Güzel film lan. Insan kendini adamın yerine koyabiliyor ki bu bence filmin başarısı. Mesela gravity de koyamadim ben. Gerçi cinsiyet farkı var ama george Clooney in yerine de koyamadim. Yalnız gravity nin görsel zenginliği ne bu filmde ne de interstellar ile kiyaslanmaz. Kiyaslanir da gecebilemezler.
filmin bir kaç sahnesinde ciddi ciddi gözlerim doldu.. üzüldüm, sevindim ne biçim film yapmış adamlar.. ana karakterle birlikte birsürü şey hissettim.. spoiler vermekte istemiyorum ama söylemem lazım.. filmi henüz izlememiş olanlar buradan sonrasını okumasın..
o sonlarda halat yetmiyorda mark eldivenine bi delik açarak komutana doğru kendini ivmelendiriyor.. yaklaşıyorlar yaklaşıyorlar yaklaşıyorlar ve boom tutunamıyorlarya ilk anda eyvah diye yerimden kalktım kalp atışlarım hızlandı falan değişik hissettim. neyse zaten sadece izlemiş olanlar kldığına göre konuyu burada bitirebilirim.. başka bir filmde buluşmak dileğiyle.
sıradan bir uzay filmi bile demek gelmiyor içimden. uzay filmi hissiyatı vermeyen bilimkurgu denemesi. gravity ve interstellar'la karşılaştırılmasını komik buluyorum. ridley scoot'u severim ama uzay filmi denemesi tam bir başarısızlık. filmde yapılan espiriler ve komiklikler hiç yapılmasa çok daha iyi olurmuş.
filmde çok güzel bir konu olmasına rağmen bu derece kötü işlenmesi tam bir hayal kırıklığı. büyük beklentiler içinde izlemeyiniz.
Nasanın çinin uzay çalışmalarından ne kadar büyük olduğunu ve abd nin gelecekte çine ekonomide birinci sıraya vermeyeceğini anlatmaya çalışmış sanki ve bu aralar çinde durgunluk var aslında doğru olabilir.
Muthis bir filmle gune baslamis bulunmaktayim sozluk.matt damon'un efsane oyunculugu ile tadindan yenmez bir bilim kurgu filmidir.
--spoiler--
Mark watney adli astronotun uzayda bir darbe alarak kaybolmasi sonucu murettabati onu öldu sanip dunyaya geri donmektedir.fakat mark olmemistir.elinde 31 gunluk erzakla yasamaya calismaktadir fakat olmek istemedigi icin bazi seyler yapmak zorundadir.su eldesi ,patates uretimi yaparak hayatta kalmistir.aslen botanikci olan bu astronotumuzun patates uretmesi muthis bir olaydir cunku bitki fotosenteziyle hem oksijen elde etmis hem de besin elde etmistir.daha sonra nasa ile iletisim yolu kurmayi basarmis kendisini kurtarabilmistir.ayrica uzayda kalan bir insana gore oldukca mizahi iyiydi mark watney'in,her durumda (mars'ta tek basimiza ac susuz kalsak bile) pes etmemizi bizi ogutleyen ,i will survive dedirten fevkaledenin de fevkinde bir filmdi efenim.
Filmin sonundaki muzik de cuk oturdu acikcasi:i will survive...
edit:tek sorum var ,bir insan 1.5 yil boyunca sadece patates yiyerek yasayabilir mi canan hocam?
kitabını okumamış biri olarak beğendim filmi. matt damon ı severim zaten, güzel de oynamış kendisi. ama çok net olarak söylüyorum ki baş karakterin yerinde olmak istemezdim. adada falan tek kalmayı hayal edemiyorum hele koskoca gezegen, resmen manyak eder adamı.
öncelikle kitabın yerini tutacak kalitede bir film değil, muhtemelen öyle bir film olamaz da. çünkü iki saati aşkın bu filmde bile ancak bu kadar işlenebilmiş olaylar. kitapta insanın göbeğini çatlatan, tırnak yedirten zorlukta geçen bölümler filmde fazla üstünkörü geçilmiş. teknik ayrıntılar da filmde pek anlaşılmıyor, kitap bu konuda da bariz fark atar. kitapta karakterlerin duygu durumları oldukça net işlenmişken film daha çok olaylara odaklanmış, duygular biraz yüzeysel kalmış sanki. çok iyi bir şey beklemediğiniz sürece idare eder, çerezlik, izlenebilir bir film denilebilir en fazla. ridley scott bile bu kadarını yapabildiğine göre kısa bir dizi halinde çekilmeyip film olarak kaldığı sürece demek ki ancak bu kadarı oluyormuş diyorum. yine de izlemeseniz bir şey kaybetmezsiniz bence...
mars atmosferini ben şahsen pek sevmedim. öyle aleni bir çölü daha da kızıl yaparak mars elde edemezsiniz. tamam mars kızıl gezegen ama ortamın aslında dünya olduğu çok belliydi. filmin konusu güzel. okumadım ama kitap da güzelmiş. matt damon iyi oynamış. ama oradaki yaşam daha çileli gösterilebilinirdi. ikinci günde patates yetiştirmek, fazlaca hızlı değil mi?
sean bean abimizin ölmediği, sadece istifa ettirildiği bir film olmuş ayrıca.
sonuç olarak güzel filmdi ama interstellar kadar değil tabi.
tüm yönetmenlerin pornosunu elinde bulunduran michael pena'nın oynadığı film. bu meksikalı uyuşturucu kaçakcasına benzeyen itici tipli adam nasıl oluyor da bütün hollywood filmlerinde oynuyor, aklım almıyor. bide oynadığı filmler boş beleş filmler değildir, fury, ant man, end of watch, gangster squad, shooter adam hepsinde vardı.
414 sayfalık bir Andy Weir romanıdır. filmide çekilmiştir. filozof ve gelişmiş zekaya sahip eleştirmen milletimiz çekinmeden, düşünmeden eleştirmiştir filmini. Oysa kitabını okuyanlar kitabının kaliteli olduğunu, çok fazla detay içerdiğini, eksik bilgi bırakmadığını anlayacaktır. Yazara değinecek olursak yazılımcı bir yazar. okurken çekingendim aslında. sayısalcı adamdan iyi bir edebiyat beklenemez ne de olsa. öylede oldu doğrusu. duyguları mükemmel yansıtan, harika anlatıma, betimlemelere sahip bir kitap değildi. ama bilimsel açıdan, eğlence açısından yeterli düzeyde bir kitaptı. matematik, fen seven, yada en azından becerebilen insanlar için fazlasıyla iyi bir kitaptı. klişe denebileceğini sanmıyorum. Akıcı bir kitaptı aynı zamanda, sıkmadı okurken. tekrar okur muyum? okumam elbette ama iyi bir kitapta. para harcamaya değer. filmde ise çok eksiklik vardı. Detaylar verilmemişti. bundan başkasını da beklemiyordum zaten. kitaptaki detayları aktara aktara film çekilseydi izleyenler fazlasıyla sıkılırdı. tabi birde detayların aktarılmamış olmasından dolayı film eleştirilerindede artış olmuş haklı olarak. Marsın atmoser basıncının çok düşük olduğunu, sürtünmenin az olacağını, yer çekiminin çok az olduğunu adam nasıl anlasın düzgün anlatılmazsa?
her neyse, vaktiniz varsa ve bilime ilginiz varsa kitabını okumadan filmi izlemeyin derim. kitap-film sırasıyla incelenirse ikiside güzel eser.
Uzayı, bilimi sevenler ve kurcalayanlar için elbette sıradan bir filmden yeğdir ama efsane bir film yapma fırsatını kaçırmışlar resmen. Tabii kitap uyarlaması olduğu için filmi bu konuda çok eleştiremiyorum. Yazarın tercihi bu olmuş sonuçta. Esprili bir kitap yazmaya çabalamış.film de o yönde çekilmiş. E bu da tercih meselesi.
Ama cast away tarzında enfes bir dram çıkabilirdi bu filmden. Ama Herifler tutmuş en iyi komedi/müzikal ödülü almış, aferin.
hakkında salak sacma yorum yapanların haksız olduğunu dusundugum filmdir. Bence gayette boredom seviyesi kişiden kişiye değişebilir. Matt Damon'ın kisiliğini bilen birisi bile bunu kolayca bağlantı kurarak doğrulayabilir. O kadar sure yalnız başına kalmak için eğitim alıyorlar zaten, ki adamın o kadar günde sıkılmadığını söylemeniz için sol 18 den sol 539'e kadar izlemeniz lazım.
Herneyse, filmde saçmalıklar olsa bile interstellar'dan hallice diyorum ve tebrik ediyorum yapımcılarını.
Amerikan propogandasından başka birşey içermeyen film. aşırı derecede rahat bir şekilde olayların üstesinden gelmesi, her karşılaştığı soruna çabucak çözüm bulması.
"nasada dünyanın en zeki insanları çalışır"
"neyseki dünyanın en zeki insanlarıyla işbirliği içersindeyim"
jessica chastain sürekli böyle filmlerde yer alacaksa artık bilim kurgu bitmiştir, her yeni filmde göreceğini bilmek bile kötü sürekli aynı karakterde ve öyle alıştı ki artık bünya replikleri ve hareketleri bile ezbelendi neredeyse, allah aşkına başka filmde oynatmayın şunu.