the guardian

yıllara meydan okuyan oyuncu kevin costner'in başrolünü üstlendiği, bir can kurtaranın hayatını konu alan film.

ingiltere'de çıkan bir gazete..

http://www.guardian.co.uk

sırf kevin costner ve ashton kutcher için bile izlenebilecek bir film.bir de zaten güzel bir film yahu. ciddi söylüyorum.

abd nin neden petrol uğruna savaş çıkardığını anladığımız filmdir. bütün kurtarma helikopterlerinin yakıtı bitiyo be kardeşim. bi para toplayıp doldursalar depoyu gül gibi kurtarcaklar herkesi. *

bu arada ilkokul öğretmenini oynayan hatun çok tatlıdır.

tabi insan bir de bizim sahil güvenlikçilerin böyle bir filmi olsun istiyor ama...

izlediğim en güzel kevin costner filmlerinden birisi.
(bkz: no way out)

izmir, bornova'da ikamet eden bir rock bar.

fransa'da göçmenlerin ayaklanıp arabaları yaktığı vakitlerde; fransa bayrağındaki üç rengin sembolize ettiği özgürlük, eşitlik ve kardeşlik kavramlarına ithafen akıllara zarar bir manşet atan gazete.

--spoiler--
*
- liberte *
- egalite *
- fraternite *
* hemen altında, araba yakma olaylarından birinin büyük bir fotoğrafı, ortalık cehennem gibi.. *

- *realite!

--spoiler--

ismi en karizma gazetelerdendir. yarmış denebilir bu açıdan.

izledikten sonra günde 100 mekik 50 şınava yönlendiren gaz filmlerdendir.

şimdik bu epi topu bir gazetedir de..

dı gardiyın nedir abicim?
kimi kimden koruyorsun? sen kimsin ki?
bu nasıl bir kendinde hak görme kafasıdır, ne çeşit bir büyüklenme içgüdüsüdür?
kimler var maskelerin ardında?

--spoiler--
Yaşlılık mı?
Hiç aldırmıyorum.
Kaslarım ağrıyorsa onları kullanmış olduğum içindir.
Şu merdivenleri çıkmak şimdi zor geliyorsa her gece beni seven adamın yanına yatmak için çıktığımdan.
Yüzümde kırışıklıklar var.
Ama binlerce güneşli günde göğün altına uzandım.
Ben böyle görünüyorum ve böyle hissediyorum.
Çünkü içki, sigara içtim.
Yaşadım, sevdim, dans ettim şarkı söyledim, terledim.
Bol bol seviştim. Bence hiç de fena bir hayat sürmedim.
Yaşlanmak kötü değildir.
Yaşlanmak, kazanılan bir şey.
--spoiler--

Yukarıdaki diyologları ile göz dolduran nacizane filmlerdendir. *

Koruyucu anlamına gelen, ingilizce kelime.

ingiltere nin saygin gazatelerinden bir tanesi.

Kevin Costner in bas rolunde oynadigi, Amerikan Sahil Guvenligini konu alan ve baskalarini kurtarmak icin, kendi canlarini feda etmeye hazir olan insanlarin hikayesini anlatan bir film. ****

--spoiler--
helikopterden atlamanı gerektirecek bir iş seçtin ama bir kıza mı açılamıyorsun?
--spoiler--

spoiler'i ile tekrar akıllara gelen film. *

http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=38964

tam tamına harika bir film... ashton kutcher ve kevin costner müthiş bir ikili yapar. Göz kırpmadan her anı heyecanla izlenilir...

23 ocak 2010 tarihli gazetesinde travel ekini sayfalarca istanbul'a ayirmis ingiltere'nin en prestijli gazetesi. konu ise "why istanbul is the perfect capital of culture".

http://www.milliyet.com.t....2010/1198569/default.htm

Kimin yaşayacağına, kimin öleceğine nasıl karar veriyorsunuz?..
cümlesi ile başlayan film.

Ben Randall (Kevin Costner), kariyeri sayısız başarıyla ve kurtarma öyküsüyle dolu profesyonel bir kurtarma yüzücüsüdür. Hayatını suda zor durumdaki insanları kurtarmaya adamıştır adeta

Diğerleri yaşasın diye.. Günün birinde zor bir görev için ekibiyle yola çıkar, işler ters gider ve kendisi dışında ekibinden tek bir kişinin bile kurtulamadığı bir kaza olur. Rehabilitasyon süreci ağırdır; Randall bir süreliğine kendisi gibi cankurtaranları yetiştiren Amerika'nın en saygın can kurtarma okullarından birinde eğitmen olarak çalışmak üzere; zorla görevlendirilir; kızağa alınır bizim tabirimizle.

Okulun ilk günlerinde iç dünyasındaki kavgalarının sesini, öğrencilere eziyet ederek duymamaya çalışır. Ancak öğrencilerinden biriyle hepsinden daha yakındır; geçmişleri de gelecekleri de birbirlerine fazlaca benziyordur; soyadı yüzünden süs balığı diye seslendiği Jake Fisher (Ashton Kutcher).

Film, bu ikilinin biraraya gelmesi ile başlıyor. Sonu oldukça ağır bir hüzünle sizi başbaşa bırakıyor.

izlenmesi gereken filmlerden biri.

muazzam bir kevin costner filmidir. filmde harika sahneler, bir o kadar da güzel replikler vardır. sonlara doğru bir replik ise -hatırladığım kadarıyla-;

Fischer: Gerçek sayı kaç?
Randall: 22.
F: 22? Fena değilmiş. 200 değil ama...
R: 22 sadece kaybettiklerimin sayısı, Jake. Ben yalnızca bu sayıyı aklımda tutarım.

pek saygıdeğer(!) prime ministerımızın buyurduğu, istanbul'a 2 yeni şehir projesini haber yapmış ingiliz gazetesi.

http://www.guardian.co.uk...it-turkish-prime-minister

ek: genel hatlarıyla böyle bir olay vuku bulursa istanbul'un stratejik önemini kaybedeceği vurgulanmış.

msu' da ir profesörü muhammed eyüp tarafından kaleme alınmış türkiye hakkında bir yazının yayınlandığı gazete. yazıyı sabah dünkü gazeteyi incelerken gördüm. yazı şu:

http://www.guardian.co.uk...es-washington?intcmp=srch

sonra bizim ntv de çevirmiş bunu:

http://www.ntvmsnbc.com/id/25249691/

yazarı araştırdım, islam araştırmaları konusunda hatrı sayılır bir hocaymış kendisi. neyse haberin altından birkaç yorum cımbızlayacağım.

TheVoiceOfIsrael:

It is difficult to assume objectivity in an article that starts of with descriptives such as Edrogan's "firm" position and Israel's "foot-dragging". Obama is "afraid to take on Netanyahu for domestic reasons" and thus "risks alienating Turkey". There's little doubt who the villain is here, right?

First, there is no foot-dragging by Israel. The Israel government has clearly and unequivocally stated that it will agree to comply with the recommendations of the United Nations report, despite Israel's reservations from some of the conclusions. This means that Israel will agree to issue a statement of regret for the Turkish casualties on board the Marmara, and will establish a trust fund to be administered jointly by Turkey and Israel for the benefit of the injured and families of the fatalities.

This is what the UN report requires, and this is what Israel has agreed to do. The report does not request an apology, and Israel will not provide one, particularly since none is justified. Turkey wants Israel to grovel, and that will happen when hell freezes over.

Israel has no delusions about Turkey, and expects no "normalization of Turkish-Israeli relations", at least no time soon, and certainly not while Edrogan is in power. There is nothing, and I repeat nothing, that Israel can do to change that. Edrogan's behavior is not a result of the Marmara incident, or of the Gaza assault. It is the result of a calculated megalomaniac strategy to reincarnate Turkey as a regional power, and a leader of the Islamic states in the Middle East and North Africa. To achieve this goal, a time-honored way to rally the streets of these countries around him is to declare his hostility towards Israel and to attempt to humiliate the Jewish state.

The Turkish media, including the pro-government organ Zaman, and even the more critical Hurrieyet, have been full of reports and commentaries about the rift with Israel. One of the most common themes has been that Turkey's tough stance with Israel "confirms Turkey's regional power status" which will be "noted by countries in the region and the rest of the world" (Soli Ozel, Hurriet, 4-9-2011). Obviously, friendship with Israel is an obstacle to the pursuit of such goals.

Mohammed Ayoob, seems to reinforce this view, himself. He writes:

This episode signifies the coming of age of Turkey as a strategic power. … The Turkish stance, coming in the wake of democratic uprisings in the region, will further align Turkey with mainstream Arab opinion on Palestine and Israeli occupation. This will boost Turkish standing in the Arab world and put increasing pressure upon Arab governments to take a more active role on Palestine.

So let's not fool ourselves, the clash on the Maramara has nothing to do with Turkey's behavior towards Israel.

As for the "democratic Arab uprisings" I would ask Ayoob, for an example -- one single example -- of democracy that has resulted so far from any of the current Arab uprisings in the region. So far we have seen much chaos, anarchy, and military rule, especially in Egypt, but little indication of approaching democracy. I would suggest to Ayoob that he wait a bit before making such proclamations.

With the turmoil continuing in Egypt, this is undoubtedly not a convenient time for the Egyptians to host Erdogan, because the last thing they need at the moment is a rabble-rouser (they politely told Edrogan to keep away from Gaza, which was on his Plan 'B' list of pokes at Israel). The Arabs, while always welcoming any rhetoric still remember the Turks well, when their empire ruled the area a century ago, and the last thing they want is non-Arab leader of a new Ottoman empire trying to take over leadership of the Arab world.

Erdogan has made it clear that the Turkish navy will play a more active role in the area, and Turkish sources have indicated that it may even escort flotillas carrying humanitarian aid to Gaza. Any future attempt by Israel to prevent aid from reaching Gaza could spark a military confrontation.

I cannot believe that there is an undertone of glee and hand rubbing in this statement. Such a confrontation would be dire for both sides (rapid escalation would be all but guaranteed), and would likely spill over into the rest of the Middle East, and possibly beyond. For that reason Turkey would likely find itself constrained well before confronting the Israeli navy, by Europe and the United States, and possibly the United Nations too (remember, the UN has determined that the Gaza blockade is both legal and justified).

Ayoob states that "the US must not underrate Turkey's strategic importance as the emerging pre-eminent power in the region, and as the bridge between the West and the Muslim world." However, what Edrogan is trying to build does not seem like a bridge. It seems more like a pedestal. Or a throne.

sundials
Wow, another Muslim country that doesn't want to be "friends" with Israel. I'm sure Washington will be shocked.

Does anyone really believe that if Israel apologises (for legally defending itself) - the two states will walk hand in hand as if nothing happened?

Turkey is licking it's wounds because the bloackade was found to be legal - not that it has anything to do with Turkey.

If they really want to help Palestinians in Gaza, maybe the next flotilla ought to contain, oh, I don't know - actual aid - rather than out of date medicine.

Just a suggestion.

khan100
soon as the comments sections opens and we have the usual Isreali Shills posting long winded defences of the indefensible. Now I realsie why the uprisings are so problematic for Isreal. The Muslim street hates Isreal. Its not because of textbooks or propaganda. its quite straight forward really. The same way Britain felt solidarity towards the US on 9/11, the Muslim street feels the same way with the Palestinians. Add in some classic western hypocrisy and you have a volatile mix.

Coming onto the Turkey situation, whats interesting is that Turkey is an Ally of Isreal not an enemy. Whats the harm in apologising to a friend? "hey we made a mistake erm sorry and heres some compensation but the UN said we were right but since were mates lets just get along again."..How hard is that? unless the Isrealis dont really consider the Turks real allies and just a means to an end. Use them while you can and when you have outlived your usefulness well a few bombings here and there and some nice hit pieces in the worlds press with the hammer of human rights waiting in the wings.

Erdogan is right to do what he is doing. Turkey must consolidate its eastern interests to ensure it has a foothold in the emerging markets of asia. It would be wise for Isreal to understand that the Turks are not Arabs and they can be as ruthless as the Isrealis themselves and just as nationalistic. It would be in Isreals interest to apologise and negotiate a proper compensation while also emphasising how they were not wrong to stop the flotilla and so forth. The longer they wait the more dangerous the environment will become.

It is now plainly obvious that events are moving very quickly in the middle east. Will isreal now resort to its old ways of provocations and military tactics? Im surprised that the Likuniks fail to see the benefits of a just peace with the Muslim world. It will benefit Isreal and its citizens much more than they realise.

http://www.guardian.co.uk...rests-violence-radicalise

"iran'ın nükleer silahları, ırak'ta bulunamayan kitle imha silahlarına dönmesin." diyen gazetedir.

hayatımda izlediğim en iyi dizidir. hukukçu dizisidir, her sahnede simon baker 'ın oyunculuğuna hayran bırakır adamı.

bir zamanlar hiç karşılaşmadığım kız arkadaşıma vereceğim film.