bu zamana kadar onlarca dizi izlemişimdir, the mentalistten aldığım keyfi çoğundan alamadım. patrick jane'in ukalalıkları ve davayı çözme yeteneğine hala hayranım. keşke tekrar gelse dediğim dizi.
Hayatını sahte medyum olarak tv programlarında show yapıp kazanan bir adamın, ailesinin red john denen bir seri katil tarafından öldürülmesiyle değişmesi, sonrasında polis için çalışmaya başlamasını konu alan dizi. En ufak ayrıntıları gözlemleyerek olayları sherlock holmes'dan daha kısa ve net şekilde çözüyor.
Güzel bir dizi olmasına rağmen, her şeyin bu kadar kolay çözülmesi hoşuma gitmedi.
--spoiler--
ben mi kendimi çok çakal sanıyorum bilmiyorum ama, Jane bu Red John'la telefon konuşması yaptı, ondan önce de adam herifin kulağına kadar girip şiir okumadı mı amk. sesinden hiç mi tanımaz. bi aygıt falan kullanmıyordu sesi için diye tahmin ediyorum Red john. ee, o şüphelilerin hiç biri o sese sahip değil. ben anlamıyorum cidden artık kafam taşağa döndü.
The Mentalist adlı yeni dizinin, yapımcılığını ve senaristliğini Rome dizisinin başarılı senaristi ve yapımcısı olan Bruno Heller üstlenmiş, pilot bölüm yönetmeni ise Emmy ödüllü David Nutter. Cbs kanalının bu yılki iddialı yapımlarından biri olan The mentalist, polisiye -macera tadında ve kadrosunda tanıdık isimler var: Prison Break'den (Veronica Donovan'ı canlandırdı) Robin Tunney (Teresa Lisbon),The O.c'den (Hailey Nichol'u canlandırdı) göz aşinalığımız olan Amanda Righetti (Grace Van Pelt),The Guardian'dan tanıdığımız Simon Baker (Patrick Jane).
Dizinin konusuysa, paranormal güçlere sahip Patrick, Bazı davaların çözülmesi için Kalifornia Araştırma Bürosuna yardımcı oluyor. Kendisini fazla önemsemeyen ve bu özelliğine fazlaca tamah etmeyen diğer dedektiflerle de zaman zaman sorunlar yaşıyor.
hakkında bu kadar az entry girilmesinin sebebini uludağ yazarlarının amerikan dizisi izlememesine bağlıyorum zira şu andaki en iyi 7 diziden biri olarak gösteriliyor.
başrollerini simon baker, robin tunney gibi isimlerin paylaştığı, şeker dizi. konu itibariyle; her bölümde ayrı bir dava peşinde koşturan polisiye dizilerden bir farkı yok ama diziyi izlenebilir kılan başroldeki sarışın abimiz ortamı resmen tek başına kotarıyor denebilir.
aslında karakterler ve konu olarak piyasadaki çoğu benzer içerikli diziyi birleştirmiş diyebiliriz. olayların kilit kahramanı olan *patrick jane; ne gregory house* kadar vurdumduymaz, ne de adrian monk* kadar takıntılı bir tip. ikisinin belki de tam ortasında bir karakter sunulmuş izleyiciye. dizinin izlenilirliğini tamamen iyi yönde etkileyen bu eğlenceli karakter tiplemesinin yanı sıra ortaya dexter'da olduğu gibi intikam alınması gereken bir seri katili de oturtunca, her bölüm farklı bir dava etrafında şekillenen ana bir konumuz da olmuş oluyor.
zamanında kimsenin dilinden düşmeyen popüler dizilerin*** yeni sezon ve bölümleriyle tekrar eski popüleritelerini kazanma uğraşlarının arasında, rahatlıkla sıyrılan bir dizi gibi duruyor şimdilik. ama tutunabilir mi, izleyip göreceğiz.