bugün

kendinize geldiğinizde "oha! naptım lan ben." diye kendi kendinize konuşursunuz şaşkın şaşkın.

geçen sigara paketinde 1 tane sigara vardı. dedim tuvalette içeyim. aldım yanıma paketi. oturduğum yerden ayağa kalktıktan sonra, "bi tane kalmış, sonra atarım" diye gereksiz gereksiz düşünüyordum. kalktım, tuvalete gideceğime çöpe gittim. paketi içindekiyle attım. sonra tuvalete gittim. kendime baktım. eee? sigara yok amk! sonra dank etti. gitti çöpten paketi aldım.* bi güzel içtim. sonra bu neydi amk şimdi diye iç muhasebe yaptım.*
belli sıkıntılarda insanı dalgınlaştırır
örnek vermek gerekirse:
ben durumumu düşünürken
hoca geliyor bana tahtanınn sağ tarafını sil diyor
ben yinede soldan başlıyorum yazıyorlardır hala diye
sonra hoca sağ tarafa yazmaya başlıyor oradaki küçük bir boşluğa
yer açayım diye siliyorum
sınıfta gürültü kopuyor tabi meğersem hoca orayı az önce yazmış
sonra hoca tamam ben yine yazarım diyor sol tarafı tamamlıyorum
dalgınım hocanın dediğini unutmuşum çoktan,
aaa burayı unutmuşum diye yine siliyorum.
Nahit Ulvi Akgün şiiridir:

Bir pencere açıldı kitabımın sayfasında
El sallayarak sen göründün,
Satırlar takım takım evinin önünde
Ne güzel bu küçük askerler...
Fakat kayboluyorsun pencereden
Şimdi ağlıyor bütün harfler...

Sonra birden beliriyorsun
Elinde nakışlı mendilin, gülümsüyorsun
Ve başlıyorsun konuşmağa
Sesin ağlamaklı,
Sesin yumuşak,
Anlattıklarına karışıyor kitabın anlattıkları..
bazen yüzünüzde aptal bir gülümsemeye sebep olan. dün cepten sözlüğe girmeye çalışıyorum. ama olmuyor. defalarca deniyorum. hep hata veriyor. dns error! dns errror! dns errror! sonradan farkettim. uludag sozluk yazacağıma uludag sosluk yazmışım.
kül tablası bomboş dururken,
odanın içine, masanın, klavyenin üstüne kül saçmak.
kafanın başka bir yerde olması sonucu belirli bir eyleme odaklanamamanızı sağlayan olgu.
aklın bir ortamda başka şeylerle uğraşması. kişinin kendinde olmama durumu.
bir işi yaptığı zaman başka bir şey düşünüp daha sonra işi yanlış yaptığını anladığı o andır.
masanın üzerinde duran açılmamış beşli falım paketi ile sigara yakmaya çalışmak, kifayetsiz paketin alev fışkırtmaması neticesinde de küfretmektir bazen. ta ki, garsonun dehşetle bakan gözleriyle karşılaşana dek.
bu akşamüstü laptopu salona getirdim, hdmi çıkışından tv ye bağladım. tam pes atacaktım, hadi dedim birşeyler yiyeyim, sonra maça başlarım. o esnada laptoptan alem fm'i açtım nihat'ın programını dinliyorum. mutfaktan rahat duymam diye tv ye kablo bağlayıp yayının sesini de müzik setine verdim. sonra yemeğimi aldım oturdum bilgisayarın başına, radyo yayını bi an duraklayınca gözüm müziksetine takıldı.

laptoptan radyo açıp görüntüyü tv ye verip sesi de müzik setine verene kadar direkt radyoyu açsaymışım ya dedim ama artık çok geçti.
ilk kez, mesajı yazıp yollaya basmayı unutmaktır. o değilde kız yolacak saçımı, en güzel yerde gittin diye. (bkz: ben hep gelirim)

(bkz: aynı an da geliriz olmadı) (bkz: o değilde olmadı bu)
Kafanin icinin dopdolu olmasinin sonucudur.
gelelim bana. Gunlerdir kafamin ici dopdolu. Dusunuyorum dusunuyorum ama ne dusunuyorsun denilse bulamam ne dusundugumu. Sonuc olarak gunler suren bu dusunce hali bu gun dalginligin eklenmesiyle nirvanaya ulasmistir.
Sabah kalktim, dun geceden bu gune dair bazi planlarim var. Kahvaltida bir bardak cay doldurmus oldugum halde, kendime cay almamisim diyerek bir cay daha doldurdum. O iki cayi icmeden masadan kalkip hazirlanmaya gittim. Uzerime ince hirka giymeye karar verdigim halde kot ceketi giydim ve kot ceketin ustune hirka giymeye calistim. Cep telefonumu almam gerekirken sarj aletini cantama attim. Durumu asansorde farkedip tekrar yukari ciktim ama odaya girip on saat ne alacagimi dusundum ve sonunda cep telefonumu aldim. Evime Yurume mesafesinde olan kursa gitmek icin fakulteye giden dolmuslara yurudum(tam aksi istikamet) fakat nedense tramvaya bindim ve iki durak sonra tramvaya binmemem gerektigini fark edip, inip dolmusa bindim. Kursun oldugu binaya gittim ama kurs hakkinda bilgi almaya calistigim kadina ne sordugum ve onun bana ne soyledigi hakkinda hala bir fikrim yok. Asagi indigimde, kurs ucretini sormadigimi fark ettim. Tekrar yukari cikmak istemedigimden aradim ve, kurs ucretini sormayi unuttugumu soyleyip miktari sordum. Telefondaki kadin kurs ucretini tam uc kere sordugumu gulerek belirttikten sonra, sanirim ucreti tekrar soyledi. Sanirim diyorum cunku onu da hatirlamiyorum. Sonrasinda nasil oldu bilmiyorum ama bir ayakkabi magazasindan anneme ve kendime birer ayakkabi aldim. Hala dusunuyorum bunlari neden aldim diye. Halbuki o magazaya daha once aldigim sandaletleri degistirmek istedigim icin gitmistim ve sandaletleri degistirmedim. Eve gdldim, ceketimi cikarip ustumde kiyafetler oldugu halde dusa girdim. Tamamen islaninca, ustumdekileri cikarmadigimi fark ettim ve aglamaya basladim. Epey agladim, su sesi sesimi bastirsin diye suyu tazyikli acip uzun uzun agladim. Aglamam bitene dek uzerimdeki camasirlari cikarmadim. Sonrasinda iyi gelir umidiyle cay demledim. Iyi geldi cidden. Aglamaktan sismis gozlerimi ve bas agrimi saymazsak, iyiyim. Yaptigim dalginliklari fark ettim en azindan.
beraberinde komik hareketler getiren ruh ve kafa halidir.

telefonu kaldırıp, numarayı klavyenin keypadinden çevirmek ve bozuk bu telefon amk diye küfür etmek.

öküz kadar reklam afişindeki rihanna'yı piranha okuyup yorum yapmak.
siz hiç cansız mankene çarpıp yerden kaldırıp pardon abi dediniz mi?

demediyseniz halimi anlayamazsınız..
-üzerinizden çıkardığınız tişörtü gidip geri dönüşüm kutusuna atıp, elinizdeki çöpleri de çamaşır makinesinin içine atmaktır. rezillik.

-bulaşık makinesinin içine tv kumandalarını koyup, kahve fincanını da tv ünitesinin kenarına bırakmaktır.
zeytinburnu'ndan florya'ya şahin marka araçla el freni çekik vaziyette gitmektir.
dinleyememe sebebidir. karşınızdaki alıngan ya da anlayışsız bir insansa iki saat açıklama yapmak zorunda kalırsınız "yok ben şöyle dalgınım, bir defa bu yüzden şu olmuştu vs.". bir de herkes "ne derdin var" diye sıkıştırır. insanı canından bezdirir, bir de bunu düşünüp dalarsınız, mutsuzsanız iyice mutsuz hissedersiniz.
uykusuzluk 5 saat toplantı sonrası eve gelip kol düğmelerimi çıkarıp mutfak dolabına koymamdır.
Erken ölüm sebebidir.
O yüzden dalgınsanız dünyanın zevklerinden mahrum kalmayın , yiyin için.
2 ay içinde 3 kez bankamatik kartını yeniletmeye sebep olur. Ulan insan parayı yaptırdıktan sonra kartı atmde bırakıp gider mi hadi yaptı diyelim saatler sonra sabah yediği bu haltı akşam saatinde mi fark eder.
Eğlenmek için gittiğimiz mekandan çıkışta yanımızda bulunan arkadaşın bir arkadaşının bizi almaya gelmesi ve telefonla arayıp yolun karşısında dörtlüleri yakıp beklediğini söylemesi üzerine benim gidip gördüğüm dörtlüleri yanan ilk arabanın arka kapısını açmam ve öpüşen bir çift görmem tam bir dalgınlık ürünüdür. Her dörtlüleri yanan araba seni eve götürecek araba değildir. Rezillik diz boyu tabi özürler de.
Sabah erken kalktım ders çalışayım biraz diye. Çayı koydum ocağa. Bari biraz da odayı toplayayım öyle çalışırım dedim. Artık ne kadar toplamışsam (!) Yorgunluktan uyuyakalmışım.. uyandığımda çay suyu kaynaya kaynaya bitmiş. Çaydanlığın altı kararmıştı. Lan naptım ben derken çay içmekten vazgeçip bari meyve suyu alıyim siye markete gidip peçete alıp gelmişim. Eve geldikten sonra farketmem yarım saat sonra gerçekleşti. O da karnım guruldadı diye mutfaga gidince.. salağım bence.
Bir aniden çöken ve genellikle annemin 'aşık mı oldun sen' sözünden sonra geldiği gibi giden sey.
istasyonda gelen metroya Durması için el etmek. Utanarak ve koşarak uzaklaştım.
Özellikle sabahları bürünülen halet-i ruhiyedir.

Çay demlemeye kalkarsanız, üst demliğe sıcak suyu doldurursunuz, 15-20 dakika sonra olmuştur bu çay diye bardağa koyduğunuzda üst demlikten sadece sıcak su dökülür.

Niye? Demliğe kuru çay atmayı unutmussunuzdur.*