* asafated' ın 1999 çıkışlı ve 3 parçadan oluşan ep' sinin adı.
parçalar;
01 - buried in mud
02 - not 4 you
03 - tout va bien
tout va bien' in sözlerini de yazalım tam olsun bari;
j'ai vu des enfants fuire sans où aller
courir avant même de savoir marcher
venir au monde et déjà orphelins
venir au monde sans lendemain certain
j'ai vu des mères enceintes et éventrées
j'ai vu leur corps meurtris, leurs âmes violées
j'ai vu les pères sauver leurs peaux salies
j'ai vu la vie des leurs en être le prix
je suis là
pour vous le raconter
je suis là
pour vous en témoigner
et vous dire
au nom de tous les miens
que tant qu'on vit et tant qu'on aime tout va bien
je vous le dis, oui tout va bien
j'ai vu la haine nous prendre nos belles familles
j'ai vu la mort couvrir nos jours de nuit
j'ai vu un peuple entier partir en flamme
cans ces pays que tous les dieux condamment
j'ai vu, je suis venu, j'ai survécu
pour vivre les rêves de ceux qu'on a perdus
on a tous une mission à accomplir
et moi je dois chanter pour vous le faire saisir
tout va bien, tout va bien,
je suis là pour vous dire que,
tout va bien
tout va bien
* "herşey iyi", "herşey güzel olacak" gibi anlamlarda çevrilebilen fransızca deyim
'68 mayısından 4 yıl sonra, jean luc godard ve arkadaşı jean pierre gorin, siyasi tavrını yeni yeni hissettiren jane fonda'nın başrolünde oynadığı marxist-brecht'çi bir güldürü ile dönüp o güne baktılar. iki yönetmen sert bir dille kapitalizmi, toplumu, ikili ilişkileri ve bir devrimin tutulmayan sözlerini elleştirdiler.
film, amerikalı bir gazeteci ile yönetmen olan fransız eşinin gözünden grevdeki bir sosis fabrikasında yaşananları anlatan radikal bir başyapıt. kameranın ileri geri hareket ederek görüntülediği fabrika seti, bir binanın kesitinden oluşuyor.
fransızca, herşey iyi gidiyor manasına gelen söz öbeği. attila ilhan'ın kaptan şiirinin üçüncü kısmında geçer. şöyle ki;
yalın kılıç bir kasım sabahını paris'te yaşadım
sokaklarda sonbahar şiirleri salkım salkım
faubourg saint-denis' de işte yine pazar kurulmuş
beş franga çorba içtiğimiz julien'in kapısı önünde
kırmızı ve siyah ve sarı saçlı bir kadın durmuş
muzaffer patatesler satıyor üç renkli neşesi içinde
camların arkasında ekmekçi kızlar mavi beyaz
raflarda uzun uzun herifler gibi taze ekmekler
üstüne bir yağmur yağdırmak hevesi uyanır içinde
ben bu mısraları yazarım tout va bien kahvesinde
ayrıca, sözlük çevirisi herşey iyi gidiyor olsa da, şayet her şey iyi olacak gibi bir anlam taşıyor ise, belirsizlik ve umutsuzluk dahilinde, bir kahveye atfedilmiş olması göz önüne alınırsa, her şey çok güzel olacak anlamında kullanılmış olması daha muhtemeldir.
ironik bir kurgu çerçevesinde Fransa 68, işçiler, patronlar, polisler ve sınıfsal çatışmaların yansıtıldığı izlemesi sabır gerektiren politik/deneysel bir film. sidik muhabbetini tek geçerim.
filmdeki fransız yönetmen, sinema vs reklamdan dem vurur bir sahnede:
"What am i doing? You can see i am starting a shoot. No a commercial, occasionally. if u must define me, say i'm a filmmaker who sometimes makes commercials. The distinction is important to me. The advertising business? Yes, it's pretty stupid and corrupt. Did you see those agency guys on the set? Unbelievable, huh? Anyway it's just a way to make a living, without too much trouble so i can do other things. Or at least i try. I used to make films, for various reasons, i have stopped. I had to pay yhe rent."