It is 1880, in the Opera House in Paris. Everybody is talking about the Phantom of the Opera, the ghost that lives somewhere under the Opera House. The Phantom is a man in black clothes. He is a body without a head, he is a head without a body. He has a yellow face, he has no nose, he has black holes for eyes. Everybody is afraid of the Phantom- the singers, the dancers, the directors, the stage workers...
But who has actually seen him?
-
1880' de, Paris'teki bir Opera Binası'nda. Herkes Opera Binası'nın altında bir yerde yaşayan Hayalet'ten bahsediyor. Hayalet, siyah giysili bir adam; Başsız bir beden, bedensiz bir kafadır. Sarı bir yüzü var, burnu yok, gözleri için kara delikleri var. Herkes Hayaletten korkar. Şarkıcılar, dansçılar, yönetmenler, sahne çalışanları...
Ama onu gerçekte kim gördü?
~
Paris Operası'nda hayalet olarak tanınan, yüzü ileri derecede deforme olmuş bir müzik dâhisinin, yetenekli ve güzel Soprano Christine'e olan saplantılı aşkını konu alan The Phantom of the Opera; kıskançlık, çılgınlık ve ihtirasın kesiştiği bir hikayedir.
az önce sessiz sinema döneminde yapılmış bir sinema uyarlaması trt2'de yayınlanan eser. "Hayalet" abi korkunç yüzüyle, gizlendiği bombastik ortamlarla, esas kıza olan takıntısıyla ve hunharca cinayetleriyle akıllara ziyandı. Maskeli balo ortamı da çok şekildi filmde.
Nicole scherzinger versiyonu güzeldir. Elbette Nicole bir operacı değil ama elinden gelenin en iyisini yapmaya yürekten çalışması çok bariz .etrafında da dört bomba efsane kült operacı phantom ile mad max teki gitarist tadında elektrogitar riffleri daha ne olsun enfes enfes. ...
Marco aşkitoşkom ne güzel bağarıyon sen öyle yerim. Yalnız o brutale girmesen. Biraz korkuyorum da.
Bi şarkı. Tam uykuya dalarken birden kulaklığımda çalmaya başladığında girişteki ürpertici müziği zıplayarak uyandırıyor beni her seferinde. Ama güzel şarkı.