?.
-
sylvia plath şiiridir:
They are always with us, the thin people
Meager of dimension as the gray people
On a movie-screen. They
Are unreal, we say:
It was only in a movie, it was only
In a war making evil headlines when we
Were small that they famished and
Grew so lean and would not round
Out their stalky limbs again though peace
Plumped the bellies of the mice
Under the meanest table.
It was during the long hunger-battle
They found their talent to persevere
In thinness, to come, later,
Into our bad dreams, their menace
Not guns, not abuses,
But a thin silence.
Wrapped in flea-ridded donkey skins,
Empty of complaint, forever
Drinking vinegar from tin cups: they wore
The insufferable nimbus of the lot-drawn
Scapegoat. But so thin,
So weedy a race could not remain in dreams,
Could not remain outlandish victims
In the contracted country of the head
Any more than the old woman in her mud hut could
Keep from cutting fat meat
Out of the side of the generous moon when it
Set foot nightly in her yard
Until her knife had pared
The moon to a rind of little light.
Now the thin people do not obliterate
Themselves as the dawn
Grayness blues, reddens, and the outline
Of the world comes clear and fills with color.
They persist in the sunlit room: the wallpaper
Frieze of cabbage-roses and cornflowers pales
Under their thin-lipped smiles,
Their withering kingship.
How they prop each other up!
We own no wilderness rich and deep enough
For stronghold against their stiff
Battalions. See, how the tree boles flatten
And lose their good browns
If the thin people simply stand in the forest,
Making the world go thin as a wasp's nest
And grayer; not even moving their bones.
________________________________________________
Sıska insanlar
Her zaman bizimledir sıska insanlar,
Gri insanlar gibi yetersiz ebattalar
Sinema perdesi üstünde. Deriz ki
Gerçek değiller:
Bir filmdeler sadece, şer manşetleri
Yaratan bir savaştalar sadece.
Biz küçükken çok acıkmışlardı ve bir deri
Bir kemik kalmışlardı ve istemiyorlardı
Çöp gibi kollarının tekrar tombullaşmasını,
Kabartmış olsa da barış fare karınlarını
En vasat masanın altında bile.
O uzun açlık savaşı sırasında
Sıskalığı koruma yeteneklerini
Bulmuşlardı, daha sonra
Kötü düşlerimize gelmeyi, tehditkâr
Tüfekleriyle değil, sövgülerle değil,
Fakat sıska bir sessizlikle.
Pireli eşek derilerine sarılmış olarak,
Yakınmaksızın, her daim
içerek teneke kupalardan sirkeyi: taşırlar
Kurayla belirlenmiş günah keçisinin
Dayanılmaz halesini. Geceleyin
Ayağını attığında ay
Çamurdan kulübesindeki yaşlı kadının avlusuna
Ay zayıf ışıktan kabuğa dönene dek soyar bıçağı,
Ayın cömert tarafından yağlı etini
Kesmekten kendini alıkoymaya oranla
Alıkonamaz artık bu denli sıska bir soy
Ecnebi kurbanlar misali
Kafanın büzülmüş ülkesinde,
Yabani ot gibi bir soy duramaz düşlerde.
Bu sıska insanlar yok etmezler şimdi
Kendilerini şafak griliğinin
Mavileşip, kızıllaşması misali, ve dünyanın
Çizgileri belirir ve renkle dolar.
Sürdürürler güneşli odada durmayı: Solar
Kenarları katmer güllü ve belemirli duvar kağıdı
ince dudaklı gülüşleri altında,
Solar krallıkları.
Nasıl da desteklerler birbirlerini!
Kırlarımız ve yeterli derinliğimiz yok
Sert taburlarına karşı kale
Oluşturmaya. Bak, nasıl da yassılaşır ağaç gövdeleri
Ve yitirir güzelim kahverengilerini
Sıska insanların ormanda durmalarıyla sadece,
Bir eşekarısının yuvası misali dünyayı sıskalaştırıp
Daha gri yaparlar; kemiklerini bile kımıldatmadan.
?.
-
Çeviren: ismail Haydar Aksoy