Prömiyeri Los Angeles'ta yapıldığından beri merakla beklenen ve 10 Mart'ta ABD'de gösterime giren film. Başrollerini Game of Thrones dizisinde Daenerys Targaryen nam-ı diğer Calesi'ye ölesiye aşık, savaşçı Daario Naharis'i canlandıran Hollandalı oyuncu Michiel Huisman ve "Da Vinci Demons" dizisiyle tanınan izlandalı sinema oyuncusu Hera Hilmar paylaşıyor. Ayrıca filmde Josh Hartnett ve Ben Kingsley gibi Hollywood yıldızlarının yanısıra başını Selçuk Yöntem ve Haluk Bilginer'in çektiği çok sayıda türk oyuncu da yer alıyor.
Film; ülkesi ABD'deki adaletsizlikler nedeniyle hayal kırıklığına uğrayan ve Osmanlı imparatorluğu'nda görevi bulunan Amerikalı doktor Jude (Hartnett) ile tanıştıktan sonra ona yardımcı olmak için ABD'yi terk eden Lille (Hilmar) adlı idealist genç kadının hikayesini anlatıyor. Lille, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Subayı görevindeki ismail'e (Michiel Huisman) aşık oluyor.
Öte yandan, Osmanlı Subayı ile aynı dönemde vizyona girecek olan ve Ermeni lobisinin desteklediği "Promise" filminin içeriğinde 1915 yılı olaylarının da yer alması Ermeni meselesini bir anda Hollywood gündemine taşıdı. Filmlerin sanatsal içerik ve sinema olarak taşıdıkları değerden çok siyasal yönden ele alınma çabalarında ermeni lobisinin büyük payı olduğu görülüyor. Türkçe ismiyle osmanlı Subayı filmi hakkında basında geniş kapsamlı haberlerin yapılmasını engellemek isteyen Ermeni lobisi, bir yandan da, 21 Nisan'da gösterime girecek olan "Promise" filminde aşk temalı hikayenin altında işlenen tehcir konusuna şimdiden dikkat çekerek propaganda amaçlıyor. (Aydınlık, 10.03.2017)
Filmi şu anda imdb'de 608 kişi oylamış ve puanı 7,1.
Joseph Ruben'in yönettiği, Jeff Stockwell'in yazdığı film. Türk olarak filme kıyak yapmak istesem de olmuyor amk o derece kötü bir film. Fikir güzel, mekan güzel, ama yemezler hacı. Filmin tek olumlu yanları Michiel Huisman ve ermeni tarafını tutmaması onun dışında artı bir şey yok.
doğu anadolu'daki hayır amaçlı bir amerikan hastanesine destek olma amaçlı olarak osmanlı devleti'ne gelen zengin ve cesur bir amerikalı hemşire genç kızın aniden savaşın patlak vermesiyle zor şartlarda getirdiği yardımı kendisinin (istanbul'da tanıştığı bir osmanlı subayının korumasında) yerine ulaştırmaya çalışması ve sonrasında yaşanan olaylar üzerine kurulu bir film.
--spoiler--
sonrasında da genç hemşire hanım kendisine refakat eden yakışıklı subay ile hastanede görev yapan yakışıklı doktorun arasında bir seçim yapmak durumunda kalıyor ve aşk hayatıyla ilgili gelişmeler yaşıyor. film savaşın sivil halka çektirdiği acılara da epeyce vurgu yapmış ve ermeni olayları ve doğu anadolu'da rus işgali gibi temalara da değinmiş.
Daha yeni izleyebildim ve inanilmaz begendim. Yasanilan tarihi olaylara hakim olunca filmin tam olarak nelere degindigini anlayabiliyorsunuz dogal olarak.
IMDB notu biraz abartılmış olan seyirlik bir film. genel anlamda tarafsız ama eksik bir film; savaş mevzu bahis ama savaşa değinilmiyor, aşk var ama tam anlamıyla aşka değinilmiyor. herşey çok çabuk oldu bittiye getiriliyor.