beyaz blues adamı. o kadar çok sigara içmesinin neden olduğu ağır, ağdalı ve koyu sesinin dikte ettiği melankoliye inat; bir neşe, bir vurdumduymazlık, bir hayata bağlılık... harika adam...
en iyi albümünün blood money, en kusursuz parçasının da kesinlikle ayrılıklardan sonra dinlenilmemesi gereken, eğer bu hata yapılırsa, boğma rakı etkisinin bünyede hissedileceği ve acıyı katmerli olarak tekrar yaşayacağınız all the world is green olduğunu düşündüğüm müzisyen, oyuncu, ayyaş, güzel adam.
"insanın kişisel tarihi kısa film ya da fotograf olarak başlar,
bir oyut resim haline gelir"
"sigarayı bıraktığıma göre şimdi bir tane yakabilirim.
Mademki bıraktım" der.
8 yaşından beri bağımlısı olduğu sigarayı şu an kullanmıyormuş.
o bıraksa da, onun müziği eşliğinde sigara yakanları az değildir.
son albümü; orphans - yetimler- 54 şarkılık toplama ve yeni
kayıtları barındıran, 3 ayrı cd'den oluşan bir albümdür.
yalnızca müzik adamı değildir, bir çok filme oyunculuğu ile
imzasını atmıştır.
oynadığı son film ise; (bkz: wristcutters: a love story)
küçük iskender sık sık bahseder ve waits i altben arkadaş karışımı olarak kullanır. ayrıca tom waits i kar ve kaplanda görme zevkine erişebilirsiniz ama filmin devamının iazlenmesi pek tavsiye edilmez ki waits de sadece düğün sahnesinde vardır.
beat kuşağının dumanlı ve kirli sesi. blues, caz ve rockı; edebiyat, tiyatro ve sinemayla harmanlayan bireyci bi ozandır. charles bukowski 'nin ruh kardeşidir aynı zamanda. büyük amerikan düşünün bir nevi parodisidir waits.
alice albümünün kapağındaki fotoğrafta elinde bir süpürge tutmaktadır. karanlık bir fotoğraftır; sesi ve şarkılarıyla uyumlu.. süpürge, cadı ve büyücüleri, ya da ısszlıkta sokakları temizleyen çöpçüleri çağırıştırıyor. şarkıları, hayat karşı duruşu ve bunu müziğine yansıtması açısından elindeki süpürge ile kafamdaki imgesi yerine oturmuştur. o bir büyücü, kahin, ıssızlıktaki ses ya da daha kestirmeden söylersek, sanatçı.