topuklu ayakkabı

kendine göre püf noktaları olan ayakkabı türüdür.

yöntem 1: topuklu ayakkabınızın arkası ayağınızı vurduysa, ayakkabının içini doldurabildiğiniz kadar gazeteyle doldurun ve ayakkabıyı bir poşete koyup bir gece buzlukta bekletin. biliyorum inanması güç ama ertesi gün ayakkabınız yumuşacık olacak.

yöntem 2: bantlı bir ayakkabı giyiyorsanız ve bantlar o narin parmaklarınızı kesiyor, ayağınızın üstünü iz bırakacak kadar çok sıkıyorsa, bantların iç kısmına bir pamuk yardımıyla badem yağı sürün ve bir gece bekletin.

yöntem 3: önü açık bir ayakkabı giyiyorsanız ve ayak parmaklarınız küçük patlıcanlar gibi ayakkabının önünden fırlıyorsa ayakkabıyı giymeden önce ayağınıza biraz pudra sürün.

not: bu yöntemler denenerek bulunmuştur. tecrübeyle sabittir. ayaklarını seven ve onlara iyi bakan tüm bayanlara tavsiye edilir. topuklu ayakkabı giymek bir görsellik sanatıdır. kendinize yakıştırınız ve de giyiniz bayanlar.

emrah'ın tüm ısrarlarına rağmen bacısının* giyip kötü yola düşmesine vesile olan çarık.

giyildiğinde görüntü olarak güzel gözüken ,fakat giyen kişiye işkence çektiren bi nevi işkence aleti

kibar ve güzel ayaklarda akıl alası derecede sexapel yaratan ayakkabı türü...

Şık ve zarif duran bir aksesuardır. Hoş görüntüsünün yanında oldukça rahatsızdır. O yüzden kadın olsaydım her an giyerdim bla bla demeyin. Afedersiniz ama b*k giyerseniz.

görsel

görsel

Zariftir.

iyi yürüyebiliyorsan.

Aksi halde komiktir.

Düz ayakkabı giyemememe sebep olan ayakkabı çeşidi. Topuklu ayakkabıya alışınca düz ayakkabım acıtmaya başladı. Ayrıca topuklu ayakkabıyla yokuş inmek çok zor.

siyah ince çorapla kullanılması daha makbuldür. çok daha estetik ve şık durmaktadır.

of calliopee.
2019'da aldigin ayakkabiyi da gorduk.

görsel

boy uzatmaya yarayan işkence şeysi. *

Yukarıda bulunan örneklerini hayat kadınlarının giydiği ayakkabı türü.

Bir türlü üzerinde yürümeyi beceremediğim sağlığa zararlı ayakkabı türüdür.
Yaşasın adidas originals.

şık ve zarif duran bir aksesuar.

görsel

görsel

bayanların savunma silahı.