Topraklarını peşkeş çekmek ne kadar kötü bir şey değil mi?
Zamanında filistin halkı da para için Topraklarını israile peşkeş çekmişti. Halleri ortada. insanın biraz namusu haysiyeti olur. Para için her şeyi yapmaz.
Trabzon, Karadeniz’in incisi, çay tarlalarıyla ünlü bir şehir. Burada çay o kadar çok içilir ki, çay bahçelerinde oturup bir fincan çay içmek, sanki uluslararası bir toplantı gibi! O kadar ciddi bir iş ki, çay bardağı bitince hemen yenisi sipariş edilir. “Çayım bitti, hayatım bitti!” moduna geçersiniz.
Trabzon’un doğal güzellikleri de bir harika! Uzungöl, göl kenarında yürüyüş yaparken, etraftaki kuşların şarkılarına eşlik edebilirsiniz. Ama dikkat! Gölde kaybolma ihtimaliniz var; o kadar güzeldir ki, kaybolup gidersiniz. Sonunda “Uzungöl’de kayboldum, ne yapacağım?” diye düşünürken, bir yandan da “Kendimi doğanın kollarında buldum!” derken bulabilirsiniz kendinizi.
Şehirdeki tarihi yapılar da ayrı bir güzellikte. Ayasofya Müzesi, “Ben de buradayım!” diye bağırıyor. Geçmişin izlerini taşırken, içinde dolaşırken kendinizi tarihin derinliklerinde kaybolmuş hissedebilirsiniz.
1990larda bi gittik. O zamanlar henüz arapzon olmamıştı. ilk gittiğimiz günün ilk saatleri. naapalım naapalım diye düşünürken sahilde 1960 lardan kalma eski püskü döküntü bir lunapark gördük. Çarpışan arabadan başka bi bok da yok. Neyse bindik bir iki arabaya çarptık. Tesadüfen de hep aynı arabalara çarptık. Adamlar ne carpayisun deyip arıza yaptılar bize. Öyle kırık tiplerle dolu bir yer.
iğrenç bir halkı var. milliyetçi değil arapçıdırlar. topraklarını arap şeyhlerine peşkeş çekerler (bkz: uzungöl). gs'nin köpekliğini yaparlar kendilerini kullandırırlar. tek yaşama amaçları fenerbahçe düşmanlığı olan zararlı tiplerdir.
bugün iyiki trabzonlu yaratılmamışım diye şükrettim allaha.
Doğduğum yer olması dışında neredeyse hiçbir anlamı olmayandır. Az önce anlık bir merakla hastaneye bakayım dedim ve kalıcı olarak kapatılmış olduğunu öğrendim. Bu bilgi de ne işe yarayacaksa artık.
Şu an oranın güzel ilçesi Akçaabat’a bağlı eskiden şirin olan şimdilerde betonlaşmaya kurban giden bir köyünde iznimi geçiriyorum.Ama gene de fena sayılmaz.Memleketim sonuçta.