karayolunda bir veya birden fazla aracın karıştığı, ölüm, yaralanma ve/veya maddi hasarın olduğu bir olaydır. yani allahın tarlasında iki aracın çarpışması ne değilmiş? "trafik" kazası değilmiş.
terörden daha fazla can verdiğimiz ve ülkemizin en önemli sorunlarından birisidir. bayramlarda ölüm oranlarının zirveye çıkması halkımızın yola çıkan yakınlarıyla vedalaşırken sanki ölüme gönderirmiş gibi bir hale gelmesine neden olmuştur.
son telefon konuşmasını yaparken hatta o sesler ne olm kaza geçirceksin lan ahaha, geberip başıma kalma diye espri yaparken son dakika kaza geçirip yoğun bakımda hayat savaşı vermesini sağlayan kaza. artık bir durun dedirten , binlerce kişiyi öldüren olay. artık yeter....
yaşanmadan ne denli önemli olduğunun asla anlaşılmadığı olay.
çoluk cocuğun bisiklete bindiği bir yerde son sürat giden bir cahil, kendini bilmez.
bisiklet üstünde gözlerimin önünde havaya uçup kafasının üstüne düşen bir genç.
neler olduğunu anlayamadan, dilim bile tutmadan apar topar yanına koşmak, biinci acık kalsın diye sakinleştirmeye çalışmak...
olayın üstünden günler gecse bile uyutmayan bir manzara..
üzülerek yapılan tanım: ehliyetin * bu kadar basit eldie edildiği bir ülkede, en çok can alan ve ısrarla bir şeyler yapılamayan konu.
türkiye'de terörden daha çok can almaktadır... ve ne yazık ki bir türlü bu kayıplara çare bulunamamıştır... hala ülke'nin bir çok ana ulaşım yolları ışıklandırılmamakta, bir çok virajlar ölüm kusmaktadır...
her mefhumun olduğu gibi bunun da bir ilki var. ilk trafik kazası, 1771 yılında gerçekleşmiştir. 1769 yılında ilk otomobil dizaynını gerçekleştiren Nicolas cugnot'ın bu aracıyla (ki araç benz'in gerçekleştirdiği motorlu araçalardan değil, buharla çalışan bir modeldi) yapılmıştır.
yani otomobilin icadından 2 yıl sonra bir duvara çarparak gerçekleştirilen bu kazaya şahit olan mekan ise paris arsenal dir. tarihin kaydedilmiş ilk trafik kazasını gerçekleştiren bu araç halen, paris'teki the Conservatoire Nationale des Arts et matiers da sergilenmektedir.
2 saat önce 17 tane ilkokul çocuğunun tabiri caizse ağzının yüzünün dağılmasına sebep olan, insanın tüm psikolojini altüst eden, saniyelerin değerini hatırlatan lanet.
1 saat önce başıma küçük çaplısı gelmiş ama benim kadar şanslı olmayanların pek çoğunun canına mal olmuş, yüzyılın en azılı katili.
çok büyük bir marifetmiş gibi lanse ettim sanki ama çok şükür ki ne canımıza, ne araçlara ciddi bir hasar gelmediğinden bu tavrım. kaza insanı mutlu eder mi? vallahi ben mutlu oldum yaptığıma. babamın arkadaki arabadan öyle bir inip koşarak gelişi ve boynuma sarılışı vardı ki anlatamam. beni bu kadar sevdiğini göstermeyeli uzun zaman olmuş herhalde. arabaya değil, çarpan adamın tavrına hiç değil ama babamın sımsıkı sarılışına ağladım o kadar. elinden gelse alnıma şişmesin diye kendi etini kesip koyacaktı*
(bkz: allah kimseye göstermesin)
(bkz: allah hepimizi trafik canavarından korusun)
allah herkesi korusun, fakat ilginç bir araştırma var:
trafik kazası geçiren avrupalı erkekler ilk önce kafalarını kontrol ediyorlarmış, bir sorun var mı diye.
trafik kazası geçiren türk erkekleri ise ilk önce penislerini. bunu okudum, bulunca link vereceğim.
lanettir.. yaşandığı an insanın geçmişi film şeridi gibi gözlerinin önünden geciyor*, yaptıklarını hatırlıyor..* anne geliyor aklınıza, onun hastalıkları.. lan şimdi bana bir şey olursa üzüntüden kahrolacak anne.. lanet olsun diyorsunuz..
ülke olarak yaşadığımız bir tramva şekli. sanırım bu şekilde ailesinden birini/ arkadaşını kurban vermeyen kişi yoktur. en acısı ise sebebi ne olursa olsun; dikkatsizlik, ihmal ya da alkol herşeyin saniyelerle yaşanması ve kaza yapacağını farketmene rağmen elinin kolunun bağlı olması.
ehliyet alabilecek kapasitede olunsa bile, sanırım yan şeritten gelen arabanın da farkedilmesi gerekir engellemek için. ne bileyim sinyal ver olmadı. bugün başıma gelen şey. çok gerginim be sözlük.