadece Türkiye'nin güçlenmesi ile alakalı değildir, bu birlik sayesinde ancak bölgenin huzuru sağlanır ve bu birlikten sadece Türkler değil önce bölge sonra da tüm dünya vatandaşları faydalanır, iki kutuplu ve her an birbirlerini yemeye hazır olan ülkelere karşı bir denge unsuru olur...
zağros mağaralarından dört yüz sene önce çıkan kürtlerin bile iran, ırak, suriye ve türkiye'den toprak kopararak büyük kürdistan'ı kurmayı hedeflediği,
üç milyonluk ermenilerin doğu anadolu'yu alıp büyük ermenistan'ı kurmayı düşlediği ve makul görüldüğü desteklendiği bir ortamda,
türklerin tek çatı altında toplanmasınn faşizm, ırkçılık olarak hor görüldüğü bir ülkede, akıla mantığa sığmayan durumdur.
tarihte birkaç defa gerçekleşen bir ülkünün, yeniden gerçekleşmesini ve bütün türkleri huzur, refah ve güvenliğe ulaştırmasını istemek her türk'ün biricik hedefi olmalıdır.
"dünyanın bütün işçileri birleşin" diyecek kadar saçma bir hedefe inananlar tarafından hiç istenmeyen, tukaka gösterilen kutsal hedeftir turan.
Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek.
Tarih içerisinde Pantürkizm de denilen Turancılığın ne olduğu ve kapsamı hakkında Türkiye kamuoyu kasıtlı olarak yanlış bilinçlendirilmekte. Bu yanlış bilgilendirme sonucu kendi milletinin güçlenmesine, yücelmesine karşı olan bir insan tipi ortaya çıkmış durumda ki bunu anlamak mümkün değil.
turan ülküsünün bizim ülkemizde doğduğu ama orta asya türk ülkelerinin bihaber olmadığı olgu.
inanın bana azeri kandaşlarımız ve bizim türkiye türkleri dışında bu olguyu sallayan kimse yok. öyleki bölgede batı türklerinden rus asimile sonucunda nefret eder olmuşlar.
mesela ;
kırgızistan ve özbekistan arasındaki etnik sorunlar.
özbekistanda ahıska türklerine etnik saldırı (bkz: fergana olayları)
kazakistanda türk işcilerine saldırılar vs.
bunun gibi örnekler o coğrafyada sevilmiyoruz net.
daha önce de söylemiştim, mitolojik çağda bütün toplumlara hakim olan anlayışa uygun bir biçimde, "yabancı"ları da kendilerine referans vererek tanımlayan fars toplumunun, kimi zaman müttefik, kimi zaman rakip oldukları türklerin yaşadığı yere kendilerince verdiği isim.
esasında, iran-turan ilişkileri üzerinde epey yazılabilecek bir konu. yazasım da geldi aslında ama, "zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun" şairin dediği gibi, "tarifi imkansız acılar içindeyim", başka zamana artık.
ancak belirtmeden geçmeyelim, iranlılar nasıl önce türklerin yurdunu, o dönem toplumlarına hakim olan üslup ve anlayışla, kendilerinden yola çıkarak, kendilerine atıfta bulunarak yüzeysel bir biçimde tanımladılarsa, daha sonra, kendi öz kimliklerini de ancak "turan düşmanlığı" üzerinden koruyabildiler. başarılı oldular mı? büyük oranda, evet. herkes şahname'den bahseder "türklerin yönetiminde git gide yok olmaya başlayan farslık şuurunun diriltilmesi" meselesinde, ama firdevsi bu konuda tek değildir, bir de tarih-i taberi vardır mesela, zannedersem bir 50 yıl önce yazılan. öyle başladı, öyle devam etti, şimdilerde, türk'e ait olan herşeyi fars'a has göstermek çabasında kendini gösteriyor. eh, şaşaalı bir geçmiş, ardından büyük bir bozgun; önce arap, sonra yüzlerce yıl türk egemenliği. (son türk hanedanı 1925'te yıkıldı. ki, bu olaylarda aktif rol alan setter han da bir türk'tü, yeni şah sülalesini oluşturan pehleviler anadilleri gibi türkçe konuşurlardı.) ancak böyle koruyabildiler kimliklerini.
farslar tarafından böyle adlandırılan bu ülkenin sahipleri ise, farsları seviyorlardı bir zaman. bakın ne diyor divan-ı lügat-it türk'te:
tatsız türk bolmas başsız börk bolmas (acemsiz türk olmaz, başsız börk olmaz.)
öncelikle belirteyim, "tat" kelimesi bildiğim kadarıyla "yabancı" anlamındadır. ancak sanırım tarihçiler ve uzmanlar burada kastedilenlerin farslar olduğunu düşünüyorlar. ve anlatılana göre, bu atasözünün ortaya çıkmasının sebebi, soğd hizmetkarların, çinlilerin ayakoyunlarına kafası basmayan biz safdil türkleri sürekli uyararak, ayık olmalarını sağlaması imiş. doğru mudur? doğru olabilir.
ha, işin sonu, eğer rivayet doğruysa, firdevsi'nin mezarını "kalk ayağa, küçük gördüğün türk geldi!" diye tekmeleyen timur'a da dayanmıştır, belirtmeden olmaz.
son olarak, "iran" kelimesi ile bir ikileme şeklinde kullanıldığında, divan şiirinde bir mazmun oluşturur efendim. örnek:
"ey sabâ gördün mü mislin bunca demdir âlemin
püşt-i pâ urmaktasın iran'ına, turan'ına."