insanlık tarihindeki hammadde ve alet yapım tekniklerinin üçüncü evresidir. bronz çağı olarak da bilinir. kalay ve bakırın alaşımı olan bronz kullanımı temel karakteristiğidir.
tunç çağı, erken, orta ve geç tunç çağları olarak üç evreye ayrılır. genel olarak, m.ö.3000 - m.ö.1000 yılları arasındaki dönemdir. yerini demir çağına bırakmıştır.
rodin'in sanat dünyasını şaşırtan heykeli; namı-ı değer l'age d'airain; the age of bronze. rodin'in ilk önemli yapıtı sayılan tunç çağı, mücadele ve araştırmalarla geçen uzun bir yetişme sürecinin sonunu simgeler. 1875'te başladığı heykeli bitirdiğinde rodin otız yedi yaşındaydı. amacı da insan boyunda bir ''çıplak'' çalışması yapıp, yeteneğini herkese kanıtlamaktı. heykelin çalışmalarına başladıktan bir süre sonra italya'ya michelangelo'nun yapıtlarını görmeye gitmiş, onlardan büyük ölçüde etkilenerek geri dönmüş ve çalışmaya devam etmişti.
1877 yılı ocak ayında brüksel'de sergilediği bu yapıtın canlılığı, görenlerde büyük bir hayranlık uyandırdı. heykelde rönesans döneminin büyük ustalarını anımsatan bir sağlamlık ve incelik gözleniyordu. ne var ki, bir adı yoktu ve tanımlanmasını sağlayacak herhangi bir işaret de taşımıyordu. heykelin şaşırtıcı canlılığına bir açıklama arayan eleştirmenlerden biri, onun modelden kalıp alınarak dökülmüş olabileceğini ileri sürdü. o dönemde bazı heykeltraşlar bu yönteme başvuruyorlardı. ama rodin bunu ağır bir suçlama ve hakaret gibi algıladı.
bir kaç ay sonra heykeli tunç çağı adıyla paris'e, fransız sanatçılar sergisi'ne gönderdiğinde, modelden kalıp alma suçlaması yeniden ortaya atıldı. heykel sergiye kabul edildi ama heykeltraşın tüm çabalarına karşın, devlet tarafından satın alınmadı. ne var ki, tunç çağı'yla ilgili tartışmalar sürecek ve rodin'e arka çıkan önemli sanatçıların etkisiyle güzel sanatlar yönetimi, üç yıl sonra hem heykeli satın alacak, hem de rodin'e, uzun bir dizinin başlangıcı olacak ilk büyük siparişini, cehennemin kapısı işini verecekti.*
sanatsevere özel not: rodin istanbul'da sergisinde ilk eser olarak arz-ı endam etmiş tunç çağı; öyle etkileyici, öyle çarpıcıdır ki insan bir süre soluksuz, nutku tutularak, büyük hayranlıkla adeta hipnotize olur. daha göreceği çok eser olduğunu kendine telkin ederek tunç çağı'ndan uzaklaşmaya çalışsa da; sergi gezimi süresi boyunca en az iki üç defa daha tunç çağı'nın karşısında kendisini bulur ve finaldeki uzun büyüleyici buluşmadan sonra istemeden de olsa tunç çağı'yla gözleriyle vedalaşır. bir gün bu eserin reprodüksiyonunu hayatının baş köşesine koymaya karar verir. ve tunç çağı'nın aklında ve ruhunda bıraktığı izler; her rodin ve tunç çağı sözü edildiğinde tekrar tekrar yaşanır. işte sanat budur.***
büyülenmemek elde mi? bu şaheser üzerine ne şiirler, ne romanlar yazılır, ne besteler yapılır; sen ne büyük sanatçısın rodin!