titanic

entry526 galeri129 video5
    311.
  1. 310.
  2. 309.
  3. Ne varsa eskilerde var, şimdi bunun gibi film yapamıyorlar..
    2 ...
  4. 308.
  5. Milyon defa izlesem milyon bir defa yine izlerim.

    Nedensiz, oyle bir film.
    1 ...
  6. 307.
  7. 24 defa izlediğim en çok oskarı olan (11 tane) efsanevi filmdir.
    3 ...
  8. 306.
  9. Titanik faciasında ölmeyen Japonlar, diğer yolcularla birlikte ölmediği için korkak olarak görülür.
    0 ...
  10. 305.
  11. 304.
  12. Atlantik okyanusunun yaklaşık 4 km derinliğinde, 'halomonas titanicae' adında bir bakteri tarafından yok olmayı bekleyen dev transatlantik.
    0 ...
  13. 303.
  14. Batan Titanic'ten sağ kurtulan Japon vatandaş Hosono Masabumi, ülkesine döndüğünde diğer insanlarla birlikte ölmediği için korkak olarak anıldı..
    2 ...
  15. 302.
  16. Tamamlayamadığı southampton to new york seferini, şu anki varisi queen mary 2 gemisiyle yapmayı hayal ettiğim gemi.

    1 hafta boyunca kuzey atlantik'te, dev bir translatlantikte olmak, titanic atmosferini yaşatır mı bilmem.
    0 ...
  17. 303.
  18. imo'nun(international maritime organization) çok önemli bir kuruluşu olan solas'ın konuşulup çıkarılmasına sebep olan kaza.
    1 ...
  19. 302.
  20. Fleet'in buzdağını gördükten sonra, gemi'nin ölümcül çarpışmasını 37 saniyede yaptığı tahmin edilmektedir. Gemi'nin sancak (sağ) tarafı buzdağı tarafından yırtılmıştır, omurgadaki birçok noktada bükülmeler olmuş, suyun altında kalan perçinler atmış ve bu sayede beş kompartıman suya doğru açılmış (ileri seviye tank, üç ileri ambar ve kazan dairesi 6) ve denizin altında kalmıştır. Normal perçinler yani geminin üst tarafındaki perçinler yapım sırasında makineler yardımıyla yerleştirilmiş, ancak geminin deniz altına girecek sancak ve iskele bölümlerine makineler yetişemediğinden perçinler insan gücüyle ve cüruf yardımıyla güçlendirilmiş olsa da fazla cüruf kullanıldığından perçinler daha rahat bir şekilde parçalanmıştır. Çarpmanın tüm etkisi ortalama 10 saniyede tamamlanmıştır. Altıncı kompartımandaki (kazan dairesi) pompalar suyu geldiği hızla geri pompalayabiliyordu. ilk beş kompartıman aşağı yukarı 1.1 m² civarındaki alandaki küçük oyuklar ile delik deşik olmuştu. Öndeki kompartımanlar doldukça, kompartımanlar arasındaki su geçirmez bölmeler kapatıldı. Titanic su yüzünde dört kompartımanın dolması ile ayakta durabilirdi. Ancak gemi beşinci kompartımanlarınada su alıyordu. Kaptan Smith köprüye varır varmaz, çarpmanın etkisi ile birlikte ekibine her şeyin durdurulması emrini etmişti. Çarpmadan sonraki ilk on dakikada bütün kompartımanlar 4,3 m civarında, Atlantik'in buzlu suları ile doldu. Geminin birinci derecedeki subaylarının incelemesini takiben, gemi doğramacısı ve tamircilerinden J. Hutchinson ve Thomas Andrews iki güvertedeki posta odalarınıda içine kapsayan detaylı bir inceleme yaptılar, bu inceleme sonucunda görünen oyduki Titanic batacaktı. Saat gece yarısını vurmadan önce öndeki üçüncü sınıf kısmı suyla dolmaya başlamıştı. Çarpışmadan 25 dakika sonra Saat 00.05'te Kaptan Smith bütün cankurtaran flikalarının örtülerinin açılmasını emir etti; beş dakika sonra saat 00.10'da yerlerinden çıkartılmasını ve saat 00.25'te flikaların kadınlar ve çocuklar ile doldurulmasını ve aşağıya indirilmesini emir etti. Saat 00.50'de dördüncü subay Joseph Boxhall ilk beyaz yardım fişeğini ateşledi. Beyaz fişek atılmasının amacı; diğer gemilerden yardım isteyebilmekti. Fakat; asla batmayacağına inanılan Titanic, sefere çıkmadan önce sadece eğlence amaçlı kullanılan beyaz fişeklerle depolanmıştır. Kırmızı renk olan asıl yardım fişeklerine maalesef yer verilmemiştir. Bu da batma esnasında, fırlatılan beyaz fişeklerin, Titanic'i görebilen diğer gemilerin acil durumu algılayamamasına ve yardımların çok fazla gecikmesine yol açmıştır.
    Charles Lightoller ölümünden önce bir mülakat vermiş ve ilk filika indirilmeden önce Kaptan Smith ile olan karşılaşmasını açıklamıştır. ifadesinde:

    "Filikaların örtüleri kaldırılmış, temizlenmişti. Akabinde filikalar bot güvertesi seviyesine indirilmiş ve menteşelerinden çıkarılmaya hazırdı, tam bu o anda Kaptan Smith ile karşılaştım ve ellerimi onun kulaklarının arkasına koyarak ve yüksek sesle sordum, "Efendim filikalara ilk önce kadın ve çocuklarımı almalıyım" bu soruma, Kaptan olumlu anlamda kafa salladı ve bunun üzerine ilk filikayı doldurmaya başladım."

    ilk 65 kişi kapasiteye sahip yedi numaralı filika saat 00.45'te sancak tarafından üstünde sadece 28 kişi ile birlikte indirildi. Hemen arkasından 00.55'te altı numaralı filikada yine 28 kişi ile iskele tarafından indirildi. Titanic yolcuları ve mürettebatı ile birlikte 2,228 kişi olmasına rağmen, toplam kapasitesi 1,178 olan 20 filika taşımaktaydı. Numaralar ile isimlendirilmiş onaltı flika mataforalardaydı(vinç), yandan çadır bezli, harf ile isimlendirilmiş ve katlanabilir dört adet filika ise subay yatakhanesinin çatısına yerleştirilmişlerdi. Flikalar için toplamda yetecek alan gemideki yolcuların ve mürettebatın yarısından biraz daha az idi. Yukarıda da ifade edildiği gibi o zamanlar gereken bot sayısı insan sayısı yerine geminin gros ton ağırlığına göre karar veriliyordu.

    Birinci ve ikinci sınıf yolcularının filikalara erişimi bot güvertesine çıkan merdivenler ile daha kolaydı, fakat üçüncü sınıf yolcuları için bu daha zordu. Alt kısımlarda kalan birçok koridor yüzünden filikalara giden yolu bulmak çok zordu. Ayrıca üçüncü sınıfı geminin diğer alanlarından ayıran ve geminin arka kısmından ikinci kısma geçişi sağlayan kapılar kilitliydi. Birinci ve ikinci sınıfın kadın ve çocuklarının birçogu batış esnasında kurtarıldı, üçüncü sınıfın kadın ve çocuklarında ise durum daha vahimdir, kayıp edilen rakam kurtarılandan daha fazladır.

    Bununla birlikte kilitli kapılar bot güvertesi ve F-G güverteleri arasındaki iletişime de engel olmuştu.

    Filikalar bot güvertesinde bekleyen kadın ve çocuklar ile birlikte indirilmeli ve sonrasında ise F-G güvertelerinde bekleyen kadın ve çocukları iskelelerden (aralıklardan) almalıydı. Maalesef botlar basitçe ve hiç durdurulmadan suya indirildi. Bununla birlikte üçüncü sınıfında kurtarılma esnasında ayrılması ile birlikte, birinci ve ikinci sınıfta seyahat eden çocuklardan birisi ve üçüncü sınıfta seyahat eden 76 çocuktan 53'ü hayatını kaybetti.

    Saat 01.10'dan beş dakika önce, toplam kapasitesi 65 olan "flika 8" iskele tarafından 28 kişi ile ayrıldı. Aşağı yukarı 10 dakika sonra 9 numaralı filika 56 kişi ile birlikte gemiyi terk etti. Felaketin geri dönülemez noktası gece saat 01.15'te gelmişti, o anda gemi'nin ön tarafında bulunan çapa boşlukları suyun altında kalmıştı. Bu noktadan önce, okyanus suyunun girebileceği tek yer buzdağı tarafından oluşturulan yarıklardı. Deniz suyu geminin çapa boşlukları üzerinden sürekli güç kazanıyordu ve bu güç geminin batma hızını dramatik olarak artırıyordu.

    Bot güvertesi zaman geçtikçe daha fazla kaotik hale geliyordu. Saat 01.25'te 11 numaralı filika 70 kişilik yolcu ve mürettabatı ile birlikte sancak tarafından indirildi. Ancak filika'nın indirildiği yer suyu gemi'den dışarıya atmaya çalışan boşaltım pompalarından birine çok yakındı ve bundan dolayı filika denize ulaştığından neredeyse batıyordu.

    Tayfalar filikalar denize inmesine saniyeler kala gemi'den bir an önce uzaklaşabilmek için kürekleri çekmeye başlıyordu.On dakika sonra Filika 13 ve 15 tam kapasitesinde indirildi. Boşaltma borusundan atılan su, hızla indirilen 15 numaralı filikanın altında duran 13 numaralı flika'nın arkasından ittirdi. Tayfalar suya indirilen 13 numarali filikanın iplerini çılgınca kesiyorlar ve yönünü değiştirebilmek için manevra yapıyorlardı. Aynı esnada filika 14 içindeki 40 kişi ile birlikte beşinci subay Harold Lowe'in yönetiminde iskele tarafında alçalmaya başladı. Filika alçalmasını devam ettirirken, Lowe filikaya yan taraflardan binmeye çalışanları korkutmak ve kalabalığı kontrol etmek için, filikada bulunanlarında baskısı ile yaralanmaya sebep olmadan silahı ile havaya üç uyarı ateşi açtı. Saat 01.35'te Filika 15 ve 16 gemiyi terketti, ikinci sınıfın bot güvertesindeki bütün filikalar gitmişti. Gemide sadece birinci sınıfta olmak üzere toplamda kapasitesi 293 kişi olan altı flika kalmıştı, tahminen gemide kalan sayısı ise 1800 olacaktı. Filika 2 ve 4, katlanabilir filikalar dışında gemiden son ayrılacak filikalardı. Filika 2 saat 01.45 civarlarında ayrıldı, hemen onu çok yakın olarak on dakika sonra filika 4 takip etti. Bu filikalar batacak olan gemiye en yakın olanlardandı. Filika 4 gemiden dondurucu okyanusa düşmüş olan insanların bir kısmını aldı.

    Saat 01.45'te gemin'nin üst güvertesi ve ileri güverte su altındaydı ve ileri A güvertesi gezinti noktası ortalama yüzeyin 3m üstündeydi.

    Telsiz operatörleri Jack Philipse ve Harold Syndney Bride tehlike sinyali göndermek ile meşgul idi, mesaj CQD-MGY idi, bunun anlamı batıyorum acil yardıma ihtiyacım var şeklinde idi. Bu çağrıya birçok gemiden cevap geldi, bu gemiler Mount Temple, Frankfurt, ve Titanic'in kardeş gemisi, Olympic idi, ama hiçbiri yetişmek için yeteri kadar yakın değildi.

    Olympic ortalama 930 km uzaklıktaydı. En yakın cevap veren gemi Cunard Line'dan RMS Carpathia idi, aşağı yukarı 107 km uzaklıktaydı ve ortalama geliş süresi 4 saatti, ancak Titanic için çok geçti.

    Titanic'in acil yardım çağrısını karadan iki nokta aldı. Bir tanesi Cape Race'deki radyo istasyonu diğeri ise New York'da Wanamaker mağazasının tepesinde bulunan Marconi telgraf istasyonu idi. Acil yardım çağrısından kısa bir süre sonra, bu çağrı gemiden gemiye, Halifax'dan New York'a oradan tüm ülkeye yayılmaya başladı. New York'da insanlar White Star Line'in önünü doldurmaya başladı.

    Mount Temple ilk acil yardım cağrısını Titanic'e 79 mil uzaklıkta iken saat 00.30'da aldı. Kaptan Moore gemi'nin yönünü hemen çevirip 11.5 knot azami hızla yola çıktı. Saat 04.10 civarlarında Titanic tarafından verilen koordinata ulaştığında ortada herhangi bir gemi veya benzeri bir şey bulamadı. Sonradan ortaya çıkan gerçek ise Titanic'in vermiş olduğu pozisyon gerçek yerinden 12 km uzaklıktaydı. Eğer Titanic o anda doğru koordinatları vermiş olsa idi, Mount Temple muhtemelen RMS Carpathia'dan daha önce varacaktı.

    Titanic köprüsünden, sancak tarafında bulunan bir gemi'nin ışıkları görünebiliyordu, gemi'nin Titanic'e olan ortalama uzaklığı 16–24 km civarındaydı. Bu gemi ne radyo iletişimine, nede her 15 dakikada bir fırlatılan roketlere cevap veriyordu. Bunun üzerine Boxhall ve levazım subayı George Rowe Titanic'deki lambalar ile karşı gemiye mors kodları göndermeye başladı, ancak bu denemede sonuçsuz kaldı.

    Bu gemi ile ilgili yapılan soruşturmalarda S.S Mount Temple kaptanı Moore ve S.S Carpathia'nın kaptanı Rostron bağımsız olarak ayrı ayrı verdikleri ifadelerde gece karanlığında bu vapurun ışıklarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Ancak her iki kaptanında aynı geminin ışıklarını gördüklerine dair ortada bir kesinlikte bulunamamıştır. Buna ilaveten hem Rostron hem de Moore ek kanıt olarak gün ağardığında (15 Nisan 1912) iki direği ve tek bacası olan bir vapuruda gördüklerini ifadelerinde belirtmişlerdir. Bu anılan gemi'nin çok sık olarak adı geçen ve mürettebatı soruşturmaya uğrayan S.S Californian olup olmadığı çok tartışma konusu olmuştur. (S.S. Californian dört tane direğe sahipti.).

    Çarpışma gecesi, SS Californian buzdan dolayı ve gece olduğu için durmuştu ancak Titanic'e oldukça yakındı, vapurun telsiz sistemi, operatör gece uyumaya gittiğinden dolayı kapatılmıştı. Titanic'in telsiz sistemi (Marconi) daha önceki günlerde bir hasar görmüş, Philips ve Bride bunu düzeltebilmek için tüm gün boyunca uğraşmışlardı. Bunun sonucu olarak geride gönderilmeyi bekleyen çok fazla sayıda mesaj birikmişti. Philips en yakındaki Halifax istasyonundan güçlü bir sinyal alınca mesajları göndermeye başlamıştı. Californian telsiz operatörü Cyril evans saat 23.00'te yatağa gitmeden önce Titanic'i yollarının üzerinde büyük buzdağları olduğu konusunda hatalı yazılmış bir mesaj ile uyarmaya çalıştı, fakat Cyril, Jack Philips tarafından sürekli kesildi, mesaj hatalı olduğundan kaptan köprüsüne iletilmedi ve geri cevap olarak " Çeneni kapat ,şu anda çok meşgulüm ve çalışıyorum " iletildi.

    SS
    Californian
    vapuru.
    Saat 22.10'da Californian, güneyden gelen bir gemi'nin ışıklarını farketmişti. Kaptan Lord ve üçüncü subay C.V Groves bunun bir yolcu gemisi olduğu konusunda mutabık olmuşlardır. Yukarıdada ifade edildiği gibi durmuş olan Californian, gelen gemiyi buz ile ilgili uyarmaya çalışmış, ancak Titanic'in telsiz operatörü (Jack Philips)tarafından azarlanmıştı. Saat 23.50'de Grove gemi'nin ışıklarının yanıp söndüğünü farketti, sanki gemi durmuş veya tamamen kapatılmış gibiydi. Kaptan Lord'un emri ile saat 23.30 ve 01.00 arasında mors ışık kodları gönderildi, ancak hiçbirine geri cevap alınamadı. Daha sonra yapılan soruşturmalarda ortaya çıkan gerçek ise, Mors lambasının maximum mesafesinin 6 km olduğudur, bu sebepten dolayı Titanic tarafından asla görülemedi. Kaptan Lord saat 23.30'da köşküne istirahat etmek için çekilmişti, ikinci subay Stone görev başındaydı ve saat 01.15'te Lord'u gemi'nin (Titanic) bir tane roket fırlattığına(bunu takiben dört tane daha fırlatılmıştır.) dair uyardı. Lord bu roketlerin bir şirket sembolü olup olmadığını bilmek istedi, bu roketler tanımlama yapmak için kullanılan ve ışık saçan roketlerdi. Stone roketlerin tamamının beyaz olup olmadığı ile ilgili olarak hiçbir fikrinin olmadığını ifade etti. Titanic'in göndermiş olduğu acil yardım roketleri'nin renkleri farklı idi, o zamanlardaki denizcilik yönetmeliğinin eksiklerinden dolayı, Kaptan Lord'un kafası karıştı ve bu roketlerin acil durum roketi olup olmadığını bilemedi. Kaptan Lord ekibine izlemeye devam etmelerini ve diğer vapurlara Mors lambası ile sinyal göndermelerini emir etti ve tekrar yatağına çekildi. Saat 01.50'de üç roket daha görüldü ve Stone gemi'nin suyun içinde ilginç göründüğünü not etti. Saat 02.15'te gemi'nin artık görünmediği konusunda Kaptan Lord tekrar bilgilendirildi. Lord ışıkların herhangi bir renginin olup olmadığını tekrar sordu, cevaben hepsinin beyaz olduğu bilgisini aldı. Birinci subay George Stewart saat 05.30'da telsiz operatörü Cyril Evans'i uyandırdı ve gece boyunca roketlerin görüldüğü konusunda onu bilgilendirdi ve bulabileceği gemiler ile iletişim kurmasını istedi. Frankfurt gemisi Titanic telsiz operatörünün kayıp olduğu bilgisini verdi, bu bilgi hemen Lord'a aktarıldı ve Californian yardım için harekete geçti.

    Soruşturmalarda tespit edilen ise Californian Titanic'e olan uzaklığı 31 km civarındaydı. Kaptan Lord roketleri gördükten sonra telsiz operatörünü kaldırabilir ve yardım için hemen harekete geçebilirdi bu sayede yaşanan kayıplar daha az olabilirdi.

    Felaket ile ilgili yapılan her iki soruşturmadada SS Californian ve kaptanı Stanley Lord yeterli yardımı yapmadığı için hatalı bulunmuştur.

    Felaketin ilk anlarında yolcular sıcak odalarını bırakmak konusunda oldukça isteksiz davranmıştır ve Titanic'i daha güvenli bulmuştur. Bunun nedenleri ile ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan gerçek ise gelen felaketin boyutunun yolcular tarafından çok iyi anlaşılamamasıdır. Gemi mürettabanın felaketin ilk anlarındaki tavırları da bu algıya önemli miktarda katkı sağlamıştır. Çarpışmanın hemen arkasından kazanın boyutları tam olarak bilinemediği ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu için yolcular arasında panik havasına neden olabilecek ifadelerden kaçınılmıştır. Titanic araştırmacıları filikaların ilk başlarda mevcut kapasitesinin çok altında gitmesinin ana sebeplerinden birisini buna bağlamaktadır, araştırmacılar ikinci neden olarak ise, filikaların sağlamlığı konusunda kafalarda oluşan şüphelerin olduğunu ifade etmişlerdir. Filikaların tam olarak doldurulması halinde batabileceği düşünülmüş, hatta birçok yolcunun gemiden atlayıp filikalara binebileceği tahmin edilmiştir.

    Kaptan Smith aynı zamanda filikaların yarı doldurulup gönderilmesini istemiştir, bu sayede filikalar hemen geri dönüp su üzerinde kalanları kurtarabilecekti. Bir numaralı filika 40 kişi taşıyabiliyordu, ancak Titanic'den 12 kişi ile birlikte ayrıldı. Çıkarılan bir dedikoduya göre Sir Cosmo ve Lady Duff Gordon iki tayfa ve beş ateşciye rüşvet verdiği kendileri ile birlikte, üç tane de arkadaşını gemiden çıkartmasını istediği iddia edilmiştir. Ancak bu söylentinin daha sonra yanlış olduğu ispatlanmıştır. White Star Line'ın yönetici direktörlerinden J.Bruce Ismay portatif filika C ile gemiden ayrılmış, hem Amerikan hem de Ingiliz soruşturmalarında bundan dolayı eleştirilmiştir. Diğer yolculardan peder Thomas Byles ve Margaret Brown filikaların içindeki kadınlara ve çocuklara yardım etmişlerdir. Brown son olarak filikaya binmesi konusunda zorlanmış ve kurtulmuştur, ancak Byles kurtulamamıştır.

    Zaman geçtikçe geminin okyanusa doğru eğiminin artması ile birlikte insanlardaki endişede artmaya başlamıştı, bazı filikalar daha fazla yolcu ile ayrılmaya başlamıştı. Filikalar doldurulurken kadınlar ve çocuklar ilk olarak filikalara alınıyordu, bu emir Kaptan Smith tarafından verilmişti. Ilk başta düşünülen kadınlar ve çocuklar doldurulacak, yer kalırsa erkeklerde alınacaktı.

    Maalesef bazı heyecanlı subaylar erkeklerin filikalara binmesini engellemişti, hatta erkekler için yer olmasına rağmen, silah bile kullanmaktan çekinmemişlerdir.

    Çok sık olarak anılan bir slogan ise birinci sınıftaki erkeklerin yaşam oranı üçüncü sınıftaki kadınlardan fazla olduğudur. Bu asla doğru değildir. Resmi kayıtlara göre kurtarılan üçüncü sınıf kadınların oranı birinci sınıf erkeklere göre sayıca çok üstündür. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek ise üçüncü sınıftaki kadınların yarısından fazlası donmuş, birinci ve ikinci sınıftaki kadınların neredeyse tamamı kurtarılmıştır.

    Saat 02.05'te dondurucu okyanus suyu köprü altındaki trabzanlara ulaşmıştı, katlanabilir A ve B filikaları da dahil olmak üzere, bütün filikalar indirilmişti. Katlanabilir D filikası ise mataforalardan indirilen son filikaydı ve 02.05'te 44 kişi ile son ayrılan filika oldu. Tüm filikalar içinde toplamda boş alan sayısı 466 olarak hesaplanmaktadır.

    Bride döndüğünde, bir ateşçinin yavaşça ve gizlice Philips'in can yeleğini çalmaya çalıştığını fark etmiş ve ateşçiyi yakalamıştır. Tam o anda üçü de küçük odada boğuşmaya başlamıştır. Boğuşma esnasında Bride ateşçiyi belinden yakalamış, Phillips'de ateşçiye yumruk atmıştır. Her ikisi de o anda suyun odaya girdigini görüp, şapkalarını alıp çıkmışlardır. Bride katlanabilir B filikasına yardım etmiş, Phillips ise kurtulma ümidi ile geminin arkasına doğru koşmuş ve gözden kaybolmuştur.

    Tam o sırada Atlantic’in buzlu sularının ulaştıgı sağ güvertenin açıgında ise iki flika yüzmekteydi. Katlanabilir filika B yukarıdan aşağıya inmiş ve A filikasının yarısı su ile dolmuştu. Kaptan Smith köprüde her zamanki pozisyonunda dikilmekteydi. Gemi batar iken kaptan ya dümenci odasında sıkışıp kalmıştı ya da buzlu suların arasında yok olmuştu. Bu konuda tam bir kesinlik ortaya konulamamıştır. Genel kabul köprüde hayatını kayıp ettiği yönündedir. Su ilerledikçe verdiği ilk önemli hasarlardan biri ilk bacanın devrilmesidir. Baca devrilmesi ile birlikte sancak tarafında kalan köprü kanatlarını parçalamış ve su üzerinde bulunan birçok insanın ölümüne neden olmuştur. Bunların arasında zengin ve meşhurlardan Charles Williams, Hugh McElroy ve muhtemelen John Jacob Astor IV'de vardı. Güvertede bulunan insanlar geminin arkasına doğru bağırıyorlardı veya bir umutla filikalara ulaşabilmek için suya atlıyorlardı. içeride ise durum daha vahimdi. Su camları kırmaya başlamış ve birinci sınıf merdivenleri yutmuştu. Peder Byles bu son kritik anlarda, çevresindeki insanlar ile birlikte dua okumaktaydı. Tam o esnada bronz pervaneler tamamen ortaya çıkmış ve gemi baş aşağı eğilmişti.

    Bu arada ikinci baca da yere yuvarlanmış, elektrik sistemi de iflas etmiş ve ışıklar tamamen kapanıp gemi bütünüyle karanlığa bürünmüştü. Kısa bir süre sonra Titanic’in gövdesinin üzerindeki stres(gerilim) artmış ve son iki baca arasından ikiye bölünmüştür. Bölünmeden sonra baş taraf tamamen suyun altına gitmiş, geminin arka tarafı ise tek başına bir süre kaldıktan sonra dikey olarak saat 02.20 civarlarında okyanusun karanlık sularına gömülmüştür.

    Gemi tamamen battıktan sonra açıklardan bulunan 18 filikanın sadece 2 tanesi geri dönüp insanları kurtarmaya çalışmıştır. Bunlardan biri olan 4 numaralı flika batış yerine oldukça yakın idi. Bu sayede suda bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır. Kurtarılanlardan ikisi daha sonra ölmüştür. Aşağı yukarı bir saat sonra 14 numaralı flika enkaz alanına tekrar geri gitmiş ve dondurucu su üzerinde bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır. Geride kalan diğer filikaların da bir müddet sonra kurtarma işlemine katıldığına dair ifadeler de bulunmaktadır. Ayrıca su üzerinden kalan insanların can havli ile filikalara doğru yüzerek tırmandığı ve filika üzerindeki insanların ise filikanın batmasını engellemek için su üzerindeki kurbanlar ile mücadele ettiği de kayıtlarda yer almaktadır.

    Batışın hemen sonrasında gemi derinlere doğru süzülüyordu ancak iki kısım birbirinden çok farklı batıyordu. Arka taraf yüzeyden 609 m yükseklikte süzülmekteydi ve bir şekilde yavaşlayıp hafifçe iniş yaptı. Baş taraf ise okyanus suyuna şiddetli bir şekilde dalmış, içeride sıkışmış hava büyük bir patlamaya neden olarak gövde üzerinde büyük bir yırtığa neden olmuş ve zemine oturmuştur.
    5 ...
  21. 301.
  22. 300.
  23. Bu akşam yine izlediğim filmdir. Olacakları hiç bilmiyormuş gibi aynı dikkatle izlediğim film olmuştur bugün e dek.
    1 ...
  24. 299.
  25. Lisedeyken cok sevdigim bir arkadasim dun aksam titanik vardi ama izleyememistim demisti.
    Bende izleyememistim cunku fizik sinavina calismistim.
    Cok guzel soylemisti lan.
    Cok guzel filmdir.
    Bazen bir erkek bir erkegin filmi ovmesini bile guzel bulabiliyor.
    Ne guzel soylemistin lan ali.

    Hadi bi dinleyin~ hymn to the sea.

    *tanim: cok guzel filmdir.
    0 ...
  26. 298.
  27. Sinemalarda tekrar gösterime girmesi gereken film tarihin gelmiş geçmiş en iyi epik filmidir başarısı uzun yıllar geçilememiştir finansal açıdan geçilse bile halen dünyanın en çok izlenilen ve tüm dünyada en çok bilinen filmdir gösterime girdiği zamanlarda sinemalar gece yarısından sabaha kadar bile seanslar düzenlemiştir kısacası eşi benzeri yoktur yapılmamıştır ve yapılamayacaktır.
    2 ...
  28. 297.
  29. Su filmi sinemada izleyemedim ya.

    Yazik...
    2 ...
  30. 296.
  31. Ne maçı ulan titanic bu sanattan anladığınız yok ki varsa yoksa golll.
    4 ...
  32. 296.
  33. 296.
  34. Efsane bir filmdir. Sonu farklı olsaydı sanki daha güzel olurdu. Mesela Rose jack i sırtlasaydı iyi olur du ya, insan aşkını öyle bırakır mı?
    1 ...
  35. 295.
  36. Halbuki rose abla azcık daha sağa kaysaydı jack abi' de kurtulmuş olacaktı. Ne yapalım rahatına düşkün bir insan kendisi. Böyle kabul edelim.

    Bide 200 kişi ölmüş üzülmüyoruzda jack ile rose' un aşkına mı üzülüyoruz sadece?
    2 ...
  37. 294.
  38. 293.
  39. Ne zaman izlesem Rose ile jack'in ayrilma sahnesinde hep aglarim.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1159183/+
    2 ...
  40. 292.
  41. gemiler sanıldığı gibi öyle bir anda batmazlar. su almaya başlayan bir geminin batması saatler, bazen günler alabilir. yavaş yavaş havaya yükselmeye başlar geminin bir tarafı. gemiyle su yüzeyi arasında 90 derecelik bir açı oluşuncaya kadar sürer bu havaya yükseliş.
    90 derecelik açıya ulaşılmasıyla birlikte saniyeler içinde büyük bir gürültüye sulara gömülüverir koca gemi..
    resmi rakamlara göre 20 milyon kişi icra takibinde ve bu sayı her geçen gün artıyor. terörün can almadığı gün yok gibi. saldırı sonrası atatürk havalimanından uzaklaşmak isteyenlerden kişi başı 200 dolar isteyen taksiciler... mecliste saldırıyı anlatırken " önce -keleşle- taramışlar sonra bombayı patlatmışlar' diyen adalet bakanı... kuruyan dereler, göller, yok edilen ormanlar. suyu çekilmiş toprak... 1.200 lira maaşla geçinip yükselen ekonomiden bahseden emekli...
    1 ...
  42. 291.
  43. james cameron'un baş yapıtı dünyanın en ünlü ve en çok izlenmiş filmi aylarca aralıksız sinemaları sabahlara kadar kapatmayan film gelecek nesillere günümüzden büyük bir kalıt ve bir o kadar da epik bir eser.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük