"we want information...information...information..."
"who are you?"
"the new number two."
"who is number one?"
"you are number six."
"i am not a number!...i am a free man!"
on the run kill to eat
you're starving now you're dead on your feet
going all the way nature's beast
do what i want as i please
run fight to breathe it's tough
now you see me now you don't
break the walls i'm coming out
not a prisoner i'm a free man
and my blood is my own now
don't care where the past was
i know where i'm going ... out
if you kill me it's self defence
if i kill you then i call it vengeance
spit in your eye i will defy
you'll be afraid when i call out your name
i'm not a number i'm a free man
i'll live my life how i want to
you'd better scratch me from your black book
cos i'll run rings round you
şarkıya adını veren dizinin yeni versiyonu ikişer bölüm arka arkaya üç günde yayınlanacak mini dizi şeklinde çekilmiş ve geçtiğimiz günlerde yayınlanmıştır.
1967 yapımı bir dizidir.
2009 senesinde yeniden uyarlanmıştır.Başrollerinde Jim Caviezel ve ian mckellen oynamaktadır.AMC'nin "mini seri" olarak yayımladığı dizi 6 bölümden oluşmaktadır.
bahsettiğim sahne izleyen arkadaşlar da iyi bilirlerki gerçektende dediğim kadar vardır number six ile öbür arkadaşı gizli gizli bir öğretmeni izlerler akşam olur evini gözetlerler kamera takarlar öğretmen gece kalkıp kameraya bakıp arkasını dönüp yavaşça oturur kafasını ani bir şekilde döndürüp piskopat bir şekilde bakarken kameraya kendi boğazını usturayla keser.
--spoiler--
gerçekten kaliteli bir yapım.ama çüş lan oha öyle sahnemi olur.
gerekli bilgi aşağıdaki linkte fazlasıyla verilmiş. 67 yapımı dizinin yeni versiyonu ve ilk bölümü gerçekten etkileyiciydi. özellikle "village" tasarımı, truman show da kahramanın yaşadığı şehri hatırlattı bana.
dün akşamki bölümüyle bana iyice kafayı çizdirtmiş cnbc-e dizisi dir. elin oğlu 30 sene önce nasıl senaryo yazmış lan. bizimkiler hala yenge düdüklüyor peh.
edit: 30 sene önce demişim ama 42 sene önce çekilmiş.
6 bölümünü de izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki tarihin en iyi dizilerinden bırak diziyi yapımlarından biridir. Biraz 1984 biraz truman show ama hakiki the prisoner. her ne kadar son bölümünü izledikten sonra ne bu oğlum simdi dedirtse de insanın kafasında parçaları yerine oturttuğu zaman oha dediği bir dizi.
--spoiler--
son bölüm olan checkmate de kim kimi şah mat etti diye sorarsanız, 2 6yı derim. ama;
"six is the one!" hadi lan ordan..
--spoiler--
--spoiler--
6 bölümdür "anlayan arap olsun" tadında bir dizidir. her bölümde daha garip bir şeyler olmakta, ve arada adam gibi bir bağlantı dahi bulunmamaktadır. hani bağlantı var ama tamamen varsayımsal olarak.
şahsi fikrim, herşey adamların zihninde. ortak bir hayali dünya yaratılmış. o nedenle çok tırt şeyler oluyor. bir de arada gösterilen kısımların bir kısmı geçmişten değil gelcekten. senariste burdan o yılda bu diziyi çekmesinden dolayı öpücükler yolluyorum.
--spoiler--
In the dungeon-crypts idly did I stray,
Reckless of the lives wasting there away;
"Draw the ponderous bars! open, Warder stern!"
He dared not say me nay--the hinges harshly turn.
"Our guests are darkly lodged," I whisper'd, gazing through
The vault, whose grated eye showed heaven more gray than blue;
(This was when glad Spring laughed in awaking pride;)
"Ay, darkly lodged enough!" returned my sullen guide.
Then, God forgive my youth; forgive my careless tongue;
I scoffed, as the chill chains on the damp flagstones rung:
"Confined in triple walls, art thou so much to fear,
That we must bind thee down and clench thy fetters here?"
The captive raised her face; it was as soft and mild
As sculptured marble saint, or slumbering unwean'd child;
It was so soft and mild, it was so sweet and fair,
Pain could not trace a line, nor grief a shadow there!
The captive raised her hand and pressed it to her brow;
"I have been struck," she said, "and I am suffering now;
Yet these are little worth, your bolts and irons strong;
And, were they forged in steel, they could not hold me long."
Hoarse laughed the jailor grim: "Shall I be won to hear;
Dost think, fond, dreaming wretch, that I shall grant thy prayer?
Or, better still, wilt melt my master's heart with groans?
Ah! sooner might the sun thaw down these granite stones.
"My master's voice is low, his aspect bland and kind,
But hard as hardest flint the soul that lurks behind;
And I am rough and rude, yet not more rough to see
Than is the hidden ghost that has its home in me."
About her lips there played a smile of almost scorn,
"My friend," she gently said, "you have not heard me mourn;
When you my kindred's lives, MY lost life, can restore,
Then may I weep and sue,--but never, friend, before!
"Still, let my tyrants know, I am not doomed to wear
Year after year in gloom, and desolate despair;
A messenger of Hope comes every night to me,
And offers for short life, eternal liberty.
"He comes with western winds, with evening's wandering airs,
With that clear dusk of heaven that brings the thickest stars.
Winds take a pensive tone, and stars a tender fire,
And visions rise, and change, that kill me with desire.
"Desire for nothing known in my maturer years,
When Joy grew mad with awe, at counting future tears.
When, if my spirit's sky was full of flashes warm,
I knew not whence they came, from sun or thunder-storm.
"But, first, a hush of peace--a soundless calm descends;
The struggle of distress, and fierce impatience ends;
Mute music soothes my breast--unuttered harmony,
That I could never dream, till Earth was lost to me.
"Then dawns the Invisible; the Unseen its truth reveals;
My outward sense is gone, my inward essence feels:
Its wings are almost free--its home, its harbour found,
Measuring the gulph, it stoops and dares the final bound,
"Oh I dreadful is the check--intense the agony--
When the ear begins to hear, and the eye begins to see;
When the pulse begins to throb, the brain to think again;
The soul to feel the flesh, and the flesh to feel the chain.
"Yet I would lose no sting, would wish no torture less;
The more that anguish racks, the earlier it will bless;
And robed in fires of hell, or bright with heavenly shine,
If it but herald death, the vision is divine!"
She ceased to speak, and we, unanswering, turned to go--
We had no further power to work the captive woe:
Her cheek, her gleaming eye, declared that man had given
A sentence, unapproved, and overruled by Heaven.
vasat bir dizidir. orijinalini merak ettim, bulabilirsem onu izleyeceğim.
neden vasat?
6 bölümün 5'inin köy'de geçtiği, son bölüme kadar sır perdesini kaldırmayacağız diye kasım kasım kastırılmış, insana bay veren hiç açıklanmayan gizemleri ve ağır ilerleyen yapısıyla insanı gerçekten bayıltıyor.
6 bolmuluk ingiliz yapimi mini dizi... 6 numara etrafinda donen bir dizi, kimsenin disari cikmadigi, hatta disarisi bile olmayan bir kasabada gecmektedir. her gun yeni insanlar gelir ancak kimse nereden geldigini bilmemektedir. olaylari sorgulayan tek kisi ise 6 numaradir...
En basit tabirLe iLk 2 böLüm kimsenin bişey anLamayacağı, 3. böLümden sonra düzene oturttacağı, 4. "heee, bu böyLeyse bu da böyLedir o zaman" gibi çıkarımLar yapacağı, 5. böLümde oLayı çözüp 6. böLümde asıL "amaç"ı anLayınca "hasss..." diyeceği bir dizidir. Dram, geriLim ve boL boL gizem buLunmaktadır dizide. öyLeki birçok noktada "nooLuyoruz yaw" dedirtiyor seyirciye... *
--spoiler--
Dizi insanLık üzerine cidden dikkate değer söyLüyor, temeLde "mükemmeL ırk" gibi nazizme kadar gidebiLecek oLan mükemmeL topLumu yaratma düşüncesine dayanan hikaye finaLde asLında bir "yönetim değişikLiği" hikayesi havası versede özeLLikLe 5. böLümde söyLendikLeri iLe anLatmak istediğini çok iyi anLatabiLiyor bence.. Beni en çok şaşırtan ise ne iki'nin daLaveresi (asıl amacının yerine adam bulmak olması yani) ne aLtı'nın işi kabuL etmesi.. şaşırdığım şey aLtı'nın son sahnede bunu istediğini söyLemesi... 6 böLüm boyunca çıkış yoLu arayan aLtı'nın köyde kaLıp daha iyi bir köy yaratabiLirim demesi şaşırtıcı oLduğu gibi en baştan beri karşı kutupLara konumLandırdığımız iki ve aLtı'nın asLında birbirinden çok da farkLı oLmadığının acı bir göstergesi oLsagerek...
Diğer yandan ne kadar mükemmeL topLum yaratıLmak istenirse istensin, bunun pek mümkün oLmadığını da görüyoruz... Ya en değerLi özeLLiğimiz oLan özgürLüğümüzden ödün vericez ya da hataLarımız oLduğunu kabuL edicez...
--spoiler--
Sonuç oLarak cidden izLenmesi gereken yapımLardan... Dizi iLk çevrimden ne kadar farkLı biLemiyorum ama ben bu haLini sevdim
mutis otesi bi dizi. seviyorum. ne klasik dizilr gibi ilk bolumden sonu belli oluyo, ne de her seyi izleyiciye hazir sunuyo. senin ustunde dusunmen gerekiyo. beni en cok vuran ise koyun en eski sorusudur:
-who is number one?
-theres no number one. there never has been, and there never will be. the concept of the number two is an act of humility. the title reminds us all that we are all public servants, even number two. no one is number one.
kesinlikle 2009 yapiminin tarihsel/politik bircok noktaya parmak bastigini dusunmekteyim. en basitinden koyde acilan deliklerin two tarafindan: "domuz alin, arastirmalara gore domuz nefesi...." diye zirvalayip sahne arkasindan durumu duzleltip halka: "gordunuz mu domuzlar durumu duzeltti." seklinde aciklama yapmasi bile gunumuzde olaylarin onumuze sunulus sekline acik bir gondermedir.
1967 versiyonunu neden konusmuyoruz, merak ettigimdir.
Cok garip lan. Adami kovalayan dev pilates topu, dondurma reklamivari bir koy, f1 arabasi gibi bir araba. bilim kurgu ve surrealizmin dibi resmen. 1967 hem de. Ve biz bundan bahsetmiyoruz. Cok ilginc. En az game of thrones kadar hak edilmis bir populerligi var kanimca ama cok kisi bilmiyor bu diziyi. Gercekten ilginc.