tiyatro için çıldıran kültürlü türk insanının beğenmediği yazardır.
yazıyı okumaya dahi tenezzül etmedim, gazeteden de yazarlarından da hazzetmem. kozum oldukça da bu gazeteyi okuyanları göt etmeye bayılırım. ama biraz insaf yahu, biraz insaf. küfrettireceksiniz beni. kaçınız ilkokulda götürüldüğünüz tiyatro haricinde bir oyun gördünüz? öğretmenin zorla tiyatro kulübüne seçtiği öğrenciler haricinde bu sanata gönül veren kaç sözlükçü var? tiyatroyu gerçekten seven, isteyen ve tiyatrocu olmakla mutluluk duyan kaç insan var türkiye'de?
elbet var, haklarını yemeyeyim onların. ama sayıları bir elin parmaklarını geçmiyor. oyunları da sadece yakınları tarafından izleniyor. çünkü türk halkı tiyatronun ne olduğunu bilmiyor.
ha zaman yazarı saçmalayınca sanat aşkıyla yanıp tutuşan medeni türk halkı savunmaya geçiyor. ahaha, adam olmazsınız lan siz.
tekel işçilerinin eyleminde akp hükümetinin politikasına tamamen katılıyormuş.. yard. Doçentlik maaşından fazlaymış; araştırmış... Alacaksın evini arabasını, asgari ücrete tabi tutup çalıştıracaksın. Ben de araştırdım ki bir köşeyazarının maaşı aylık 8 bin liradan az değil..
düşünce özgürlüğünü işine gelince savunan insanları ortaya çıkarmıştır.insanların amacı ve fikri ortadaysa; bu fikirler gericilik, yobazlık ve birçok benzer amaç yönündeyse sen çıkıp "düşünce özgürlüğü bik bik" diyemezsin. düşünce özgürlüğü öyle basit bir şey değildir. "tiyatro tehlikelidir"... bir daha okuyup kelimelerin gerçek anlamlarını ortaya çıkartalım lütfen.
düz mantıkta haklı çıkabilen bir yazarmış kendisi. gördük sözlük sayesinde. tiyatroyu tehlikeli bulmak nedir, gerekçeleri ne olabilir çok merak ediyorum.
tiyatro ne biliyor musunuz ondan da şüpheliyim. hangi tiyatro bu tehlikeli bulunan? pazardan elma mı alıyoruz?
ki bunlar da kendi aralarında türlere, akımlara, çağlara ayrılırlar. sırf karşı çıkmış olmak için, saçma ergen isyanından farkı olmayan bir refleksle, bu denli komplike ve köklü bir sanat dalını; tek bir çatı altında birleştirip, nasıl beğenilmemesi normal bir olgu haline getirdiniz şaşıyorum. bir insan zorlasa bu denli cahil olduğunu gösteremezdi, bravo. hayatında tiyatroya gitmemiş, iki satır okumamış beyinler, oturmuş ahkam kesiyor. futbol tartışmıyoruz. evet tiyatro hakkında önüne gelen ahkam kesemez. belli bir birikim ve seviye şarttır.
gericilikle ilericilikle,tiyatro bale nasıl orantı ile aynı çerçevede düşünülebiliniyor anlayamadım.
bunu kültür bakanı bile söyleyebilir. o zaman kendi fikrini dile getirmiş olur. yani şahsi kanaat bildirmekte herkes özgürdür. dolayısıyla, iyi okunduğunda adam kimse tiyatroya gitmesin demiyor ki.. ben tehlikeli buluyorum diyor. yani tamamen öznel bir yaklaşım.
acaba söyleyen başkası olduğunda bu kadar tepki toplar mıydı ki..
ahmet turan alkan diye bir yazar oldugunu okuduk bu yazarin... söylemlerini de zahmet edip okuduk- okumasak da olurmus- yani iste ben böyle bir durumda sunu ifade etmek isterim.
75 milyon icerisinde mutlaka bu tür seyler söyleyen , pek fazla düsünmeyen, ya da düsündügü seyler kendi icinde tutarsizlik kokan sahislar olacaktir. baleden hazzetmemek, tiyatro´dan hazzetmemek tamamen önyargilardan olusturulmus görüslerdir. ben oradaki o kadinin yerinde olsam konuyu somutlastirir, "herhangi bir tiyatro oyununun" icerigini sorardim, türk yazarlarinkiler de dahil herhangi birisinin. iddiaya varim zaman gazetesi yazari hicbir tiyatro oyununu dogru drüst tanimiyordur. bir seyi begenmek gibi begenmemek de , kendi icerisinde tutarli olabilir. mesela mozart ´in don giovanni operasinin sonu, sonradan gene mozart tarafindan bir "ekleme" yapilmak suretiyle degistirilmistir. bunu bircok insan "yanlis" bulur, operanin ilk "eklemesiz" seklinin cok daha carpici oldugunu düsünürler. ama bu adamlar operayi tanirlar da konusurlar, öyle haricten gazel okumazlar.
bir gazete yazari bu sekil görüsler ortaya atamaz. bu sekil bir görüs "kendi görüsü" olamaz. bahsi gecen sey, herhangi bir tiyatro oyunu, ya da bale bestesi degil "bütün tiyatrolar" ve "bütün bale" lerdir. böyle bir görüs olmaz.ya da böyle bir adam gazeteci olmamalidir. mesela bir adam tutup "ben kitaplari pek iyi bulmam okunmasini sakincali bulurum" diye bir görüs ortaya atamaz. bunlar kütüphaneler dolusu koskoca sanat dallaridir. sen kimsin ki koskoca sanat dalinin tümünü reddediyorsun, diye sorarlar adama. ulan shakespeare dünya siyaset tarihinde rol oynamis bir adamdir be. shakespeare olmasa belki hala kralliklarla yönetiliyor olurduk. ya da mozart o türk düsmani toplumlarin hem de böyle tam göbeginde, "konusu osmanli sarayinda gecen" bir opera yazmis, ve üstelik neredeyse operayi "türkce" bestelemek gibi bir duruma bile girmistir(ama sonradan vazgeci-ril-mistir.). ordulari osmanliyla savasan ve ölen toplumlarin krallarina ana karakterlerinin ismi "osman" "selim" olan bir opera seyrettirmistir. bu muymus "kötü" olan?...cahil bir adam iste kardesim, aslinda ciddiye bile almamak lazim...
bu yazar tiyatroyu sevmiyorum veya şu tiyatro şöyle gitmeyin dese zaten kimsenin bu rezalete laf edeceği yoktur.
ama aklı fetoşan zehir ile dolu, amerikan aşkı ile kavrulan cemaatçi yavrular zaman denen bedava dağıtılan, şişirme ve götten sallama tirajlı gazeteyi ve yazarını nasıl savuncam diye şekilden şekile girmişler.
bu adam gelip bu yazarlara hakaret etse yine de savunurlar. zira buradan anlaşılan durum o.
adamın biri çıkmış tiyatro için " tehlikeli " diyor ve hala birileri sırf kendi ideolojisi diye bu rezaleti ve kepazeliği savunacak kadar alçalıyor.
buradan alınacak ders şu ki bu ülke için en büyük tehlike bu yazar ve arkasında ki sığır sürüsü kıvamında ki destekçileridir.
ee sonra tabii ki zam yapan akp'yi savunacaklar, şehide kelle diyerek hakaret edip, Türkiye cumhuriyet'i tarihine kara leke olarka geçen birine oy verecekler.
bu zihniyet değil mi ceketi mi koysam seçtiririm, odun koysak seçtiririz diyenlere tapan, demokrat ilan eden ve secde eden.
neyse sizler köhne ve kirli beyinleriniz ile tiyatroyu tehlikeli görecek kadar ortaçağ kiliselerindeki o karanlık insanlar gibi düşüncelere sahip olanları savumaya devam edin.
zaten aksini yapsa idiniz hem insanlığa hemde tiyatroya ciddi hakaret olurdu.
insanın dinini savunmasında hiçbir mahsur yoktur, her insan inancını seçmekte ve savunmakta özgürdür, bu yaradılışın bir kanunudur. Lakin inancının elçisi olarak gördüğü insanları doğru seçmelidir, bir inanç insana at gözlüğünü taktırıyorsa, Amerika'da paşazadeler gibi yaşayıp, Tv kanalında (Kendi Tv Kanalı) 3 m2 bir o...dada yaşıyorum diyip kendisini bir inanca adamış gibi gösteren insanlara, biz tanrının askeriyiz diyip iç ve dış dünya savaşı hazırlıklarını başlatanlara (Karış Karış Topraklar için) Kişisel çıkarları uğruna dini suhistimal edenlere, bunla yetinmeyip dinsel milliyetçilik yaptığını gösterip bi çok değişik inançtaki insanların canını yakanlara inanmak sadece beynin yobazlaşmasından kaynaklanan liberal oyunlardan birisidir. Bu kişilerden birine örnek, Tiyatro tehlikelidir diyor efendimiz. Asıl politik çıkarlar uğruna dini tiyatro oynayan kişidir kendileri. Yazık.
kardeşim adam kendi görüşünü söylemiş sana ne çıkıp düşünce özgürlüğü diye götünü yırtan siz değil misiniz adam tiyatroya gitmeyin demiyo tiyatroya gitmiyorum diyo
(bkz: lafı götünden anlamak)
sonra zaman 800 bin de satıyo 1 milyon da satıyo
(bkz: doğru söze ne hacet)
sindiremiyosan sindiremiyom de kardeşim
bu yazarın yaptığı işten para kazanıyor olması insanın içini acıtıyor gerçekten. tamam, kimsenin parasında gözümüz yok ama bu adam para kazanıyorsa ve bu kadar üniversite mezunu işsizse lanet olsun bu ülkeye diyorum.
sözlüğün bazı yazarlarının "tiyatroyu sevmek zorunda mı yahu?" diye tepki gösterdiği olaydır. halbuki bahsi geçen zaman gazetesi yazarının "tiyatroyu tehlikeli buluyorum" dediğini görüyoruz. bunu da savunan insanların olmasını görmek şaşırtıyor gerçekten bizleri. eskiden anlamakta zorluk çekerdim bu insanları. artık zorlanmayı bıraktım, direk anlamak istemiyorum.
hitap ettiği sürcahil kesimin algılarında; basit bir beğeni ifadesiymiş gibi yer eden beyanların sahibi yazardır. adam beğenmiyorum demiyor; "tehlikelidir" diyor. bir düşünceyi öne atmak ve onu bazı somut temeller üzerine dayandırmaktır aslolan. ve beğenileridir, fikirleridir insanı kaliteli insan yapan.
ayrıca antik çağdan bu yana toplumlara yön verme gücüne sahip tiyatroyu sadece okul müsameresi kıvamında gören ve "tiyatro ne ki, avrupalı gitmiyor ki" zihniyetinde, aklınca tiyatroyu elit tabakanın oyuncağı gibi göstererek yermeye çalışan, ancak tiyatronun halka dair olduğundan bile haberi olmayan, sürcahil bir nesle yaraşır şekilde konuşmuştur sayın ahmet turan. okuyucusunun yazarı sonuçta.
