Bilim kurgu bağımlısı biri olarak sinemada izleyip beğenmediğim film. Bence filmin atmosferi bir şekilde olmamış. Uzayda yalnız bir adamdan ziyade sanki yeni bekar olmuş bir adamın tatlı çabası var gibi.
Daha önceden izlediğim uzay filmlerini düşündüğümde bu tür filmlere ön yargı geliştirmiştim. Interstellar ile bu ön yargıyı kırdıktan sonra korkarak izlediğim bu filmi neyseki beğendim. Aslına bakacak olursak gayet olası bir film marsta hayat yok, uzaylilar tarafindan ele gecirilme yok. Belki de bu gerçeklik, orda yaşamin mümkün olmaması bizi filme bağlayan şey oluyor. Bu bir dünyayı kurtarma görevi ya da marsta yaşam kurma görevi değil, hayatta kalma mucadelesi. Oyunculuklar da gayet başarılı. Aldığı puani hak ediyor bence.
marslı falan deyince looney tunes'taki marvin sandım ve izlemeye koyuldum. marvin the martian'ı değil de matt damon'ı görünce hayal kırıklığına uğrasam da açtım bari izliyim dedim. bayağı sıkıldım izlerken hatta bi kısmında bulaşıkları falan yıkadım film devam ederken. sonra bi şekilde bitti ve 2 puan vermek için imdb'ye girdim ki puanının 8'in üstünde olduğunu gördüm. hak ettiğinden fazla puan aldığını düşünüp 1 puan vermeye karar verdim.
kitabındaki bazı mühim detayları es geçtiği için kitap kadar zevk vermese de oldukça eli yüzü düzgün bir bilim kurgu filmi. özellikle filmin başlangıç sekansları, hermes personelinin gemi içindeki hareketleri, ünlüler geçidi sayılabilecek oyuncu kadrosuyla genelde keyifle izleniyor.
Kategorize etmek istenirse 2015 yapımı bilim kurgu-macera filmidir senaryosu aslında çokta yabancı olmadığımız bir türden zira doğada hayatta kalma mücadelesini konu edinen birçok film izlemişizdir ama bu filmi onlardan ayıran şey prodüksiyonunun hatrı sayılır derecede iyi olmasıdır.
Edit: Türkçe dublajlı izlemeyin bu kadar kötü dublaj görmedim
Karakterler bizim dizilerdeki karakterlerin türkçesine benzer dandik bir şekilde dublajlanmış karakterlerin örneğin: "gidiyor" yerine "gidiyo" demesi estetiğini zedelemiş.
zaten interstellar ile kıyaslayan maldır,bu film bildiğin hayatta kalma-macera tarzı filmdir interstellarla tek ortak yönü mekanın uzay olması yoksa koy matt damon u adaya film yine aynı olur,interstellardaki gibi paradox,zaman kavramı gibi konular işlenmiyor,sırf uzay diye karşılaştırmak saçma olduğu gibi kalite olarak ta yanına yaklaşamaz.
Ben ve benim gibi bilim-kurgu sevenler, star wars ya da star trek gibi fantastik bilim-kurgu sevmez çünkü uzayda savaş filmleri gerçek bilim-kurgudan uzaktır.
Bu dünyadan interstellar diye bir film geçti ki bilim-kurgu tarihinin açık ara en büyük efsanesidir. interstellardan sonra artık ne çekilebilirdi ki bizler için? ister istemez izlediğimiz her bilim-kurgu filmini onunla kıyaslar olduk, hatta kıyaslamasık bile çünkü interstellar olay ufkunun ötesini anlatan, bizlere 5.boyutu gösteren bir filmdi.
Mars filmleri içinde rezil filmler de oldu. Görev mars ve kızıl gezegen gibi filmler ile başlayan bu rezalet son dönemde marsta son günler gibi son derece kötü bir film ile devam etti 2013te. The martian için en iyi mars filmi diyebiliriz.
Bu bir kurtarma filmi bunu belirtelim. Contact ile başlayan, görev mars ile devam eden ve prometheus ile sonlanan ''insanoğlunun kaynağı uzaydan gelmiştir'' teorisine hiç bulaşmamış. Bıktım usandım ateistlerin bu geri zekâlıca, insan aklına ve bilime adeta küfreden teorisine dayalı bilim-kurgulardan.
The martian tam anlamıyla gravity nin muadili. Her şey son derece gerçekçi ve şaşırtıcı. Sabrın ve zekânın kurtuluş için yeterli olacağını harika anlatıyor ve bu haliyle gravity ye 10 kat basıyor.
insan film boyunca kendini filmin kahramanının yerine koyuyor ister istemez. Aynı bilgi birikimi ve donanım bizlerde olsa başarabilir miydik? Psikolojime çok güvenirim ama 1.5 yıl marsta umutsuzca kurtarılmayı beklemek ve bir yandan hayatta kalmaya çalışmak çok sağlam bir psikoloji ister sanırım. Yiyecek yok, su yok ve basıp gidebileceğiniz bir uzay aracı yok. Yaşadığınızı bilen birisi de yok.
işte bu film, bir insanın bu şartlarda hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.
interstellar çıtayı o kadar yükseğe çıkardı ki bir daha hangi bilim-kurgu filmini beğenerek izlerim diye düşünüyordum ben. The martian beni tatmin etti. Özellikle sonlardaki kurtarma sahnesini cidden büyük bir heyecanla izledim. Tek sıkıntı araya zoraki serpiştirilen espriler. %10 kurtulma ihtimalinin olduğu anlara zorlama espriler konulmasaymış keşke. Bak interstellara. Yok böyle zoraki espriler. Avatarda da bu hataya düşülmüştü. Kardeşim komedi filmi izlemek istesem amerikan pastasına bakarım, yapmayın.
Sonuç olarak; gravity yi beğenenler bu filme aşık olur. interstellar ile kıyaslamaya kalkmaksa elbette hata olur.
Hafiften spoiler içeren mantık hatası editi :
Kitabını okumadığım için bilmiyorum filmdeki bu hata bahsediliyor mu. Marsın yerçekimi dünyanın %38'i kadar. Basit bir şekilde açıklarsak dünyada 100 kilo gelen bir insan marsın yüzeyinde tartılsa 38 kilo gelir. Bu yerçekimi farklılığından dolayı marsın yüzeyinde dünyada yürür gibi yürüyemeyiz. Meselâ aydaki yerçekimi dünyanın 1/6'i kadar. Yani 100 kiloluk insan ayda yaklaşık olarak 17,5 kilo gelir. Hatırlayın neil armstrong ayda zıplaya zıplaya yürüyordu. işte marsta da buna yakın bir yürüme şekli olmak zorunda ama malesef kahramanımız film boyunca marsın yüzeyinde kordonda gezer gibi geziyor. interstellarda sadece sudan oluşan gezegene inildiğinde ''yerçekimi yoruyor'' denilmişti hatırlayın çünkü fazla yerçekimi 75 kiloluk insanı muhtemelen 150-200 kiloya çıkarmış ve hatta zamanı da kendine çekerek yavaşlatmıştı. The martian'da Bu kadar basit ve kötü bir hataya nasıl düşülmüş inanılır gibi değil.
mars'da diğer astronotların terk etmesi sonucu tek başına kalan kahramanımızın yaşadıklarını anlatan bir film.
türkçe'ye marslı olarak veya eski adıyla merih gezegeni olduğu için merihli olarak çevrilebilir.
az önce bitirdiğim film. uzay ile merak içerisine dalan tayfa kaçırmasın derim. interstellar ile karşılaştıracak olursak; bilim-kurgu ağırlıklı bir film. ancak duygusal olarak interstellar gibi bir havası yok.